Perşembe, Mayıs 22, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kültürel Bağlamda İstifçilik: Ayıp mı, Psikolojik Bozukluk mu?

İstifçilik (biriktirme) bozukluğu, kişisel eşya ya da nesnelerin değeri ne olursa olsun, onları elden çıkarmakta ya da bırakmakta yaşanan zorluk, atma konusunda kararsızlık veya yoğun rahatsızlık hissetme ve aslında gerekli olmayan eşyalara karşı aşırı sahip olma isteği ile tanımlanan bir psikolojik bozukluktur.

Dispozofobi olarak da bilinen bu psikolojik bozukluğa sahip bireyler, eşyalar değersiz, sağlıksız ya da tehlikeli olsa bile onları atmakta zorlanır ve biriktirmeye devam ederler. Bu durum, kişinin yaşam alanını ciddi şekilde etkileyerek ev ortamının düzeninden hareket kabiliyetine, temizlik alışkanlıklarından sağlığına, uyku düzenine ve hatta beslenme biçimine kadar pek çok alanı olumsuz yönde değiştirir. Aşırı istifçilik vakalarında, evde yaşanabilir alan kalmayabilir ve birey kendi yaşam alanında fiziksel risk altında kalabilir.

İstifçilik davranışı, ilk kez Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’nın dördüncü baskısında (DSM-IV), obsesif kompulsif kişilik bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluğun bir tanı ölçütü olarak ele alınmıştır. Bu baskının gözden geçirilmiş versiyonunda ise, obsesif kompulsif bozukluğun bir belirtisi olarak tanımlanmıştır.

İstifçilik (hoarding), DSM-5’te ayrı bir psikolojik bozukluk olarak tanımlanmasına rağmen, kültürel bağlam, ekonomik ve tarihsel faktörlerden güçlü şekilde etkilenmektedir. Bu çalışma, istifçilik davranışının bazı kültürlerde nasıl anlam kazandığını ve ne zaman psikolojik bozukluk olarak değerlendirilmesi gerektiğini tartışmaktadır. İstifçilik, kültürel bağlamda “ayıp” ya da “alışkanlık” olarak görülebilirken, klinik ölçütler sağlandığında ciddi bir ruhsal bozukluk olarak ele alınmalıdır.

İnsanların nesneleri biriktirme ve saklama davranışı tarih boyunca var olmuştur. Ancak bu davranışın sınırları, niyetleri ve sonuçları değiştikçe istifçilik, toplumsal olarak ya makbul bir davranış ya da psikolojik bozukluk olarak değerlendirilmiştir (Frost & Gross, 1993). İstifçilik, özellikle DSM-5’te (2013) bağımsız bir tanı olarak yer aldığından bu yana daha fazla klinik dikkat çekmektedir.

Kültürel Değerler ve Eşyaya Yüklenen Anlam

Toplumların kültürel bağlamı, insanların nesnelere yüklediği anlamı şekillendirir. Kolektivist toplumlarda, özellikle geçmişe ve aile mirasına değer verilen kültürlerde, eşyaları saklamak sadakat, vefa ve geçmişle bağ kurma biçimi olarak algılanabilir (Cherrier & Ponnor, 2010). Türkiye gibi topluluk odaklı ve aile merkezli yapılarda eski eşyalar yalnızca nesne değil, duygusal bir anlam taşıyabilir.

Ekonomik Etkenler ve Kıtlık Kültürü

İkinci Dünya Savaşı, göçler, ekonomik krizler gibi tarihsel olayları deneyimlemiş kuşaklarda “her şey lazım olabilir” düşüncesi yerleşmiş olabilir. Bu davranış biçimi, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin alt basamaklarındaki güvenlik ihtiyacına bir yanıt olarak da değerlendirilebilir (Maslow, 1943). Dolayısıyla, bazı bireyler için istifçilik bir psikolojik bozukluk değil, bir hayatta kalma stratejisi olabilir (David & Szechtman, 2010).

Psikopatolojik Tanı: Ne Zaman Bozukluk Sayılır?

DSM-5’e (2013) göre, istifçilik bozukluğu şu kriterlere dayanır:

  • Eşyaları elden çıkarma konusunda sürekli bir zorluk yaşanması,
  • Bu davranışın yaşam alanlarını ciddi şekilde daraltması,
  • Kişisel, sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulma yaratması.

İstifçilik bozukluğu olan bireyler, biriktirdikleri nesneleri kaybetme düşüncesiyle yoğun kaygı yaşarlar ve bu nesnelerin işlevsiz olduğunu kabul etseler dahi elden çıkaramazlar (Frost et al., 2011).

Damgalama ve Toplumsal Algı

Toplumun istifçilik sergileyen bireylere bakışı genellikle eleştirel ve dışlayıcıdır. Bu kişiler “düzen takıntılı”, “dağınık”, “cimri” ya da “pis” gibi etiketlerle anılabilir (Steketee & Frost, 2007). Bu etiketleme süreci, bireyin yardım arama davranışını engelleyebilir ve problemi daha da derinleştirebilir.

İstifçilik davranışı, yalnızca bireyin içsel dünyasından değil; ait olduğu kültürel bağlamdan, yaşadığı ekonomik şartlardan ve geçmiş deneyimlerinden de beslenir. Her istifçilik davranışı psikolojik bozukluk değildir; ancak yaşam kalitesini düşürmeye başladığında profesyonel destek gerekir. Kültürel bağlam ile klinik bilgiyi birleştiren bütüncül bir bakış açısı, istifçilik gibi çok boyutlu davranışları anlamada kilit rol oynar.

Kaynakça

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). Washington, DC: Author.

Cherrier, H., & Ponnor, L. (2010). A study of hoarding behavior and attachment to possessions in compulsive buying. Journal of Consumer Behaviour, 9(6), 422–433.

David, E., & Szechtman, H. (2010). Perspectives on hoarding from cognitive-behavioral and biological models. Depression and Anxiety, 27(6), 575–586.

Frost, R. O., & Gross, R. C. (1993). The hoarding of possessions. Behaviour Research and Therapy, 31(4), 367–381. https://doi.org/10.1016/0005-7967(93)90094-b

Frost, R. O., Steketee, G., & Tolin, D. F. (2011). Hoarding: Basic facts and emerging perspectives. Current Directions in Psychological Science, 20(5), 261–265.

Maslow, A. H. (1943). A theory of human motivation. Psychological Review, 50(4), 370–396.

Steketee, G., & Frost, R. O. (2007). Compulsive hoarding and acquiring: Therapist guide. Oxford University Press.

Şeyma Kacar
Şeyma Kacar
Beykent Üniversitesi Psikoloji bölümünü tamamlayan Şeyma Kacar Şahin, lisans eğitimini onur derecesiyle bitirmiştir. Lisans eğitimi sırasında, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde stajyer psikolog olarak staj yapmıştır. Lisans eğitiminden sonra Beykent Üniversitesi Klinik Psikoloji yüksek lisans programına yazılmıştır. Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimini alan Şeyma Kacar Şahin, klinik tanı ve tedavi yöntemlerinde eğitimini tamamlamıştır. Psikolog Şeyma Kacar Şahin, alanında uzman kişiler ve kurumlar tarafından verilen pek çok farklı konudaki eğitim, seminer, konferans, kongre ve workshoplara aktif olarak katılmıştır. Aldığı eğitimler sonucunda birçok klinik ölçme ve değerlendirme yetkinliğine sahiptir. Psikolog Şeyma Kacar Şahin, ergen, yetişkin ve ailelerle psikoterapi çalışmalarını sürdürmektedir. Klinisyen olarak ise Bilişsel Davranışçı Terapi, çözüm odaklı terapi ekollerinde çalışmaktadır. Bireysel Terapi, Online Terapi, Aile-Çift Terapisi ve Çocuk Terapisi süreçlerine eşlik etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar