Son yıllarda doğaya artan ilgi yalnızca eğlence ve estetik amacı taşımıyor. Aynı zamanda psikolojik iyi oluş için de çözüm olarak öne çıkıyor. Özellikle salgın hastalıklar ve doğal afetlerden sonra insanlar kendilerini doğanın güçlü kollarına bırakmaya başladı. Bilişsel, psikolojik ve fizyolojik sağlığımız üzerinde büyük önemi olan doğayı yakından inceleyelim.
Doğanın Zaman Kavramımız Üzerindeki Etkisi
Hiç düşündünüz mü, şehirde bir günün geçiş hızı kırsaldaki ile aynı mı? Yoksa şehirde hızlıca akıp giden zaman kırsalda ve doğada bir o kadar yavaşladı mı? Zamanı deneyimleme şeklimiz, etrafımızdaki olaylar ve bizim bu olaylara verdiğimiz tepkiler sonucunda oluşur. Hissettiğimiz yoğun stres ve kaygı gibi durumlar zaman algımızı çarpıtabilir, bu yüzdendir ki doğada zaman oldukça yavaş geçer. Biz de ona ayak uydurup zihinsel olarak yavaşladığımız an bu farkı hissederiz.
Son Zamanlarda Kendinizi Benliğinizden Uzak ve Kaybolmuş Mu Hissediyorsunuz?
Öyle ise kendinize şu soruyu sormanızı tavsiye ederim: En son ne zaman doğada vakit geçirdim? Bir ağacın yapraklarını teker teker döktüğü gibi ben de zihnimdeki korku ve kaygıları en son ne zaman açığa çıkardım? Suyun kendi halinde akışı gibi ne zaman kontrolü bir an olsun elimden bırakıp akışa kapıldım? En son ne zaman doğanın sesini dinledim ve amaçsızca, zaman kavramım olmadan yürüdüm? Sabah koşusu veya tempolu yürüyüşten bahsetmiyorum, doğayı hissederek ve tüm seslere, kokulara, rüzgâra dikkat kesilerek ilerlemek…
Orman Banyosu: Shinrin Yoku
Japonya Orman Bakanlığı’nın insanların doğada vakit geçirmenin iyileştirici gücünden faydalanmaları için ortaya çıkardığı Shinrin Yoku yani orman banyosu, birçok insanın ormanla temas etmesini ve psikolojik iyi oluşunu sağladığı ortaya çıkmıştır. Ormanda haftada bir gün de olsa vakit geçirmenin kan basıncını azalttığını, kalp ritmini düşürdüğünü ve stres hormonlarını dengelediğini görmek için güçlü bir çalışma olarak devam etmektedir.
Günümüz Teknolojisinde Doğada Vakit Geçirmenin Gücü
Tüm bu bilgiler önemli olsa da pratik hayatta ne yazık ki rutinlerimizin dışına çıkamıyoruz. Yoğun iş yükü, buna bağlı artan stres ve gelecek endişesi içerisinde doğaya vakit ayırmak ve benliğimizi dinlemek aklımıza gelmiyor. Araba kornaları yerine kuş sesleri ve ağaçların hışırtısını duymanın yarattığı haz duygusunu bir kez olsun hissetmek alışılmışın dışında geliyor. Her birimiz tamamen kırsala göç edemeyeceğimiz ve hatta bazılarımızın yaşam tarzı buna hiç de uygun olmadığı için ormanı evimizde hissedebileceğimiz bazı basit yöntemler var. Bunlardan bazıları evin bir kapısını veya duvarını yeşile boyamak, yeşil yapraklı bitkiler yetiştirmek ve minik bir saksı ile de olsa toprakla haşır neşir olmak; sedir, çam ağacı, selvi gibi esans yağları kullanmaktır.
Ekoterapiye Adım Atmak
Ekoterapi, insan psikolojisi ve ekoloji arasında bağlantı kurar ve zihin&doğa ilişkisini gözler önüne serer. Birkaç basit madde ile ekoterapiyi hayatımıza adapte edip zihinsel ve psikolojik sağlığımıza olumlu etki edebiliriz. Bunlardan bazıları:
- Hayvan Destekli Terapiler (atlar ve köpekler en yaygını)
- Bahçe Terapileri
- Doğa Yürüyüşleri
- Orman Banyosu
- Kamp
- Doğa Koruma Programları
- Vahşi Doğa Terapisi
- Macera Terapisi
- Doğa Sanatları
- Doğa Egzersizleri (doğada yoga vb.)
Sonuç
Doğa ve toprak ile vakit geçirmenin psikolojik iyi oluşumuz, zaman algımız, olaylara ve durumlara verdiğimiz tepkiler, fizyolojik sağlığımız ve zihinsel gelişimimiz üzerinde sağladığı faydalar günümüzde ön plana çıksa da, zaman ayırmak ve gerçekten kendimizi vermek konusunda soru işaretlerine sahip olabiliyoruz. Günlük rutinlerimize ekleyemesek bile haftada bir kez olsun işe veya okula giderken rotamızı değiştirip yeşil alanlarda doğanın sesini dinleyerek yürüdüğümüz atmosfer bize olumsuz otomatik düşüncelerimizden sıyrılıp yavaşlamayı, kendimize ve benliğimize ayırdığımız vaktin hazzını yaşatacaktır. Doğa ile kalın…