Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

ÇOCUKLAR HAYAL KURARKEN NEREDE OLURLAR?

Görünmeyen Odalarda Büyümek

Çocuk, bazen sessizce camdan dışarı bakar. Oyuncakları yere dağılmış, sesi kesilmiş, bakışları odanın sınırlarını çoktan aşmıştır. Yanında kimse yoktur ama yalnız da değildir. Bedenen bulunduğu yerle zihinsel varlığı arasında açılan o görünmeyen boşlukta gezinmektedir.
Ebeveyn “Neye dalıp gittin?” diye sorduğunda, çocuk çoğu zaman cevap veremez. Çünkü o sırada çocuk, tarif edilemeyen bir “yerde”dir. Peki çocuklar hayal kurarken gerçekten nerededir? Bu sorunun kesin bir yanıtı yok. Ama çocukların hayal kurarken sadece bir şeyi düşünmediği, aynı zamanda bir yere çekildiği, bir duygunun içinde durduğu ve o iç mekânda bir süre yaşadığı kesindir.

Hayal Kurmak mı Düşünmek mi?

Günlük dilde “hayal kurmak” çoğu zaman boş zaman etkinliği, dikkatsizlik ya da dalgınlık olarak küçümsenir. Oysa gelişimsel açıdan bakıldığında hayal kurmak, zihinsel büyümenin en canlı, en yaratıcı alanlarından biridir. Bu eylem sadece geleceğe yönelik dilekler üretmek değil, aynı zamanda şimdiyle baş edebilmek için alternatif gerçeklikler kurmaktır. Bu yüzden hayal kurmak, düşünmenin bir çeşidi değil, tamamen kendine özgü bir zihinsel fiildir: Zihin mekân değiştirir, olaylar yeniden kurgulanır ve duygular metaforlaşır.

Regresyon mu, Yaratıcı Kaçış mı?

Çocukların hayal dünyasına dalmaları çoğu zaman bir “geriye çekilme” gibi görünür. Evet, bu bir tür regresyondur belki, fakat patolojik değil, koruyucu bir geri çekilme. Hayal kurmak, çocuk için duygusal olarak baş edilemeyen bir gerçekliğe karşı kendi içinden çıkardığı bir cevap olabilir. Hayal, çocuğun içsel kriz anlarında kurduğu bir geçici barınaktır. Bunu bir kaçış olarak değil, bir yaratıcı savunma stratejisi olarak değerlendirmek gerekir. Zira hayal kuran çocuk, edilgen değildir; kendi zihinsel alanını tasarlayan aktif bir özne hâline gelir.

Hayalin Mekânı

“Çocuk hayal kurarken nerededir?” sorusu bir mekân sorusudur aslında. Hayal, bilişsel bir işlem olsa da çocuk onu genellikle bir “yer” gibi algılayıp deneyimler. Bazı çocuklar hayali arkadaşlarıyla oyun oynarken odanın ortasında kendi zihinsel sahnesini kurar. Kimi çocuk gözlerini kapatır, başını yaslar ve içinden akan imgeleri izler. Bu alanın duvarları yoktur ama sınırları hissedilir. Burası bir iç mekândır; çocuk burada hem kurucudur hem izleyici. Bu oda bazen bir orman, bazen bir uçan gemi, bazen de hiç var olmayan bir kardeşle paylaşılan hayali bir evdir.

Yetişkinlerin Giremediği Oda: Yalnızlık mı, Mahremiyet mi?

Hayal kuran çocuk çoğu zaman sessizdir. Bu sessizlik, yetişkinlerce “içe kapanma” gibi yorumlanabilir. Oysa burada bir yalnızlıktan ziyade bir mahremiyet söz konusudur. Tıpkı bir çocuğun tuvalet alışkanlığı gibi, hayal kurmak da özel bir eylemdir. Çocuk bu alanda “görünmek” istemez. Sorulara cevap vermez, çağrılara tepki vermez. Çünkü kendi iç zamanında ve iç mekânında “bulunmaktadır”. Hayal, bu anlamda, çocuğun en erken özneleşme adımlarından biridir. Kendi iç alanını inşa eder, orada var olur ve orada iyileşir.

Gelişimsel Olarak Hayal

Hayal kurma pratiği, sadece bir oyun değil, çocuk gelişimi açısından önemli bir göstergedir. Sembolik düşünce becerisinin yerleşmesi, olayları içselleştirme ve yeniden kurgulama kapasitesi, alternatif senaryolar yaratabilme yetisi gibi birçok gelişimsel alt başlığı içinde barındırır. Bunların hepsi hayal kurarken aktif çalışır. Bu yüzden sık sık hayal kuran bir çocuk, zihinsel olarak boşta değildir; aksine en aktif öğrenme süreçlerinden birindedir. Duygularını anlamlandırır, olaylara kendi anlamını yükler ve kendi iç rehberini oluşturmaya başlar.

Hayalin Tehlikesi: Kaybolmak

Elbette hayalin sınırları vardır. Uzun süre gerçeklikten kopan ve hayal dünyasında yaşamaya tutunan çocuklar için bu alan bir gelişim göstergesinden ziyade gelişimsel sapmaya dönüşebilir. Ancak bu nadirdir. Genellikle çocuklar hayal ile gerçeklik arasındaki dengeyi kurma konusunda sezgisel olarak çok güçlüdür. Yetişkinler bu alanı yok etmeye çalıştığında, çocukların yaratıcılığı kırılır. Asıl risk, çocuğu hayal kurmaktan alıkoymak, onu sadece gerçekliğin çıplak soğukluğuna zorlamaktır.

Sonuç

Çocuklar hayal kurarken bir yerlere giderler; bunu kabul etmek gerekir. O yerler çizilemez ve ölçülemez olsa da bir çocuğun ruhsal gelişimi için belki de en önemli alanlardır. Biz yetişkinler, onların sessizliklerini, dalgınlıklarını, “gereksiz” oyunlarını küçümsediğimizde, aslında onların iç mekânlarına yapılan bir ihlalin parçası oluruz. Oysa hayal, sadece çocukların değil, insanlığın da ilk düşünme biçimidir. Ve belki de gelişim dediğimiz şey, çocukken kurulan o ilk hayal odalarından hiç çıkmadan büyüyebilmektir.

Seher Merve Yokuş
Seher Merve Yokuş
Seher Merve Yokuş, çocuk gelişimi, gelişimsel değerlendirme, çocuk ve ergen psikolojisi ile aile danışmanlığı alanlarında uzmanlaşmıştır. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Medipol Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümünde tamamlamıştır. Gelişimsel destek, erken müdahale programları, dikkat ve sınır sorunları, otizm, disleksi gibi nörogelişimsel farklılıklarda çocuklar ve ailelerle aktif biçimde çalışmaktadır. Akademik ilgisi gelişim kuramları, çocuk edebiyatı, oyun temelli yaklaşımlar, travma sonrası gelişim ve ebeveynlik tutumları gibi çok yönlü alanlara uzanır. Çocukların yüksek yararını esas alarak, ailelerin gelişimsel süreçlere dair farkındalığını artırmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar