Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

KADIN OLMANIN PSİKOLOJİSİ

Toplumsal cinsiyet, ‘’atanmış cinsiyet’’e uygunluk için kullanılır. Erkeklik ve kadınlık ile ilişkilendirilen toplumsal ve kültürel normları barındırır. Peki toplumda kadın olmak nasıldır? Genelde birçok toplumda kadın; şefkatli, saygılı, ev işlerini yapan, yemek ve temizlikten sorumlu kişi olarak tanımlanır. Tarihi süreçlerde az da olsa değişiklikler meydana gelse de, şu an için hâlâ bu tanımlarla ilişkilendirilmektedir.

Toplumda erkeğe ve kadına biçilen roller vardır. Toplum erkekten de kadından da bu rolleri beklemektedir ve aksi durumda da yargılamaya geçmektedir. Mesela bir erkeğin ağlaması onu toplum nezdinde ‘güçsüz’ olarak gösterebilir. Çünkü toplum erkeği güçlü ve duygusuz rolde nitelendirmektedir. Bir yerde de erkek hegemonyası hâkimdir. Erkeklerin kadınlar üzerinde kurduğu üstünlük ve hâkimiyet kadını ikincil konuma yerleştirirken, kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmaktadır. Bu hegemonyayı destekleyen en önemli şey cinsiyet eşitsizliğidir. Cinsiyetler arasında aynı fırsatlar yoktur. Son dönemde kadın bireyler iş hayatında daha aktif, bireysel olarak daha güçlü ve ekonomik özgürlüklerini ele almış durumdalar. Bu durum kadınlardan beklenen roller arasında değildir. Bu sebeple dayatılan rolleri kabul etmemekte ve ‘kendi’ hayatlarında ‘kendileri’ söz sahibi olmak için çabalamaktadırlar. Bir yandan hayatlarını yaşamaya, hayatın içindeki streslerini yönetmeye çalışırken bir yandan da kimlik savaşı vermektedirler. Bu başlı başına kadınlar için çok yorucu ve yıpratıcıdır.

Peki kadın ve erkek psikolojisi arasındaki fark nedir?

Kadınlar erkeklere nazaran daha kompleks düşünebilirler, erkekler sonuç odaklıyken kadınlar sorunlara daha detaylı ve duygusal açıdan bakabilirler. Erkekler başarıya ve güce odaklanırken, kadınlar ilişki, iletişim, anlama ve anlaşılmaya önem gösterirler. Erkeklerde bağımsızlık ağır basarken, kadınlarda paylaşım özelliği hâkimdir. Kadınlar var olan problemin kendisiyle ilgilenirken, erkekler direkt olarak çözüme odaklanır. Aslında burada bir nevi farklı diller konuşurlar. Testosteron seviyesinin yüksekliği ile agresif olma durumunu bağlantılı yorumlayabiliriz. Burada pozitif bir korelasyon söz konusudur. Kadınlar ve erkekler arasındaki psikolojiyi değerlendirirken testosteron, östrojen ve progesteron seviyelerine bakmak önemlidir. Bunlar genellemelerdir, her kadın ve erkek için doğru kabul edilmemekle beraber, araştırmalar sonucu genele atfedilmiştir. Bu farklar kadının ve erkeğin günlük hayatını oldukça etkilemektedir fakat bir yerde de dengeyi sağlamaktadır. Bu dengeyi korumak sadece bireylerin sorumluluğunda değildir, toplum bilinci ve normları erkek ve kadın arasındaki ruhsal farklılıkların hayata aktarımında önemli bir rol oynamaktadır.

Karen Horney’e Göre Kadın Psikolojisi

Horney, kadın psikolojisinin öncülerindendir. Freud’un teorilerinin birçoğunu kabul etse de, Freud’un Penis Kıskançlığı (penis envy) kavramını tamamıyla reddetmiş ve erkeklerin Rahim Kıskançlığı (womb envy) durumunun daha baskın olduğunu savunmuştur. Horney’e göre erkekler kadınların gebe olmaları, doğurmaları ve emzirmelerini kıskanmakta ve bu durum erkekleri iş alanına itmektedir. Horney’e göre erkek ve kadın arasındaki farklılıkların nedeni anatomilerinden ziyade sosyal ve kültürel beklentilerdir. Erkekler doğuramadıkları için başka alanlarda başarı elde ederek bir denge kurmaya çalışmaktadır.

Peki kadın olmanın psikolojisi nedir?

Kadına atfedilen birçok rol olduğu gibi, beklenen de birçok davranış ve kişilik özelliği vardır. Fakat kadın dün, bugün ve yarın farklıydı, farklı ve farklı olacaktır. Bir kadın için ailesinin etkisini değerlendirecek olursak ilk karşımıza çıkan baba figürüdür. Baba figürü kadınlar için çok kıymetlidir. Gerek özgüvenleri, gerek sosyal ortamlara karışabilmeleri, gerekse ilişkileri açısından.

Peki eğitim hayatı ve hakkını değerlendirecek olursak, eskiye nazaran kadınların okuryazarlık ve üniversite hayatına atılma durumunda artış olsa da, çalışma hayatına atılmakta veya sürdürmekte zorluk çekmektedirler. Yüksek mevkileri kadınlara hak görmemek veya yüksek mevkideki kadının başarısını farklı durumlarla ilişkilendirmek kadınları iş hayatında oldukça zorlamaktadır.

Kadının partneri, kadının hayatı ve ruh hâli için çok şey ifade eder. İlişkide karşılıklılık olması, karşılıklı sınırların olması, değer görme ve özen, sürprizler ve en önemlisi anlaşıldığını hissetme kadın için önemlidir. Kadınlar duygularını ve düşüncelerini yansıtmakta yeteneklidirler, dolayısıyla ilişki içerisinde yaşanan olumlu ve olumsuz durumları içselleştirme ve hayatlarına yansıtmada oldukça ustalardır.

Ekonomik özgürlük kadın için çok şey ifade eder. Birçok kadın bu özgürlüğe sahip olamadıkları için mutsuz oldukları evden çıkamamakta ve hayatı kendine zindan etmeye devam etmektedir. Kadınlar için ekonomik özgürlük, bağımsızlık ve karar merci olma durumunu mutlaka artıracaktır.

Sonuç olarak, kadınlar genel olarak toplumda naif, şefkatli, doğuran ve ev işlerinden sorumlu kişi olarak tanımlanır ve kadın bunun aksi davranıp, hareket ettiğinde yargılanır ve ayıplanır. Toplum baskısı sadece kadına özgü değildir, erkekler üzerinde de bu baskı vardır ve bu da göz ardı edilemez. Ataerkil toplumlar, cinsiyet eşitsizlikleri erkek hegemonyasını desteklemekte ve kadınları ikincil plana atmaktadır.

Erkek ve kadının toplumda farklı rolleri olduğu gibi psikolojik olarak farklılıkları da mevcuttur. Bu farklılıklar gerek anatomik gerekse kültürel beklentilerden doğmaktadır. Freud, penis kıskançlığı kavramını kız çocuklarının cinsiyet rollerini geliştirmesi ve cinselliği anlamlandırabilmesi için gerekli olduğunu savunmaktadır. Horney ise tam tersi bu kavramın kadınları aşağılayıcı olduğunu ve erkeklerin rahim kıskançlığı yaşadığını, gebe kalıp doğuramadığı ve emziremediği için erkeklerin bu durumu dengeleyebilmek adına iş, hukuk ve siyaset gibi farklı alanlarda başarılı olmak için çabalamaları ile açıklamaktadır.

Kadın psikolojisini etkileyen birçok şey vardır: Aile, eğitim ve iş hayatı, sosyal yaşamı, ekonomik özgürlüğü, romantik ilişkileri bu durumu etkileyen etmenlerdendir. Fakat toplum tarafından dayatılanlar kadınlar üzerinde baskı oluşturmakta ve bu hayatlarının her alanında karşılarına çıkabilmektedir. Kadınlar onlara atfedilen rollerden çok daha fazlası ve kendilerini geliştirdikçe daha iyi bir ruh hâline bürünebilirler.

Yağmur Erdal
Yağmur Erdal
Yağmur Erdal, Psikoloji alanında lisans eğitimini İngilizce olarak tamamlamış ve klinik, nöropsikoloji ve gelişim psikolojisi alanında oldukça deneyime sahiptir. Erdal, özellikle özel eğitim ve klinik alanda uzmanlaşmış ve bütüncül bir terapi modelini benimsemiştir. Aynı zamanda, uluslararası eğitim platformunda yazıları bulunmaktadır. Bireylerin değişim ve dönüşüm serüveninde onlara yoldaşlık etmek ve Psikoloji bilimi için araştırmalar yapmak ve içerik üretmek amacıyla çalışmalarını sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar