Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Geçmişin Tekrarı: İlişki Döngüleri

“Farklı biriydi… Ama sonu yine aynı oldu.”
Bu cümle, birçok insanın diline yerleşmiş ortak bir yakınma. Farklı yüzlerde, farklı ilişkilerde, benzer duygusal kırılmaları tekrar tekrar yaşadığını hisseden insanlar için bu durum zamanla bir yazgı gibi algılanabilir. Ancak psikoloji bilimine göre bu tekrarlar kader değil, zihnimizin oluşturduğu bir patern olabilir. Aslında tekrar, bilinçdışının dilidir. Kişi bazen farkında olmadan geçmişte anlamlandıramadığı ya da iyileştiremediği bir deneyimi bugünde yeniden yaşar, hem de çoğu zaman aynı hislerle.

Sigmund Freud, bu durumu “repetition compulsion” yani “tekrarlama zorlantısı” olarak tanımlamıştır. Freud’a göre kişi, geçmişte çözülmemiş çatışmaları yeni ilişkilerde tekrar ederek bir tür onarma girişiminde bulunur. Bu, aklın değil; ruhsal yapının, bastırılmış deneyimlerle başa çıkma çabasıdır. Bilinçdışımız, “bu kez farklı olacak” umuduyla tanıdık olanı yeniden ve yeniden seçer. Ne yazık ki bu seçimler çoğu zaman aynı hayal kırıklığına çıkabilir.

Bağlanma Stilleri ve Çocukluk Etkisi

Bu tekrarların en erken kökenlerinden biri, çocukluk döneminde bakım verenlerle kurulan ilişkilerde bulunur. John Bowlby’nin bağlanma kuramına göre, bir bireyin bebeklik ve çocukluk dönemindeki bakım deneyimleri, ilerleyen yaşantısında kuracağı ilişkilerin temelini oluşturur. Mary Ainsworth’ün katkılarıyla güvenli, kaygılı ve kaçıngan gibi farklı bağlanma stilleri tanımlanmıştır. Örneğin, duygusal olarak ulaşılmaz bir ebeveynle büyüyen çocuk, ileride aynı mesafeyi yeniden yaşayabileceği partnerleri çekici bulabilir. Ya da çocukken terk edilme korkusu yaşayan biri, yetişkinlikte ilişkide hep kaygılı bağlanarak, “terk edilmeme” uğruna kendini feda eden bir role girebilir. Birey, partnerini sevdiği kadar, onunla birlikte geçmişteki bakım verenini de temsil eder. Sevgili, yalnızca bugünün bir figürü değil, aynı zamanda zihindeki eski bir figürün yeniden canlandırılmasıdır.

Şema Terapide Tekrar Kalıpları

Jeffrey Young’un geliştirdiği şema terapi yaklaşımı da bu tekrarları anlamada önemli bir model sunar. Young’a göre bireyler, çocuklukta temel duygusal ihtiyaçları karşılanmadığında bazı uyumsuz şemalar geliştirir. Terk edilme, kusurluluk, duygusal yoksunluk, boyun eğicilik gibi şemalar, kişinin kendisine ve diğerlerine dair inançlarının temelini oluşturur. Bu şemalar aktif hale geldiğinde birey, kendisini hep aynı ilişki döngüleri içinde bulabilir. Örneğin, “değersizim” şemasına sahip biri, bu inancı doğrulayacak eleştirel ya da küçümseyici partnerleri seçebilir. Çünkü zihinsel sistem, tanıdık olanı “doğru olan” sanır. Oysa tanıdık olan, her zaman sağlıklı değildir.

Psikoterapi Yaklaşımları ve Dönüştürücü Güçleri

Farklı psikoterapi yaklaşımları, bu tekrar eden ilişki kalıplarına farklı kapılarla yaklaşır:

  • Psikanalitik psikoterapi, tekrarları bilinçdışı süreçlerin dışavurumu olarak ele alır. Danışanın geçmişte bastırdığı duygu, ihtiyaç ve çatışmaları fark etmesini sağlar. Amaç, kişiyle bu tekrarları terapi ilişkisi içinde yeniden yapılandırmak, onları görünür ve düşünülür hale getirmektir. “Yıkıcı ama tanıdık” olanın neden tekrarlandığını anlamak, iyileşmenin başlangıç noktasıdır.

  • Şema terapi, bu döngüleri duygusal, bilişsel ve davranışsal düzeyde çalışır. Bireyin çocuklukta geliştirdiği şemaları tanımasına, tetiklendiği anları fark etmesine ve yerine daha sağlıklı tepkiler koymasına yardımcı olur. Özellikle ilişkisel şemaların dönüştürülmesinde oldukça etkilidir. Danışan terapi sürecinde ilk kez “farklı bir deneyim” yaşar; kabul gören, sınırları korunan, duygusal ihtiyaçları görülen bir ilişki içinde yeni bir içsel model inşa eder.

  • Bağlanma temelli terapiler, kişinin bağ kurma biçimlerini merkeze alır. Terapide güvenli bir ilişki deneyimi yaşanması, bireyin dış dünyadaki ilişkilerini yeniden kurmasına olanak tanır. Kaygılı bağlanan biri, ilk kez terk edilmeden duygularını ifade edebildiğinde; kaçıngan bağlanan biri, ilk kez bir ilişkide mesafe koymadan kalabildiğinde değişim başlar.

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireyin inanç sistemleri üzerindedir. “Ben sevilmeye layık değilim” gibi kökleşmiş inançların mantıksal sorgulaması yapılır. Bu inançların neye dayandığı, hangi durumlarda aktive olduğu ve nasıl alternatif düşüncelerle değiştirilebileceği üzerinde çalışılır. Ancak ilişkisel tekrarların daha derin duygusal kökenleri olduğunda, bu yaklaşım genellikle destekleyici ancak sınırlı kalabilir.

Toplumsal ve Nesiller Arası Kalıplar

Bu ilişki döngüleri, bazen nesiller arası aktarımla da güçlenir. Aileden öğrenilen ilişki kalıpları, rol modeller ve toplumsal normlar da kişilerin seçimlerini etkiler. Kimi zaman bir ilişkiyi “normal” ya da “doğru” gibi algılamamız, onun gerçekten sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Toplumun “aşk” diye romantize ettiği birçok ilişki, aslında travmanın tekrarı olabilir.

Değişim Mümkün: Farkındalıkla Başlar

Tüm bunlar içinde umut veren gerçek şu: bu tekrar kalıpları değiştirilebilir. Değişim, farkındalıkla başlar. Kişi, tekrar ettiğini fark ettiğinde; aynı hikâyenin farklı aktörlerle yeniden sahnelendiğini gördüğünde artık yeni bir yol seçebilir. Terapinin gücü burada ortaya çıkar. Çünkü terapi, hem aynadır hem de yeniden yazılan bir sahnedir.

İlişkiler bizi en çok yaralayan yerden tekrar tekrar sınar ama aynı zamanda en çok iyileşebileceğimiz yer de yine orasıdır. Aynı kalıpları tekrarlamak bir yazgı değil, fark edilmemiş bir alışkanlıktır. Ve her alışkanlık gibi, fark edildiğinde değiştirilebilir.

Kaynakça

• Freud, S. (1920). Beyond the Pleasure Principle.
• Bowlby, J. (1969). Attachment and Loss: Volume I. Attachment.
• Ainsworth, M. D. S., Blehar, M. C., Waters, E., & Wall, S. (1978). Patterns of Attachment.
• Mikulincer, M. & Shaver, P. R. (2007). Attachment in Adulthood: Structure, Dynamics, and Change.
• Young, J., Klosko, J. & Weishaar, M. (2003). Schema Therapy: A Practitioner’s Guide.
• Beck, J. (2011). Cognitive Behavior Therapy: Basics and Beyond.

Nurdan Bulam
Nurdan Bulam
1993 yılında Giresun’da doğdum. İlkokul ve liseyi burada bitirdikten sonra İzmir Üniversitesi Psikoloji Bölümü lisans programına başladım. 2016 yılında lisans programını bitirdikten sonra 2019 yılında Beykent Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programını“Kadınlardaki Depresyon ve Benlik Saygısının Eğitim Düzeyiyle İlişkisi” tezini vererek bitirdim. Alanda çalışmaya 2018 yılında bir rehabilitasyon merkezinde başladım. Bu sırada çalıştığım alana katkı için “çocuklar için kısa süreli çözüm odaklı terapi, çocuk merkezli oyun terapisi, çocuk testleri, Wechler Çocuklar İçin Zeka Testi, çocuk ve ergenlerle görüşme teknikleri” sertifikalarını edindim. 2021 yılından itibaren, pandeminin de getirdiği çokça boş zaman sayesinde alanımı geliştirmek adına Yetişkinler İçin Bilişsel Davranışçı Terapi Uygulayıcı programına katıldım ve aynı anda online olarak ve yetişkin danışanlar gördüğüm bir başka kurumda psikolojik danışmanlık hizmeti vermeye başladım. En nihayetinde 2023 yılında Giresunda kendi danışmanlık merkezimi açtım ve ve hala Giresunda çocuk-ergen ve yetişkin alanında danışan görmeye devam etmekteyim

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar