Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Oyunun İnsan Psikolojisindeki Rolü ve Gelişime Katkısı

Oyun, yalnızca eğlenceli bir aktivite değil aynı zamanda insan gelişimi ve psikolojik refah için temel bir unsurudur. Bebeklikten itibaren oyun, bilişsel, sosyal-duygusal, dilsel ve öz düzenleme becerilerini geliştirmek için eşsiz bir fırsat sunar. Çocukların stresle başa çıkmalarını, problem çözme becerilerini geliştirmelerini ve kritik kişilerarası ilişkiler geliştirmelerini sağlar.

Oyunun temel değeri, gönüllülük esasına dayanan ve içsel olarak motive edici doğasında yatar. Dışsal ödüller elde etmeyi amaçlayan yapılandırılmış etkinliklerin aksine, oyun merak, keşif ve kişisel tutkuyla yönlendirilir. Çocukların risk alabilecekleri, sınırları zorlayabilecekleri ve deneme-yanılma yoluyla öğrenebilecekleri bir alandır. Tüm bunlar, yaratıcı bir alanın güvenliği içinde gerçekleşir. Bu bağlamda, ünlü araştırmacı Seymour Papert, yaratıcı öğrenmenin dört temel taşı olan “projeler, tutku, akranlar ve oyun“un önemini vurgulayarak, oyunun yalnızca eğlenceyle ilgili olmadığını, aynı zamanda icat etmek, iş birliği yapmak ve deneyim yoluyla keşfetmekle ilgili olduğunu vurgulamıştır.

Nörobilimsel çalışmalar, genellikle oyunla tetiklenen yüksek merak durumlarının, beynin ödül merkezlerini (çekirdek akumbens ve orta beyin gibi) harekete geçirerek öğrenme ve hafızadan sorumlu hipokampüs ile bağlantıyı güçlendirdiğini göstermiştir. İçsel motivasyon ve hipokampüs temelli öğrenme arasındaki bu bağlantı, oyunun biyolojik anlamda entelektüel gelişimi kolaylaştırdığını doğrulamaktadır (Resnick, 2012).

Gelişimsel açıdan bakıldığında, oyun küçük çocuklar için temel bir destek sunar. Lev Vygotsky’ye göre “yakınsal gelişim alanı” bir çocuğun henüz bağımsız olarak başaramadığı bir görevi rehber aracılığıyla başarabileceği alanı tanımlar. Oyun, ister sembolik nesne oyunu, ister fiziksel oyunlar, ister akranlar veya bakıcılarla sosyal rol yapma yoluyla olsun, bu tür öğrenme için ideal bir ortam sağlar. Bu etkileşimler, çalışma belleği, engelleyici kontrol ve bilişsel esneklik gibi yönetici işlevlerin gelişimine yardımcı olur. Bu beceriler yalnızca akademik kazanımlar değil, aynı zamanda duygusal düzenlemeyi, dikkat süresini ve dürtü kontrolünü destekleyen temel yaşam becerileridir.

Dahası, oyun stres düzenlemesini destekler. Bir çalışmada, okula yeni başlayan okul öncesi çağındaki çocukların, oyuncaklar veya akranlarıyla 15 dakika serbest oyun oynadıktan sonra, öğretmenleri tarafından okunan bir hikayeyi dinleyen çocuklara kıyasla kaygılarının önemli ölçüde azaldığı gözlemlenmiştir. Başka bir uzunlamasına çalışma ise, öğretmenleriyle tutarlı, sıcak ve duygusal olarak destekleyici oyun seanslarına katılan davranışsal güçlükleri olan çocukların kortizol seviyelerinde düşüş ve duygusal davranışlarında iyileşme olduğunu göstermiştir (Pellegrini ve Smith, 2005).

Kültürel olarak, oyunun türleri ve sonuçları çevresel etkilere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Örneğin, çocukların gözlemlenen yetişkin rollerini yeniden canlandırdığı sosyo-dramatik oyun, sosyal normları ve duygusal anlayışı öğretir. Oyun aynı zamanda, bilgiye dayalı ve inovasyon odaklı bir dünyada giderek daha da önemli hale gelen yaratıcılık, iş birliği ve problem çözme gibi 21. yüzyıl becerilerini de besler. Dolayısıyla söylenebilir ki oyunun faydaları çocukluğun çok ötesine uzanır. Bakım verenler için çocuklarla oyun oynamak, erken yaşam deneyimlerinin sevincini yeniden yaşayarak bağ kurmayı, empati kurmayı ve hatta kişisel yenilenmeyi teşvik eder. Asgari düzeyde yetişkin rehberliğiyle yapılan basit oyunların bile çocukluk dönemindeki akademik ve duygusal sonuçları iyileştirmekle kalmayıp aynı zamanda daha yüksek eğitim başarısına ve yetişkinlikte depresyon ve saldırganlığın azalmasını da sağladığı belirtilmiştir.

Sonuç olarak, oyun öğrenmeyi besleyen, stresi düzenleyen, sosyal bağları kuvvetlendiren ve yaratıcılığı geliştiren temel bir güçtür. Çocukları karmaşık ve sürekli değişen bir dünyada başarılı olmaya hazırlamak için doğal ve gerekli bir araçtır. Bu nedenle, oyunu boş zaman etkinliği olarak değil, insan gelişiminin ve psikolojik dayanıklılığın vazgeçilmez bir parçası olarak yeniden çerçevelemek önemlidir.

Sources:

● Resnick, M. (2012). The Century of the Child, Museum of Modern Art.
● Pellegrini, A.D. & Smith, P.K. (2005). The Nature of Play: Great Apes and Humans.

Eren Ünalan
Eren Ünalan
Psikolog/Psikolojik Danışman Eren Ünalan Yeditepe Üniversitesi tam burslu psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünden yüksek onur derecesiyle mezun olmuştur. Öğrenimini çift anadal programı kapsamında yürüttüğü psikoloji bölümünde yine tam burslu olarak sürdürmektedir. Çeşitli klinikler, spor kulüpleri, ilkokul ve ortaokullardaki staj deneyimlerinin ardından mezun olduğu Yeditepe Üniversitesi’nde akademik psikolojik danışman olarak çalışmaya başlamanın yanısıra Eyüpspor kulübünde psikolojik danışman olarak da 1 yıldır görev almaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar