Modern danışmanlık yaklaşımlarının çeşitliliği, bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerine yönelik anlayışın gelişmesiyle paralel ilerlemektedir. Bu çerçevede, sözlü iletişimin yetersiz kaldığı noktalarda alternatif ifade yolları büyük önem taşır.
Tam bu noktada, özellikle çocuklarla ama aynı zamanda ergenler ve yetişkinlerle de etkili şekilde kullanılabilen kum tepsisi terapisi, duyguların ve içsel çatışmaların semboller aracılığıyla görünür hale getirildiği güçlü bir psikolojik danışmanlık tekniği olarak öne çıkar.
KUM TEPSİSİ YAKLAŞIMI NEDİR?
Kum tepsisi yaklaşımı, bireyin duygu ve düşüncelerini semboller yoluyla ifade etmesine olanak tanıyan, projektif bir danışmanlık yöntemidir.
Genellikle bir tepsi içine yerleştirilmiş kuru veya ıslak kumun yanı sıra çeşitli minyatür figürler (insanlar, hayvanlar, yapılar, objeler, doğa unsurları, dini ve mitolojik semboller) kullanılır. Danışan bu figürleri tepsiye yerleştirerek bir sahne oluşturur. Bu sahne, danışanın iç dünyasının, bilinçdışı süreçlerinin ya da yaşadığı duygusal zorlukların dışavurumudur.
TARİHÇESİ VE KURAMSAL TEMELLER
Kum tepsisi yaklaşımı, ilk olarak 1920’li yıllarda İngiliz pediatrist Margaret Lowenfeld tarafından geliştirilmiştir. Lowenfeld, çocukların duygularını oyun aracılığıyla ifade edebileceğini savunmuş ve “Dünya Tekniği” adını verdiği yaklaşımı geliştirmiştir.
Carl Gustav Jung’un analiz psikolojisi ise bu yöntemin kuramsal temelini oluşturur. Jung’un arketipsel semboller, bilinçdışı materyal ve yaratıcı süreçlere verdiği önem, sembollerle terapi uygulamalarında da karşılık bulur.
Daha sonra Dora Kalff, Jung’un kuramıyla Lowenfeld’in tekniğini birleştirerek “Sandplay Therapy” adını verdiği yaklaşımını oluşturmuştur. Kalff’a göre kum tepsisi, danışanın ruhsal dünyasını güvenli bir alanda semboller aracılığıyla keşfetmesine olanak tanır. Bu süreç, bilinçdışı içeriğin bilinç düzeyine çıkmasına ve entegrasyonuna yardımcı olur.
NASIL UYGULANIR?
Kum tepsisi yaklaşımı için ideal koşullarda, mavi tabanlı ve belirli boyutlarda (genellikle 50×70 cm) bir kum tepsisi kullanılır. Danışman, danışanın kullanımına sunulmak üzere birçok farklı minyatür figürü hazır bulundurur. Danışan, bu figürleri seçerek kum tepsisine yerleştirir. Sürecin yönlendirme yapılmadan ilerlemesi esastır; danışman müdahale etmez, sadece gözlemler ve anlamlandırır.
Oluşturulan sahne üzerinden danışanla konuşulabilir ya da yalnızca yaratma süreciyle çalışılabilir. Danışmanın görevi, danışanın sahnesini değerlendirmekten çok, onun yarattığı sembolik anlatıyı bir “tanık” gibi dinlemek ve gerektiğinde yansıtıcı sorularla farkındalık sürecine eşlik etmektir.
HANGİ YAŞ GRUBU VE DURUMLARDA ETKİLİDİR?
Kum tepsisi yaklaşımı çoğunlukla çocuklarla çalışılan bir yöntem olarak tercih edilse de ergenler, yetişkinler ve çift danışmanlığında etkili biçimde kullanılabilir. Özellikle şu durumlarda tercih edilen bir tekniktir:
-
Cinsel, fiziksel ya da duygusal istismar öyküsü
-
Ayrılık, yas, kayıp
-
Stres yönetimi
-
Öfke problemleri
-
Gelişimsel bozukluklar
-
İletişim güçlükleri
-
Aile içi çatışmalar, boşanma süreçleri
-
Sınırlı sözel ifade yetisi olan bireyler
Sözel olarak ifade edilmesi güç olan duygular, bilinçdışı çatışmalar ve bastırılmış yaşantılar, semboller aracılığıyla daha güvenli bir biçimde dışa vurulabilir.
SEMBOL DİLİ VE ANALİZ SÜRECİ
Kum tepsisi yaklaşımında figürlerin yerleştirildiği konumlar, seçilen semboller, sahnede tekrarlanan temalar oldukça önemlidir. Örneğin sıkça kullanılan köprü figürü “iki dünya arasında geçişi”, yıkık bir yapı “içsel çöküşü” ya da figürlerin yalnız kalması “bağlanma problemlerini” temsil edebilir. Ancak terapist bu sembolleri mutlak anlamlarla değerlendirmek yerine, her danışanın kendi anlam dünyası içinde yorumlar.
Terapi sürecinde zamanla ortaya çıkan tekrar eden desenler, içsel değişimlerin ve iyileşmenin ipuçlarını sunar. Bazen ilk sahnelerde kaotik, karanlık ve dağınık anlatılar yer alırken, ilerleyen süreçlerde daha düzenli, bütünleşmiş ve olumlu sahneler görülebilir.
DANIŞMANLIK SÜRECİ BOYUNCA ETKİLERİ
Kum tepsisi yaklaşımının temel amacı, bireyin içsel dünyasını dışsallaştırmasına ve görünür kılmasına olanak tanımasıdır.
Bu süreç, hem danışmana hem de danışana sembolik bir harita sunar. Danışmanlık süreci ilerledikçe danışan:
-
İçsel çatışmalarını fark eder,
-
Bastırılmış duygularına erişir,
-
Anlatamadığı deneyimleri semboller aracılığıyla ifade eder,
-
Güvenli bir alanda yeniden yapılandırma yapar.
Bu yöntem özellikle zorlu yaşantılarda, deneyimin söze dökülmeden işlenmesine olanak sağlar. Bu yönüyle klasik yöntemlerden ayrılır ve duygulara doğrudan temas eder.
SONUÇ: SEMBOLLERİN GÜCÜ
Kum tepsisi yaklaşımı, danışmanlık yöntemleri içerisinde özgün bir yer tutan ve özellikle sözel anlatımın sınırlı kaldığı durumlarda etkili bir şekilde kullanılan yaratıcı bir tekniktir.
Danışmanlık sürecinde danışanın bilinçdışı dünyasının görünür hale gelmesi, bu yöntemin en dikkat çekici yönlerinden biridir.
Kum, basit bir materyal gibi görünse de, kişisel hikâyelerin, bastırılmış anıların ve karmaşık duyguların taşıyıcısı hâline gelir. Sembollerle kurulan bu içsel anlatı, danışanın duygu dünyasını hem terapiste hem de kendisine sunar. Bu anlatılar zaman içinde bir dönüşüm geçirebilir; kaostan düzene, karanlıktan aydınlığa, parçalanmışlıktan bütünlüğe evrilen sahneler, içsel dünyadaki iyileşmenin de işaretçisidir.
Çocuklar sözcüklerle değil oyunla düşünür ve duygularını bu şekilde ifade ederler. Kum, onlar için hem eğlenceli hem de güvenli bir ifade alanıdır. Bu ortamda çocuk, oyun yoluyla yaşadığı zorlayıcı deneyimleri yeniden kurgulayabilir, güçlendiğini hissedebilir ve duygusal regülasyon becerilerini geliştirebilir.
Yetişkinler açısından ise kum tepsisi, gündelik hayatın içinde bastırılan duygulara ve bilinç dışında işleyen süreçlere sembolik olarak ulaşmayı sağlar. Yetişkin bir birey için sembollerle çalışmak, sözcüklerle ifade edilmesi zor olan meseleleri görünür kılmak açısından oldukça kıymetlidir.
Sonuç olarak, kum tepsisi, hem teorik olarak zengin hem de pratikte etkili, çok boyutlu bir terapi yaklaşımıdır. Sembollerin diliyle kurulan bu sessiz anlatılar, bazen en gürültülü sözlerden daha çok şey ifade eder. Kumun içinde saklı hikâyeler, danışanın içsel gücüne temas etmesine, duygularını yeniden düzenlemesine ve iyileşme sürecine adım atmasına aracılık eder.
KAYNAKÇA
Homeyer, L. E., & Sweeney, D. S. (2021). Kum Tepsisi Terapisi: Teori ve Uygulama Rehberi (Çev. M. F. Yavuz & H. Koç). APAMER Yayınları.
International Society for Sandplay Therapy. (n.d.). ISST – International Society for Sandplay Therapy. https://www.isst-society.com