Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Günümüz Güzellik Algısının Bizlerde Bıraktığı Etki

Güzellik, tarihsel olarak bir ideal, ölçü, oran ve uyum kriteriyle tarif edilmiştir. Bugün ise medya, tüketim kültürü ve sosyal medya platformları sayesinde standartları adeta evrensel çağdaşı olan bir güç haline geldi. Bu yeni norm, bireylerde olduğu kadar toplumda da derin etkiler yaratıyor (Ozansoy, 2012).

Birinci etkisi, beden imajı ve özgüven üzerinde hissediliyor. Askipo adlı bir yazıda belirtildiği gibi, toplumun belirlediği güzellik standartları, “özgüven sorunlarına, beden imajı kaygılarına ve yeme bozukluklarına” yol açabiliyor (Güçlü, 2024). Bu gerçek, sadece bireylerin kendine bakış açısını değiştirmekle kalmıyor; gençler arasında özellikle anoreksiya, bulimia gibi ciddi ruhsal sağlık sorunlarına zemin hazırlıyor. “Toplumsal güzellik standartları; ince bir vücut, belirli ten rengi kusursuz cilt gibi özellikleri içerir. Ancak çoğu zaman gerçekçi olmayan ve ulaşılması zor hedeflerdir”.

Kapitalist medya sisteminde güzellik algısı, kadın bedeni üzerinden yeniden üretiliyor. Ege Üniversitesi’ne ait bir tezde açıkça ifade ediliyor ki: “Günümüzde kadını ve bedenini bir tüketim nesnesi haline getiren ve tüketim değerlerinin yaygınlaşmasında önemli etkisi olan reklam, kadın bedenini nesneleştirerek ve cinsel bir obje olarak sunmasıyla, kadının kendi bedenine yabancılaşmasına yol açmaktadır” (Ozansoy, 2012). Bu nesneleştirme, kadının fiziksel görünümle birlikte kendilik algısını da dışarıya bağımlı hale getiriyor.

Sosyal medyanın etkisi bu süreci hızlandırıyor. Algoritmalar sayesinde “güzellikle ilgili bir içeriğe yapılan tek bir arama veya tıklama bile, ardından benzer görüntülerin akışına yol açmaktadır”. Dahası, influencer kültürü kullanıcıları “kusursuz görünmek zorundayım” algısına ittiği gibi, filtrelerle süslenen bir dünyaya hapsolmalarına neden oluyor. “Gençlerin beden algısını ve özdeğerini sosyal medya nasıl etkiliyor?” başlıklı araştırmalar, “Gençlerin büyük çoğunluğu, en çok beğeni ve övgü alan görünümleri taklit etme baskısı hissediyor” diyerek bu durumu somutlaştırıyor.

Bu baskının toplumsal sonucu, bir normun dayatılmasıdır; birbirine benzeyen, “ideal” tiplerin yayılması. Slideplayer’da da ifade edildiği gibi, özellikle kadınlar zihinsel olarak “toplumun o görüntüsüne onay vermek” durumunda kalıyor ve bu da “takıntıya ve psikolojik sorunlara” yol açabiliyor. Güzellik takıntısı, zayıf nüfus, “0 beden” olarak adlandırılan değişkenlerle bir moda halini alıyor. Bu noktada, eleştirel farkındalık ve çeşitlilik arzusu sahneye çıkıyor.

Peki, tüm bu dönüştürücü etkiler karşısında ne yapmalı?

Öncelikle, güzellik kavramını yeniden tanımlamalıyız. Askipo makalesi bu bakımdan umut verici: “Güzelliğin sadece fiziksel görünümle sınırlı olmadığını; kişinin içsel değerleri, karakteri ve tutumlarıyla da ilgili olduğunu anlamak önemlidir”. Farklı beden tipleri, cilt tonları ve kültürel kökenlere sahip bireylerin güzelliği kutlaması, bu dar kalıplara karşı durma stratejisidir.

Cosmo Vibe’da Tuğçe Koçer’in yazısı da aynı yönde ilerliyor: “Kadınlar, kendi güzelliklerini tanımlama ve kutlama sürecine adım atarlar. Farklı vücut tipleri, cilt tonları ve yaş gruplarından gelen kadınlar, güzellik standartlarını sorgulamak ve çeşitliliği kutlamak için bir araya gelmektedir”. Bu çaba, yalnızca bireysel değil toplumsal bir dönüşüm başlatma imkânı sağlıyor.

Elbette bu süreç zaman alır. Ancak, bilinçli medya tüketimi, filtrelerle üretilmiş realitelerden kendimizi çıkarma çabası ve güzelliği içsel değerlerle tanıma isteğiyle, bireylerin özsaygısı iyileşir. Bu değişim aynı zamanda toplumun genel ruh sağlığı, kapsayıcılık düzeyi ve eşitlik bilincine de katkı sağlar.

Sonuç olarak, günümüz güzellik algısı; medya, tüketim kültürü ve sosyal medya tarafından şekillendirilmiş, gerçekçi olmayan, dar bir idealleştirmeye dayanıyor. Bu durum bireylerde özgüven kaybı, beden imajı bozuklukları ve cinsel nesneleşme gibi sonuçlar doğuruyor. Ancak bu algıyı dönüştürme gücü de bizde. Çeşitliliği kutlayan, içsel değerleri görünür kılan ve dar kalıplara direnç gösteren bir güzellik anlayışı, hem kişisel hem toplumsal düzeyde pozitif bir etki yaratabilir. Güzellik, yalnızca başkalarının kriterlerine göre değil; kendi değerlerimize göre ifade edildiğinde gerçek ve özgürdü.

İlayda Mutlu
İlayda Mutlu
İlayda Mutlu, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde psikoloji öğrencisi olarak eğitimine devam etmektedir. İnsan zihninin derinliğine duyduğu merak, onu deneysel psikoloji ve adli psikoloji alanlarına yönlendirmiştir. Gelecekte bu alanlarda uzmanlaşarak bilimsel araştırmalara katkı sunmak ve psikolojinin sınırlarını keşfetmek istemektedir. İnsan zihninin karmaşık yapısını çözmek ve bulgularını tüm dünyayla paylaşmayı misyon edinmiştir. Psikolojinin diğer alanlarına da ilgi duyup, psikoloji hakkında birçok konuyu araştırmaktadır. Yazdığı alanlar çoğunlukla deneysel psikoloji olup, dijital mecralarda ilgilendiği konular hakkında yazmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar