Hayvanların aynadaki yansımalarına verdiği tepkileri izlemek herkesi güldürür. Bazı hayvanlar kendisini tanımaz ve bir yabancının tehdidiyle aynaya saldırır, bazıları kendilerini tanır ve oyun oynarlar. Peki biz insanlar için ayna ne işlev görür? Herhangi bir yetişkin için nasıl göründüğümüze bakmaktan öteye gitmez. Çocuklar için eğlenceli bir oyun aracı olabilir. Peki ya bebekler? Kendilerini hangi ölçüde tanır ve algılarlar? Ayna onlar için ne anlama gelir?
Jaques Lacan, gelişim sürecinde neredeyse her insanın başından geçen bir evreden bahseder. Ayna evresi olarak adlandırılan bu evre 6-18 aylık bebeklerde gerçekleşir, ego ve kimlik oluşumuna hizmet eder. Lacanyen psikanalizin önemli bir kısmını oluşturan bu söylem, öznenin ego ve kendi algısını oluşturur. Öznenin kendi bütünlüğünü ve bir özne olarak varlığını algılayabilmesinde bir başlangıç olarak görev alır.
Öncesi…
Özne doğumdan ayna evresine kadar kendisini annenin bir uzantısı olarak algılar. Özne için anne (birincil bakım verende denebilir bu kişinin anne olması şart değildir) ve bebek bütündür, ayrı olarak düşünülemezler. Çünkü bebeğin var olan ihtiyaçları söze gerek olmadan karşılanır. Bu da öznenin algısında bir uzantı olduğu ve ayrı bir varlık olmadığını gösterir. Bu bütünlük aynı zamanda parçalı bir beden algısına da neden olur. Bebeklerin daha gelişmemiş olan motor becerileri, kendi bedenleri üzerindeki kontrollerinin az olmasına neden olur. Bu beden algısı da bebeğin bedenin parçalı olduğunu hissini uyandırır.
Ayna evresi öncesinde, bebeğin kendini algılayış biçimi kısacası annesinin bir parçası olduğu ve kendi üzerindeki kontrolünün az olduğuna yoğunlaşmış olur.
Ayna Evresinde…
Ayna evresi için aslında gerçek bir ayna gerekli değildir. Bebeğin bedenini ve annesini görebileceği herhangi bir yansıtıcı yüzey yeterlidir. Ayna evresi, bebeğin kendi yansımasını gördüğü ilk an değildir, 6 ve 18 ayları arasında gerçekleşen bu sahne bebeğin algısıyla ilgilidir. Önemli olan bu sahnenin yaşanmasını bebeğin, istenen şekilde algılamasıdır.
Bu sahnede algılanan şeylerden biri bebeğin vücudunun bütünlüğü ve tamlığıdır. Öncesinde bebeğin algıladığı üzere ortada parçalanmış bir vücut yoktur, tam eksizsiz bir beden bebeği karşılar. Bu yansıma o hareket ettikçe hareket eder, gülünce güler, ağlayınca ağlar. Bir başka algılanan şey ise annenin bebekten ayrı bir özne olmasıdır. Bebek anneden ayrı, tam eksisiz bir varlık olduğunu ayna evresi sayesinde görebilir. Bu ana jübilasyon da denebilir. Bu neşe ve mutluluk dolu bir andır.
Ancak ayna evresi bebeğin sadece kendisi ile ilgili değildir. Bu evrede aynı zamanda ‘Başka’ kavramı da öğrenilmiş olur. Anne (birincil bakım veren) bir başkasıdır ve bebeğe kendini göstermektedir. ‘Sen busun’ demektedir, bakışlarıyla ve sözleriyle. Aslında burada bebeğe kendini gösteren şey annenin (terimsel olarak burada Başka olmaktadır) bakışıdır. Bebek kendini Başka’nın gözünden tam ve eksiksiz olarak görmekte, ‘Sen busun’ denilerek ona bir imaj gösterilmektedir. Burada bebeğin algıladığı şey Başka’nın gözünden görülmesi ve kendisinin bu şekilde bir özne olduğudur.
Başka’nın gözünden gördüğümüz bu yansıma aslında bir yanılsamadır. Bizi tam eksiz ve mükemmel gösterir. Ancak asıl özne eksiktir. Ancak özne egosunu oluşturabilmek için kendinin eksiksiz ve bütün olduğu yanılsamasını benimsemesi gerekir. Bu yanılsamaya ideal-ego denir. Başka bize kendimizi gösterirken aynı zamanda bize karşı olan beklentilerini ve düşüncelerini bize aktarmış olur. Bizim nasıl ve ne şekilde olduğumuza dair yanılsamasını bize ideal-ego olarak geçirmiş olur. Özne bu ideal-ego sayesinde kendi varlığının bir imajına sahip olur.
Extra: Ego-ideali ise farklı bir terimdir. Freud’un süperegosu gibi düşünülebilir. Özne’nin yasayı ve kültürü tanımasını sağlar ve buna uyum sağlatmayı amaçlar. Örneğin iyi bir vatandaş olmak, dindar bir insan olmak bunun gibi şeyler ego-ideali ile ilgilidir. İdeal-ego ile çatışma halinde olabilir.
Ayrışmanın başlangıcı
Öznenin geçirdiği değişimlerden en önemlilerinden biri anneden ayrılmadır. Ayna evresi bunun için başlangıçtır. Yabancılaşmayı destekler ve öteki adımlar için özneye alan açar. Aynı zamanda ego ve kimlik yapılanması için önemli bir mihenk taşıdır.
Kısacası
Ayna evresi gelişim sürecinde 6-18 aylık çocuklarda sahnelenen bir evredir. Bu evre sayesinde özne ego ve kimlik gelişimini başlatır. Aynı zamanda birincil bakım vereni Başka’yı tanıdığı ilk yer olmasıyla da büyük bir önem taşır.