Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kaçan Kalpler: Romantik İlişkilerde Bağlanma Korkusu

Romantik ilişkiler, insanların en yoğun duyguları deneyimlediği, yakınlık ve bağlılık ihtiyacının en çok hissedildiği sosyal alanlardan biridir. Ancak herkes için bu süreç aynı şekilde işlemez. Bazı bireyler romantik bağlanmayı arzulasa da, aynı zamanda yakınlıktan kaçınma eğilimindedir. Psikoloji literatüründe bu bireyler “kaçıngan bağlanma stili”ne sahip olarak tanımlanır. Bu makalede, yetişkinlikte kaçıngan bağlanma stilinin romantik ilişkiler üzerindeki etkisi, bu durumun psikolojik kökenleri ve terapi süreci ele alınacaktır.

Kaçıngan Bağlanma Nedir?

Bağlanma teorisi, John Bowlby’nin öncülüğünde geliştirilmiş ve Mary Ainsworth’ün “Yabancı Durum Testi” ile desteklenmiştir. Bu teoriye göre bireyler erken çocukluk döneminde bakım verenleriyle kurdukları ilişkilere göre farklı bağlanma stili geliştirirler. Kaçıngan bağlanma, genellikle çocuklukta duygusal ihtiyaçları karşılanmayan ya da reddedilen bireylerde gözlemlenir. Bu çocuklar, duygusal yakınlığın güvenli olmadığını öğrenirler ve zamanla kendi ihtiyaçlarını bastırmayı, bağımsızlığı ön planda tutmayı öğrenirler.
Yetişkinlikte ise bu bağlanma stili, romantik ilişkilerde duygusal mesafe, bağımsızlık takıntısı ve yoğun yakınlıktan kaçınma davranışlarıyla kendini gösterir. Kaçıngan bireyler, ilişki kurma arzusu taşısalar da, yakınlık arttığında kendilerini tehdit altında hissedebilirler.

Kaçıngan Bireylerin İlişki Dinamikleri

Kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler genellikle ilişkilere temkinli yaklaşırlar. Partnerlerinden uzak durabilir, duygusal olarak kendilerini açık etmemeye çalışabilir ve yoğun bağlılık gösteren partnerlerinden rahatsızlık duyabilirler. Bu bireyler:
• Bağlanmanın özgürlüklerini kısıtladığını düşünebilirler.
• Duygusal ifadelerden kaçınabilir, açık iletişim kurmakta zorlanabilirler.
• İlişkinin erken evrelerinde hızlı bir şekilde bağlanmak yerine, zamanla uzaklaşabilirler.
• Partnerlerinin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalabilir ya da bu ihtiyaçlara karşılık vermekten kaçınabilirler.
Bu tutumlar, partnerlerinde değersizlik ya da reddedilme duygusu yaratabilir ve ilişkide çatışmaların temelini oluşturabilir.

Psikolojik Kökenler ve Savunma Mekanizmaları

Kaçıngan bağlanma, bilinçdışı savunma mekanizmalarıyla sürdürülür. Bu bireyler genellikle duygusal olarak “bağımsız” olduklarını düşünürken, aslında derin bir reddedilme ve incinme korkusuyla hareket ederler. Yakın ilişkiler, onların kendilerini savunmasız hissettikleri alanlardır.
Bu bağlamda kaçınma, bir tür duygusal korunma yöntemidir. Kendilerini geri çekmek, gerçek bağ kurmaktan çok “kontrollü bir mesafe” içinde kalmalarına olanak sağlar. Bu bireylerde “ihtiyaç duyulma korkusu” ve “duygusal yetersizlik” temaları sıkça görülür.

Terapi Sürecinde Kaçıngan Bireylerle Çalışmak

Kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylerle terapi süreci genellikle zaman alıcı ve sabır gerektiren bir süreçtir. Terapeutik ilişki, bu bireyler için yeni bir bağlanma modeli sunar. Güvenli bir ilişki kurmak, terapistin duygusal yakınlığa alan açması ve bireyin sınırlarına saygı göstermesiyle mümkün olur.
Terapide şu hedefler ön plandadır:
• Duygusal farkındalık geliştirmek,
• Geçmiş bağlanma deneyimlerini fark etmek ve yeniden değerlendirmek,
• Güvenli bağ kurmanın mümkün olduğunu deneyimlemek,
• İlişki içinde ortaya çıkan kaçınma davranışlarını tanımak ve alternatif yaklaşımlar geliştirmek.

Sonuç

Kaçıngan bağlanma stiline sahip yetişkinler, romantik ilişkilerde derin bir çelişki yaşarlar: Hem sevilmek isterler hem de sevilmenin getirdiği duygusal yakınlıktan korkarlar. Bu çelişki, ilişkilerde tekrar eden sorunların ve kopuklukların kaynağı olabilir. Ancak bağlanma stili sabit değildir; farkındalık, terapi süreci ve sağlıklı ilişkiler yoluyla dönüşebilir.
Psikoloji dünyası, bireylerin bu bağlanma stili dinamiklerini keşfetmelerine ve daha sağlıklı ilişkiler kurmalarına rehberlik etme sorumluluğunu taşımaktadır. Kaçıngan bireyler için bu, hem kendileriyle hem de başkalarıyla daha derin ve doyurucu ilişkiler kurmanın kapısını aralayabilir.

Ahmet Üstündağ
Ahmet Üstündağ
Ahmet Ustundağ, İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden mezun olmuştur. Eğitim hayatı boyunca psikolojinin farklı alanlarına ilgi duyan Ahmet Ustundağ, özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) yöntemine yönelerek, bu alanda derinlemesine bilgi ve deneyim kazanmıştır. Kariyerinde önemli bir adım atarak, çocuk esirgeme kurumunda çalışmış ve burada birçok farklı yaş grubu ve psikolojik durumu olan çocuklarla deneyim kazanmıştır. Daha sonrasında ise, Kasımpaşa Spor Kulübü'nde spor psikoloğu olarak görev almıştır. Bu görevde, sporcuların zihinsel dayanıklılıklarını artırmaya, performanslarını iyileştirmeye ve mental sağlıklarını desteklemeye yönelik çalışmalar yapmıştır. Spor psikolojisi alanındaki bu deneyimi, onun bireylerin psikolojik zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olma yeteneğini daha da pekiştirmiştir. Ahmet Ustundağ, teorik bilgi ve pratik deneyimlerini birleştirerek, psikolojinin farklı alanlarında profesyonel bir yaklaşımla hizmet vermektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar