Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Travma ve Psikosomatik Bozukluklar (Deri Hastalıkları)

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki dünya genelinde özellikle acil servis veya dahiliye servisine başvuran hastaların %68’i psikosomatik hastalıklardan dolayı sağlık kuruluşlarına başvurmaktadır (Bal ve Çözüm, 2015). Sağlık kuruluşlarına başvuran hastalar özellikle solunum, dolaşım ve sindirim sistemleri ile ilgili ortaya çıkan yakınmaları nedeniyle dahiliye ve acil servislere başvurmakta ancak yapılan tetkik ve muayene sonucunda, belirtilerini açıklayacak herhangi bir fizyolojik bulgu saptanamayınca sağlık uzmanları psikosomatik bozukluk şüphesi ile bu hastaları psikiyatri birimine yönlendirmektedirlerdir.

Psikosomatik Bozukluklar Nedir?

Psikolojik bozukluklar, bedende yapısal değişiklik veya işlev bozuklukları ile kendini gösteren, oluş, alevlenme ve iyileşme nedenleri arasında psikolojik etkenlerin olduğu somatik bozukluklardır (Tunçer, 1995). Psikosomatik sözcüğü Yunancada “psyche-ruh” ve “soma-beden” sözcükleri birleştirilerek türetilmiştir (Maden, 1991). Psikiyatride “Psikosomatik Hastalıklar” psikolojik kaynaklı olduğu düşülenilen ve organik kaynaklı olmayan fiziksel hastalıklardır (Özenler, 2018). Psikosomatik bozukluklar, önceleri “psikofizyolojik bozukluk” daha sonra “fiziolojik durumu etkileyen psikolojik faktörler” olarak değiştirilmiş ancak psikiyatri klinikleri dışında “Psikosomatik Bozukluk” olarak kullanılmıştır (Tunçer, 1995).

Ondokuzuncu yüzyıl sonlarında ilk kez deri hastalıkları üzerinde çalışma yapan araştırmacılar deri hastalıkları ile nörolojik hastalıklar arasında bağlantı kurmaya çalışmışlardır. Yirminci yüzyıl başlarına gelindiğinde Sigmund Freud tarafından ortaya atılan Psikanalitik düşünce ile “Psikosomatik Dermatoloji”ye ilgi artmıştır (Arık, 2009).

Psikosomatik Dermatoloji ve Travma

Psikosomatik Dermatoloji, psikoloji alanında çalışmalar yapılan bir alt alan olmuştur. Psikoloji içerisinde özellikle Psikanaliz ağırlıklı olarak çalışılan bu alan 1972 yılında kurulan Paris Psikosomatik Enstitüsü ile somatik hastalığı olan hastaların, psikanaliz alanında uzman analistlerden psikoterapi alması ile tedavi alınması gerektiğini savunmaktadırlar. Psikanalistler, semptomun bilinçdışı çatışma ile ilişkili olduğu ve ruhsal yapı içindeki bilinçdışı çatışmalarda savunmaların yetersiz kalışından dolayı oluşan ikamelerden ortaya çıktığını savunmaktadırlar (Smadja, 2021).

Çocukluk çağında yaşanan travmatik deneyimlere karşı çocuğun ruhsal ve bedensel sağlığını korumak için geliştirilen savunma mekanizmaları, bu travmatik deneyimlerin bastırılmasını ve bilinçdışına aktarılmasını sağlar. Çocukluk çağında gelişen bu zihinsel işleyiş biçimi, bireyin yaşam boyu karşılaştığı travmatik deneyimlerden onu korumak için çalışmaya devam eder (Bal ve Şener, 2015).

Travma ve Deri Hastalıkları

Travma, bir kişinin gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde ölüm veya ağır yaralanma, saldırıya (işkence görmek de buna dahil) veya cinsel saldırıya uğrama, trafik kazası, deprem, sel veya yangın gibi olumsuz bir olay yaşaması veya buna tanık olmasıdır (Köroğlu, 2016). Travma yaşayan bireylerin travmanın ve stresin üstesinden gelebilmek için bilinçdışına aktardığı bu olumsuz deneyimler bilinçdışı çatışmaya neden olmaktadır. Bilinçdışı çatışmalar, immünolojik ve nöroendokrin mekanizmalar üzerinde bozulmalara neden olmaktadır. İmmünolojik ve nöroendokrin mekanizmalardaki bozulmalar deri hastalıklarına neden olmaktadır.

Diagnostik and Statistical Manual (DSM-III-R) de Psikosomatiğin tanı kriterleri incelendiğinde:

  • A Kümesi: Dermatitis Artefekta ve Deri ve İlgili Lezyonlar
  • C Kümesi: Atopik Dermatit, Dishidrotik Ekzema, Akne Vulgaris ve Seboreik Dermatit

gibi semptomlar belirtilmiştir (Arık, 2009).

Psikosomatik Bozuklukların Nedenleri

Psikosomatik bozukluklar genetik, fizyolojik, sosyal çevre gibi birçok faktörden kaynaklı olmakla birlikte bu bozukluğun ortaya çıkmasında en büyük faktör travma ve bireyin karşılaştığı önemli yaşam olayları yani psikolojik faktörlerdir (Özen, 2018). Travma kişinin yaşamında büyük değişiklikler meydana getirir ve bu değişiklikler bir kayıptan sonra ortaya çıkan kalıcı değişiklikler oldukları için etkileri de kalıcı olmaktadır. Travmanın etkilerinin ortadan kalkması ancak kaybın kabulü ve kaybın anlamlandırılması ile mümkün olmaktadır (Arık, 2009).

Hastanın bu kayıp ile ilgili duygularını ifade etmesi yani travmanın neden olduğu kaybı anlamlandırıp kaybın yasını tutması travmanın etkilerinin ortadan kalkmasına imkân tanıyabilmektedir. Kaybın yasının tutulmaması ve travmanın unutulması yani bilinçdışına itilmesi psikosomatik semptomlar olarak ortaya çıkmakta ve travmanın kendisi unutulup sadece semptom olduğu için psikoterapi yerine semptomun kaynağı fizyolojide aranır. Bu süreçte de karar veren konumunda tıp uzmanları yer almaktadırlar.

Psikoterapi ile Tedavi

Psikosomatik deri hastalıklarında doktorun karar veren ve aktif konumda, hastanın bağımlı ve pasif konumda olmasıyla kurulan ilişki yetersiz kalmaktadır. Psikosomatiğe yönelmiş dermatoloji de tek taraflı çalıştığı için iyi sonuç vermemektedir (Arık, 2009). Psikosomatik sorunların nedeni ruhsal yapıdaki sorunlardır ve ruhsal yapıdaki sorunların tedavisi psikoterapi ile mümkündür. Psikoterapi, özellikle de psikanalitik ekol ile çalışan alanında uzman psikanalistlerce yapılan psikoterapi, oldukça yararlıdır (Bal ve Şener, 2015).

Bitmemiş yasların ve kayıpların anlamlandırıldığı psikoterapi uygulamalarının Atopik Dermatit, Seboreik Dermatit, Dermatitis Artefekta, Deri ile İlgili Lezyonlar ve Akne Vulgaris gibi nöroendokrin ve immünolojik sorunların tedavisinde faydalı olduğu görülmektedir.

Kaynakça

  • Akdemir, Ş. (2019). Üniversite öğrencilerinde kendine zarar verme davranışı ile benlik saygısı, depresif duygulanım ve psikosomatik belirtilerin ilişkisi. Uluslararası Karamanoğlu Mehmetbey Eğitim Araştırmaları Dergisi, 2(2), 110–119.
  • Arık, A. (2009). Psikosomatik deri hastalıkları. Deneysel ve Klinik Tıp Dergisi, 8(2). https://doi.org/10.5835/jecm.v8i2.1194
  • Bal, P. N., & Şener, Ö. (2015). Psikosomatik hastalıkların iyileştirilmesinde psikodramanın etkisi. Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi, (5), 310–323.
  • Maden, H. A. (1991). Psikosomatik hastalıklar ve kültür. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 35(2), 193–195.
  • Özen, Y. (2018). Travma sonrası ortaya çıkan psikolojik bozukluklar üzerine bir değerlendirme. The Journal of Social Science, 2(4), 136–159. https://doi.org/10.30520/tjsosci.451037
  • Köroğlu, E. (2016). Klinik Psikopatoloji. Ankara: Hyb Yayıncılık.
  • Smadja, C. (2021). Psikanalitik psikosomatik (B. Sağırıcı Topal, çev.). ViraVerita E-Dergi, (14), 307–156.
  • Tunç, Özen (2009). (1995). Psikosomatik açıdan panik bozukluk. Kızı Dergisi, 34(1), 307–143.
Özgür Tekin
Özgür Tekin
İnsan davranışlarını ve iç dünyalarını anlamak, bireylerin hayatlarında olumlu değişimler yaratmalarına yardımcı olmak için yıllardır psikoloji alanında çalışıyor ve yazılarımı bu alandaki deneyimlerimle şekillendiriyorum. Amacım, güvene dayalı, saygılı ve empatik bir ortamda danışanlarıma destek sağlarken, aynı zamanda yazılarım aracılığıyla da geniş bir kitleye psikolojik içgörüler ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik bilgiler sunmaktır. Psikolojiye olan ilgim 2016 yılında Lefke Avrupa Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nü kazanarak başladı. Alanı sevdiğim ve derinlemesine öğrenmeye olan ilgim sayesinde, ilk yılımda üstten dersler alarak akademik yolculuğuma hız kazandırdım. 2017 yılında Lefke Avrupa Üniversitesi 1. Sosyal Bilimler Kongresi’ne dinleyici olarak katıldım ve 2018 yılında Nuh Naci Yazgan Üniversitesi’nin düzenlediği Ulusal Psikoloji Öğrencileri Kongresi ve Zeugma Uluslararası Multidisipliner Çalışmalar Kongresinde araştırmalarımı sundum. Zeugma Kongresi’nde, Doç. Dr. Sultan Okumuşoğlu ile birlikte hazırladığımız “Ortoreksiya ve İlişkili Faktörler” çalışmamızı sözlü olarak sundum. 2019 yılında “Eşkıya Filmindeki Baba-Oğul İlişkisinin Psikanalitik Açıdan Değerlendirmesi” başlıklı tezimle mezun oldum. Bu çalışmamda, babalık kavramının toplumsal, psikolojik ve psikanalitik bağlamdaki önemine ışık tuttum ve Foucault'cu söylem analizi tekniği ile Eşkıya filmi üzerine derinlemesine bir inceleme gerçekleştirdim. Yazarlık yolculuğum, akademik çalışmalarım ve terapi alanındaki deneyimlerimle paralel olarak gelişti. 2020 yılında, Doç. Dr. Cemil Çelik'ten aldığım Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimiyle danışan kabul etmeye başladım ve Psikodinamik Psikoterapi üzerine de klinik çalışmalarımı sürdürdüm. Psikoterapi tekniklerini kullanarak danışanlarıma anksiyete, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu ve stres yönetimi gibi konularda destek sağlıyorum. Aynı zamanda yazarlık yaparak, psikoloji alanındaki birikimlerimi dergilere, makalelere ve köşe yazılarına dönüştürüyorum. Psikolojik içgörüleri ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik bilgileri, yazılarım aracılığıyla daha geniş bir kitleye ulaştırmayı amaçlıyorum. Yazılarımda, terapi sürecindeki deneyimlerimi, psikolojik teorilerle harmanlayarak okuyuculara faydalı ve ilham verici içerikler sunmaya özen gösteriyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar