Salı, Ekim 21, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Duygular ve Karar Verme Süreci: Akıl mı, Kalp mi?

Karar verme, üst düzey bilişsel bir süreçtir ve farklı zihinsel ile psikolojik fonksiyonların birlikte çalışmasıyla ortaya çıkar. İnsan, düşünce sistematiğinde önemli bir yere sahip olan bu yetenek sayesinde çevresiyle etkileşim kurar ve yaşam yönünü belirler (Küçükay, 2018). Hepimiz hayatımızda sürekli karar vermek durumundayız: Hangi mesleği seçeceğimizden akşam yemeğinde ne yiyeceğimize kadar. Genellikle bu kararların yalnızca akıl yoluyla, yani mantıklı düşünerek verildiğini varsayarız. Oysa araştırmalar, duyguların da karar süreçlerinde en az akıl kadar belirleyici olduğunu göstermektedir. Bazen içimizden gelen bir hisle yön değiştirir, bazen de mantığımızın sesini dinleyerek kalbimizin söylediklerini geri plana atarız. Peki gerçekten kararlarımızı kim yönetiyor: akıl mı, kalp mi?

Duyguların Karar Vermedeki Gücü

Duygular, insan düşüncesi üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Birey, duygularıyla birlikte davranışlar sergiler ve bu davranışlar karar verme sürecinde yönlendirici bir harita işlevi görür. Kendine güven, benlik saygısı ve sosyal beceri gibi unsurlar da karar verme stilleriyle yakından ilişkilidir (Deniz & Avşaroğlu, 2014). Günlük hayatta verdiğimiz kararlar çoğu zaman duygularımızla şekillenir. Örneğin, bir mağazada indirim gördüğümüzde ihtiyaç duymadığımız bir ürünü satın almamızın nedeni genellikle “fırsatı kaçırma” korkusudur. Benzer şekilde ilişkilerimizde de duygular belirleyici olabilir; mantıklı gerekçeler bulmasak bile bir kişiye yakınlık hissedebiliriz. Bu durum, duyguların kararlarımızı hızlı ve esnek bir şekilde yönlendirdiğini gösterir.

Duyguların Avantajları ve Dezavantajları

Duygular, karar verme süreçlerimizi etkileyen güçlü psikolojik araçlardır. Karar verme sırasında akıl ve kalp birlikte çalışır; duygular, riskleri değerlendirirken, seçenekleri sıralarken ve geleceğe dair tahminler yaparken önemli bir rol oynar (İnan et al., 2024).

Avantajları

  1. Risk ve Belirsizlikte Yol Gösterme: Duygular, belirsiz durumlarda güvenli ve avantajlı seçimler yapmamıza yardımcı olur. Pozitif duygular riskten kaçınmayı ve daha doğru kararlar almayı kolaylaştırabilir.

  2. Hızlı ve Kolay Karar Alma: Mutlu veya pozitif hisseden kişiler deneyimlerine dayanarak kısa yolları daha sık kullanabilir; bu da karar verme sürecini hızlandırır. Olumlu duygular geleceğe dair tahminleri daha iyimser hale getirebilir.

  3. Hedefe Yönlendirme: Gurur, bireyin olumlu sonuçların sorumluluğunu üstlenmesini teşvik ederken; şaşkınlık gibi duygular sorumluluğu başkasına atma eğilimini artırabilir. Kesinlik ve kontrol hissi, kararları daha güvenli ve hızlı almaya yardımcı olur.

Dezavantajları

  1. Yanlı Risk Algısı: Üzüntü veya korku gibi olumsuz duygular karar verirken yanlış değerlendirmelere neden olabilir. Korku riskten kaçınmayı artırırken, öfke daha riskli kararlar alınmasına yol açabilir.

  2. Duygusal Yanıltmalar: Olumsuz haberler veya olaylar, tehlikeleri olduğundan daha büyük algılamamıza yol açabilir. Bu da kararlarımızı gerçeğe uygun olmayan bir biçimde etkileyebilir.

  3. Belirsizlik ve Riskli Kararlar: Belirsiz durumlarda bazı duygular riskli seçimlere yönlendirebilir; örneğin korku bazı kişilerde risk alma eğilimini artırabilir.

Bilişsel Süreç

Karar verme sürecinde akıl, olaylara mantık çerçevesinde bakmayı, seçenekleri karşılaştırmayı ve en uygun olanı seçmeyi sağlar. Kişi bu süreçte bilgileri analiz eder, sonuçlarını düşünür ve kanıt temelli değerlendirmeler yapar.
Kohlberg’in ahlâk gelişim kuramı, adalet, haklar ve toplumsal düzen gibi değerlerin bireyin kendi aklıyla anlam kazandığında içselleştiğini vurgular. Street ve arkadaşlarının modeli ise karar vermede harcanan zihinsel çabanın önemine dikkat çeker. Yüksek bilişsel çaba, etik sorunların fark edilmesini ve doğru kararlar verilmesini kolaylaştırır.

Akıl ve Kalbin Dengesi

Karar verme sürecinde akıl bize mantıklı olanı, kalp ise hissettiğimiz doğruyu söyler. Sağlıklı kararlar, bu iki gücün dengeli bir biçimde kullanılmasıyla ortaya çıkar.
Örneğin bir öğrenci iki üniversite arasında seçim yaparken aklı iş imkânlarının daha geniş olduğu bölümü önerirken, kalbi çocukluk hayali olan ama daha riskli bölümü seçmek isteyebilir. Yalnızca aklı dinlemek güvenlik sağlar ama mutsuzluk doğurabilir; yalnızca kalbi dinlemek hayali gerçekleştirir ama zorluklar getirir. Dengeli bir seçim, hem iş imkânlarını hem de ilgi alanlarını gözeterek akıl ve kalbi buluşturur.
Benzer şekilde ilişkilerde de yalnızca kalbin sesini dinlemek riskli olabilir. Ancak akıl ve kalp bir araya geldiğinde, hem güven veren hem de sevgi barındıran ilişkiler kurulabilir.

Sonuç

Karar verme, yalnızca bilişsel analizlere dayalı bir süreç değildir; duygular da bu süreçte güçlü bir rehberlik sağlar. Akıl tek başına mantıklı ama duygusuz bir yol çizerken, kalp duygulu ama riskli tercihlere yönlendirebilir. Bu nedenle yaşamın en önemli kararlarında akıl ve kalbin dengeli bir şekilde kullanılması, uzun vadede hem iç huzuru hem de başarıyı beraberinde getirir.

Kaynakça

  • Küçükay, A. (2018). Karar vermenin psikolojisi. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, 9(35), 607–640.

  • Şandor, S. (2021). Bilinenin aksine: Duygularla karar vermek. e-Kitap Projesi.

  • Deniz, M., & Avşaroğlu, S. (2014). Üniversite öğrencilerinin duygusal zekâ yeteneklerinin karar vermede özsaygı ve karar verme stillerini açıklama düzeyinin incelenmesi. Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 16(1).

  • Aytemiz Seymen, O., & Bolat, T. (2007). Kohlberg’in bilişsel ahlâkî gelişim modelinden yararlanan etiksel karar verme modellerinin karşılaştırmalı analizi. Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi, 13, 24–61.

  • İnan, E. ve diğerleri (2024). Psikoloji penceresinden duygular: Kuramdan uygulamaya. Nobel Akademik Yayıncılık.

Ukte Sena TEKGÜL
Ukte Sena TEKGÜL
Ukte Sena Tekgül, Başkent Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunudur ve bireylerin içsel güçlerini keşfetmelerine rehberlik etmeye odaklanmış bir psikolojik danışmandır. Farklı yaş gruplarıyla süpervizyonlu danışma deneyimleri edinmiş olan Tekgül, bireylerin özşefkat geliştirmeleri, psikolojik dayanıklılıklarını artırmaları ve potansiyellerini gerçekleştirmeleri için çalışmalar yürütmektedir. Travma sonrası iyileşme, duygusal ihmal, motivasyon ve kendini gerçekleştirme konularında akademik ve uygulamalı projeler gerçekleştiren Tekgül, psikolojiyi anlaşılır ve dönüştürücü bir yolculuk olarak sunmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar