Perşembe, Ekim 9, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Uyku: Zihnin Gündüzden Kaçışı mı, Yoksa Gerçekliğe Dönüş Bileti mi?

Gece yarısını geçmiş… Elinizde telefon, “Instagram’a da bakıp uyuyayım” diyerek sosyal medyada gezinmeye devam ediyorsunuz. Gözleriniz acıyor ama beyniniz hâlâ aktif. Sabah erken kalkmanız gerektiğini biliyorsunuz ancak uyku size direniyor. Tanıdık geldi mi? Modern çağın en büyük paradokslarından biri de uykunun hayati önem taşıdığını bilmemize rağmen sürekli ertelememiz. Belki hayatı kaçırdığınızı düşünerek uykuyu erteliyorsunuz, belki de tamamen alışkanlık. Oysa uyku sadece fiziksel bir dinlenme hali değildir. Aynı zamanda beynimiz için kritik bir meseledir; adeta bir “resetleme” tuşudur. Özellikle belirsizliğin ve kronik stresin kol gezdiği günümüzde, uyku kalitemiz hem kişisel hem de ruh sağlığımızın bir aynası haline geldi.

Neden Yatak Odası Bir Savaş Alanına Dönüştü?

Yapılan nörobilim ve psikoloji araştırmaları, uykunun beyin için bir “temizlik” zamanı olduğunu söylüyor. Gün boyu öğrendiğimiz bilgiler uyku sırasında düzenleniyor, kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarılıyor. Dolayısıyla öğrendiklerimizi gerçekten depolamak için uyku şart. Aynı zamanda beynimizde biriken toksinler uyku sırasında temizleniyor.

Duygusal açıdan baktığımızda da uyku kritik bir konudur. Yeterli uykuyu alamayan bireyler daha sinirli, tahammül seviyesi daha düşük, daha kaygılı ve karamsar olabiliyor. Yani uyku yoksunluğu bir nevi beynin duygusal kontrolünü sekteye uğratır. Bu sebeple uyku, ruh sağlığının en etkili ve en kolay ulaşılabilen şifa kaynağıdır.

Türkiye’de anksiyete ve depresyon en sık karşılaşılan ruh sağlığı sorunlarının başında gelmektedir. Bu iki durumun belirgin semptomu da uyku düzenindeki bozulmalardır. Uykusuzluk çektiğimizde (İnsomni), genellikle farkında olmadan günün kaygılarını, çözülmemiş eski problemleri, ekonomik sıkıntıları ve sosyal gerilimleri yatağa taşımış oluruz. Bu durumda da yatak dinlenme yeri olmaktan çıkar ve zihinsel bir keşif, kederli düşüncelerin tekrarladığı bir savaş alanına dönüşür.

Uzmanlar bu duruma “kaygı uykusu” diyor. Beynimiz bir türlü kapanmayan e-posta kutusu gibi çalışır; her yeni düşünce uykuya geçiş kapısını biraz daha kapatır. Bu kısır döngü sadece yorgunluğa değil, aynı zamanda yeni başlayacağımız gün için dikkat dağınıklığına, duygusal tepkiselliğe ve karar verme yetisinin olumsuz şekilde etkilenmesine neden olur. Kısacası iyi uyumadığımızda, hayatla baş etme becerimiz de sarsılmış olur.

Aşırı Uykunun Altındaki Sessiz Çığlık

Peki ya günün büyük bir kısmını uykuda geçirme ihtiyacı? Yani Hipersomni. Sürekli bir yorgunluk hali, ne kadar uyusak da bir türlü geçmeyen ağırlık hissi… Bu durum genellikle depresyonun sessiz bir maskesidir.

Aşırı uyku isteği, beynin uyanıkken hissedilen yoğun stresten, umutsuzluk ya da motivasyonsuzluktan bilinçdışı bir kaçış mekanizması olabilir. Dış dünya çok zorlu, talepkâr ve yıpratıcı hale geldiğinde zihin, güvenli liman olarak uykuya sığınır. Fakat bu “kaçış” sorunları çözmediği gibi, sorunlarla yüzleşme gücümüzü de azaltır. Bu durumda uykunun bir kaçış aracı değil, hayatla başa çıkmak için enerji toplama aracı olduğunu unutmamalıyız.

Dijital Işık ve Sirkadiyen Ritmin İhlali

Uyku sorunlarının artışında, modern hayatın karşımıza çıkardığı diğer büyük ihlal de dijitalleşmedir. Telefonlarımızın mavi ışığı, vücudumuzun doğal uyku hormonu olan melatonin salgısını baskılıyor. Sürekli bildirimler, sosyal medyanın yarattığı mükemmeliyetçilik baskısı ve bir türlü bitmeyen haber akışı, sirkadiyen ritmimizi altüst ediyor.

Uyumamız gereken saatte beynimize gönderdiğimiz “uyanık kalmalısın” mesajı, sadece o geceyi değil, genel ruh sağlığımızı da negatif olarak etkiliyor. Çünkü duygu regülasyonunun ilk koşulu da kaliteli uykudur.

Zihni Terbiye Ederek Uykuyu Düzenlemek

Kaliteli bir uyku için “erken yatın, erken kalkın” demenin yetmediğini hepimiz biliyoruz. Asıl mesele, zihni terbiye etmek ve yatak odasını yeniden huzur limanına çevirmektir.

1. Uyaran Kontrolü

Yatağı sadece uyku ile ilişkilendirin. Eğer 20 dakika içinde uykuya dalamıyorsanız, yataktan çıkın. Zihninizin yatağı uyanık kalma ve kaygılanma yeri olarak kodlamasına izin vermeyin.

2. Kaygı Defteri Tekniği

Yatmadan 1-2 saat önce bir defter çıkarın. Zihninizi meşgul eden tüm “yapılacaklar” listesini ve “endişeleri” yazarak orada bırakın. Bu, zihninize bir sonraki güne kadar bekleme komutu verme pratiğidir.

3. Gevşeme Rutinleri

Telefonu uyuduğunuz odadan çıkarın. Yatmadan önce basit diyafram nefes egzersizleri veya farkındalık (mindfulness) pratikleri ile beyninizi yavaşlatın.

Unutmayalım ki, iyi bir ruh sağlığı, iyi bir uyku üzerine inşa edilir. Uyku lüks değil, bir haktır ve psikolojik dayanıklılık’ımızın temel bir direğidir. Gündelik hayatın zorluklarıyla mücadele etme gücümüzü yeniden kazanmak istiyorsak, önce yastığımızla barışmalıyız.

Zehra Betül Yüksel
Zehra Betül Yüksel
Ben Z. Betül Yüksel. Ufuk Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden 2022 yılında mezun oldum. Mezuniyetimden sonra psikoloji alanındaki merakımı daha da derinleştirmek için birçok eğitim aldım, workshoplara katıldım ve hâlâ kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Psikolojinin hemen hemen her alanına ilgi duysam da özellikle varoluşçuluk, nöropsikoloji, bilinç, adli psikoloji ve davranışçılık konuları beni en çok cezbeden alanlar arasında. Yazı yazmak benim için her zaman bir tutku oldu. Okuma yazmayı öğrendiğim yıllardan itibaren günlük tutarak başladığım yazma serüvenim, ilerleyen yıllarda çeşitli dergilerde yazılarımın yayımlanmasıyla devam etti. Lisans eğitimim boyunca birçok makale incelemesi yaptım, şimdilerde ise okuduğum kitapların incelemelerini yazmak ve deneme türünde yazılar kaleme almak beni en çok besleyen şeylerden biri. Mesleki olarak insanlara bilgi aktarmayı seviyorum, bu yüzden psikoloji ile ilgili içerikler paylaştığım bir Instagram hesabım var. Aynı zamanda Ankara Kent Konseyi Eğitim ve Çalışma Grubu’nda gönüllü olarak yazmanlık yapıyorum. İleriye dönük hedeflerim arasında akademik yazılar yazmak ve bir kitap çıkarmak var. Açık fikirli, meraklı ve detaylara önem veren biriyim. Mükemmeliyetçi yanım bazen bana fazla titiz davranmama neden olsa da, insanlara faydalı olabilmek benim için her zaman öncelikli oldu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar