Zaman mı sizi kovalar yoksa siz mi zamanı? Bazen zamanın peşinden koşuyor ve onu yakalamaya çalışıyor gibi hissediyor olabilirsiniz. Sanki günlük hayat koşuşturmalarının peşinde onlara yetişmeye çalışmak veya bir çocuğun uçurtmanın ipini yakalamaya çalışmasındaki heyecanı ve biraz da sabırsızlığı gibi. Hayatta sürekli bir şeylere yetişmeye çalışmaktan ve bir yerlere geç kalmamaya çalışmak artık hepimiz için bir hayat egzersizi. Bu egzersizlerin yanına bir de toplum tarafından daha biz doğmadan önce belirlenen normlara uymamız, hangi yaş aralığında ne yapmamız gerektiğinin bize aktarılıp bunlara uymamızın beklenmesi ve bizim de hayatın içerisine sıkıştırdığımız planlarımızın olması gibi sayısız gerçekleştirmemiz beklenen ve gerçekleştirmek istediğimiz olay var. Olayların başlangıç noktasında ise biz varız. Bazen bir aşka, bazen bir işe, bazen ise yaşamak istediğimiz hayata geç kaldığımızı düşünüp kaygılanırız. Bu kaygı aslında ne geçmişte yaşanılanlardan memnun olmaktan ne de gelecekte yaşayacakları durumlardan emin oldukları içindir. Bunlara bir de kıyaslama faktörü ekleniyor tabii.
Hepimizin tek bir ortak noktası vardır oysa. Hiçbirimiz şimdiki zaman penceresinden bakmıyoruz hayata. Ya geçmişin peşindeyiz hâlâ bir alacaklı gibi onunla bizden aldıklarıyla bir derdimiz var hâlâ ya da geleceğin peşindeyiz hep daha iyisine sahip olmak için koşturup duruyoruz arkasından. Peki, bu süreçte kendimize ne kadar yetişebiliyoruz, ne kadar kendimize zaman ayırabiliyoruz? Zaman yönetimi ile ilgili birçok araştırma ve çalışma yapılmıştır. Bunlardan birisi ise “Pareto İlkesi”dir. Bu ilkeye göre yapılan işlerin çoğu yani yüzde sekseni zamanın yüzde yirmilik diliminde ortaya çıkar. Bir iş üzerinde çalışıyorsanız ve kısıtlı zamanınız varsa aslında bu işin çoğunluğunu tamamlamak için zamanınızın beşte birlik bir kısmı sizin için yeterli olacaktır. Peki, bu ilkenin dışında başka neler yapabiliriz birlikte bakalım:
Uçurtmanın İpini Yakalayabilmek İçin Yapılabilecekler
-
Günün sizin için en verimli olduğu zamanın farkına varıp işlerinizin büyük bir kısmını yapmaya başlayabilirsiniz. Bu birçok kişi için günün ilk saatleri olurken bazı bireyler için ise ilerleyen saatler olabilir. Bazen yapmayı istemediğimiz ya da yaparken sıkıldığımız işler olabilir. Bu işlere öncelik vermek planlama için iyi olabilir. Çünkü bu işleri ne kadar ertelersek tamamlama olasılığımız o kadar düşük olacaktır.
-
Belirlenen amaca yönelik bir planlama yapılması gerekmektedir. Öncelikler belirlenmeli, ertelenebilecek olan durumlar belirlenmeli ve bu durumların bir sıraya koyulması gerekmektedir. Bu sıranın düzenli takibiyle birlikte süreç daha kolay işleyebilmektedir.
-
Bireylerin günlük hayatlarına uygun bir zaman çizelgelerinin olması da onlara verimli çalışma sırasında kolaylık sağlayacak etmenler arasındadır. Birey günlük hayatında hangi duruma veya olaya ne kadar zaman ayıracağını belirleyerek işe başlayabilir. Bu çizelgenin takibi için zaman cetveli, zaman envanteri gibi araçları kullanabilir. Bu çizelgede asıl amaç, doldurulan takip listesinde zaman kaybına yol açan durumlar var mı, varsa nelerdir ve nasıl çözümler üretilmiş bunları bulmaktır. Temel hedefi ise olumlu davranışları normal ve sıradan davranışlar haline getirmektir.
-
Zamanı kaçırdığımızı düşündüren durumlardan birisi ise erteleme davranışında sıkça bulunuyor oluşumuzdur. Bu durumda bir işe başladığımızda ilk olarak o işi parçalara bölüp her bir parça için son tarih belirlenmelidir. Bir başka yöntem olarak ise pekiştirme kullanılabilir. Bitirilen işlerden sonra ödüllendirme kullanılabilir.
-
Bir başka yasa olan “Parkinson Yasası” der ki: Bir iş kendisi için ayrılan zamanın tamamını alabilir. Bunu şöyle açıklayabiliriz. Eğer günde bir iş ile uğraşıyorsanız bu işin tamamlanması bir tam günü alabilir. Eğer iki işle uğraşıyorsanız bir tam gün içerisinde bu iki iş de tamamlanabilir. Bu yasaya göre birden fazla görevle uğraşırken odaklanmanız artacağı için zamanınızı daha verimli kullanıyor olacaksınız.
Sonuç ve Öneriler
Bütün bir okuma boyunca zamanın bizim için öneminden ve onu daha verimli kullanabilmek için neler yapabileceğimizden konuştuk. Bazen bu vakitle ne yapacağımızı bilemiyor olabiliriz ama yukarıdaki aşamaları uygulamak bir yerden başlamamız için güzel bir adım olabilir. Rüzgarla birlikte elimizden kaçan uçurtmayı yakalamak genelde zordur ama elimizden kaçmamasını ipini sıkı sıkı tutarak sağlayabiliriz. İhtiyacımız olan ne kadar savrulmaya müsait de olsa planlama yapabilmek, erteleme durumlarından olabildiğince kaçınmak ve belirlediğimiz etmenlere uyabileceğimiz kararlılık. Yıllarca dillerde dolaşan o sözü makalemi bitirirken tekrardan sizlerle paylaşmak isterim: “Vakit nakittir.”
Kaynakça
Korkın Varanok, Ö. (2025). Yaşamı kaçırma kaygısı: Genç yetişkinler üzerine bir inceleme (Yüksek lisans tezi). Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Aksaray.
Vatan, F., & Altuğ Özsoy, S. (2002). Zaman yönetimi. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 18(1-3), 89-104.
Taner, B. (2005). Zaman yönetimi. Mersin Üniversitesi, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu.