Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

FOMO: Her Yerde Olmak Ama Hiçbir Yerde Olamamak

Daha önce her yerde olup hiçbir yerde olamadığınızı hissettiniz mi?
Elinizde telefonla sosyal medyadaki kişilerin paylaşımlarını takip ederken “Bunu ben yaşamalıydım” dediniz mi?
Herkesin hayatını nasıl şekillendirerek yaşadığına bakarken, kendi hayatınızı bir türlü şekillendiremediğinizi düşünüyor musunuz?

Eğer bu sorular zihninizi düşündürüyorsa, o zaman FOMO kavramıyla tanışma zamanınız gelmiş demektir.
FOMO, aslında hayatımızda bir kez bile olsa mutlaka yaşadığımız bir durumdur. FOMO, “Fear of Missing Out”un kısaltmasıdır ve “Bir şeyi kaçırma korkusu” anlamına gelir. Türkçede genellikle “kaçırma korkusu” ya da “fırsatı kaçırma endişesi” olarak kullanılır. Bu kavram, özellikle akıllı telefonlar ve sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla 2000’li yılların başında ortaya çıktı ve adeta bir bomba etkisi yarattı. Kişi başkalarının hayatını her an görüp erişebildiği için kendiyle kıyaslama ve “kaçırma” hissini yaşamaya başladı.

Birey, kendi hayatı ile diğer insanların hayatı arasında sürekli yaptığı bu kıyaslamalar yüzünden; aile ilişkileri, ikili ilişkiler, arkadaşlık ve iş yeri ilişkilerinde olumsuz etkiler yaşamaktadır. Yapılan psikoloji araştırmaları da bunu kanıtlamaktadır. Öyle ki birey, bazen bu durumu bir takıntı hâline getirerek, sosyal medya üzerinden çevresindeki kişilerin ya da ünlülerin her anını ezberlercesine takip etmeyi alışkanlık haline getirebiliyor. Kişi herkesin her an ne yaptığını, nerede olduğunu, ne yediğini, nereye gittiğini, nerede kaldığını, kiminle olduğunu bilmek istiyor; bunu yaparken de o kişinin hayatını kendi hayatıyla kıyaslayarak kendi yaşam akışını şekillendirmeye çalışıyor. Bunu Instagram’da bir kişinin koluna taktığı çantadan yaşadığı eve veya tatilde kaldığı otele kadar geniş bir yelpazede ele alabiliriz.

Yetersizlik Duygusu

FOMO, zamanla getirdiği kıyaslama, rekabet ve başkalarının yaşadığı hayata yetişme çabasından ötürü yetersizlik duygusunu beraberinde getirir. Bireyde, kendi yaşadığı hayata dair istediği şeylerin olmadığı, evdeki eşyalarının, yakınındaki insanların, sahip olduğu sosyal hayatın yetersiz olduğu düşünceleri oluşmaya başlar. Bununla birlikte kişi, yetişemeyeceği ve sadece sosyal tatmin sağlayan bir noktaya doğru koşmaya çalışır.

Bu yol hem uzun hem de meşakkatli olduğu kadar, bireyde içi boş ama dışarıdan dolu görünen anılar yaratmaya başlar. Örneğin; ikili ilişkilerde kişi, dış görünüşü dikkat çeken, bulunduğu ortamda statüsü olan bir mesleğe sahip, sosyal medyada popülaritesi yüksek birini seçerek; mutlu olunmayan ancak sosyal ortamda tatmin sağlayan bir ilişki yaşayabilir. Bu ilişkide birey, yalnızlık ve yetersizlik duygusunun üzerini sosyal tatmin ile örter.

Ekonomik Çöküş

FOMO, eğer takıntı hâline gelirse, bütçe yönetiminde ciddi etkilere yol açabilir. Kişi, sosyal medyada gördüğü hayatı yaşayabilmek için bütçesinin üzerinde tatil planları yapabilir, lüks eşyalara sahip olmaya çalışabilir. Normalde gitmeyeceği yerlere, yalnızca sosyal medya fotoğraflarında “daha iyi görünmek” için gidebilir.

Günün sonunda bütçesinin gerisinde kalsa bile, sahip olduğu eşyaların markaları ve sosyal medyada yarattığı ambiyans ile kendisini tatmin ederek iyi hisseder.

Sahipsiz Duygular

Birey, FOMO etkisi ile günlük hayatında hemfikir olmadığı duyguları sosyal medyada yaşıyormuş gibi yaparak sahipsiz duygular edinebilir. Bu duygular genellikle popülariteye ayak uydurmak ve duygudaş görünmek için oluşturulur. Aslında kişi, “herkesleşerek” veya “sıradanlaşarak” bu duyguları takip eder.

FOMO’da

  • Kişi her yerde olur ama aslında hiçbir yerdedir.

  • Herkese yetişmeye çalışırken sadece sıradanlaşmış ve anlamı olmayan hayatlar yaşanır.

  • Bu durum fark edildiğinde geçmiş yaşantılar, içi boşluklarla dolu bir anı olarak hissedilir.

Reçete

Öncelikle kendinize şu soruları sorun:

  1. Hak ettiğiniz hayatı başkalarının yaşadığını sık sık düşünüyor musunuz?

  2. Bütçenizin üzerindeki sosyal mekânlara ne sıklıkla gidiyorsunuz?

  3. Yakın çevrenizle sohbet ederken sahip olduklarınız hakkında mı yoksa sahip olmak istedikleriniz hakkında mı daha çok konuşuyorsunuz?

  4. Sosyal medyadaki insanların paylaşımlarını ne kadar sıklıkla takip ediyorsunuz?

  5. Sizin için kaliteli yaşam ne demek?

  6. Yaşadığınız hayatı daha kaliteli hale getirmek için neler yapıyorsunuz?

  7. Bir şeye sahip olduğunuzda öncelikle onu başkalarıyla paylaşmak mı yoksa o anı yaşamak mı sizi daha mutlu ediyor?

  8. Bir şeye sahip olduğunuzda (eşya, ev, araba, yeni bir arkadaş, sosyal ortam, ilişki vb.) ne kadar süre sonra sosyal medyada paylaşıyorsunuz?

Bu soruları en az iki kez düşünerek cevapladığınızda, önceliklerinizi yeniden gözden geçirebilirsiniz.

  • Sosyal medya detoksu yaparak kendinizle baş başa kalabilirsiniz; çünkü FOMO, bireyin kendiyle yalnız kalmamak için geliştirdiği bir davranış olabilir.

  • Kimseye söylemediğiniz ama yapmaktan hoşlandığınız şeylere daha fazla zaman ayırabilirsiniz.

  • İsteklerinize göre bütçenizi yönetmek yerine, bütçenizi daha kaliteli hâle getirmek için neler yapabileceğinizi düşünebilirsiniz. Ek işler edinmek veya daha prestijli bir iş için farklı yollar araştırmak buna örnek olabilir.

  • İçinizdeki değersizlik ve yetersizlik duygusu da bu duruma neden olabilir. Bu yüzden geçmişte veya şu an yaşadığınız sorunlara odaklanabilir, gerekiyorsa profesyonel destek alabilirsiniz.

“O halde kendini geliştirmeyi düşünmeye başlaman gerek, yoksa birlikte sefil bir yaşamımız olur. Öyleyse kendini toparla ve değer ver kendine! Bunu yapmak istemiyor musun?”
Carl Gustav Jung / Kırmızı Kitap

“Olmadığınız bir şeyi olmayı hedeflerseniz, başarısızlığa mahkumsunuz. Kendiniz olmayı hedefleyin. Kendiniz gibi bakmayı, davranmayı ve düşünmeyi hedefleyin. Kendinize en sadık versiyonunuz olmayı hedefleyin. Kendiniz olma hâline kucak açın. Kendinizi onaylayın. Sevin. Bunun için çok çalışın. İnsanlar sizi küçümsediğinde ve sizinle alay ettiğinde onlara kulak asmayın. Dedikodu çoğu zaman üstü örtük bir kıskançlıktır. Oyalanmayın. Direnme gücünüzü koruyun. Yüzmeye devam edin.”
Matt Haig / Gece Yarısı Kütüphanesi

“İçimde kendi hayatımı yaşamadığım kanaati var. Daha samimi olayım ister misiniz? Bu yaşadığım hayat, o kadar benim değil ki herhangi bir saatimde birisi gelip de bana ‘Haydi kalk, sıran geldi, kendi kendin ol!’ diye bağırsa, sanki böyle bir şey mümkünmüş gibi inanıp koşacağım. Bu his bende o kadar kuvvetli…”
Ahmet Hamdi Tanpınar / Hikâyeler

Aslı Solak
Aslı Solak
Demet Aslı Solak, psikoloji alanında özellikle çocuk psikolojisi, yetişkin psikolojisi, ebeveyn danışmanlığı ve iletişim becerileri konusunda deneyime sahiptir. Lisans eğitimini Psikolojik Danışmanlık üzerine tamamladıktan sonra, o günden bu yana çocuklar ve yetişkinlerle çalışmalar yapmaktadır. Aynı zamanda drama eğitimi almış olan Solak, psikodrama yöntemini kullanarak bireylerle terapi sürecini desteklemektedir. Önceki dönemde edebiyat alanında dergilerde yazılar yazan Solak, şu anda psikoloji alanında da yazılar yazmaya devam etmektedir. Hedefi, psikoloji temelli doğru bilgileri, yaş fark etmeksizin herkese ulaşılabilir kılmak ve doğru yönlendirmelerle insanların hayatlarında farkındalık yaratmaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar