Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Davranışlarımız Genlerimizden Geliyor Olabilir mi?

Hepimizin aile fertlerine benzetildiğimiz özelliklerimiz vardır. Bu yorumları fiziksel görünüşümüzden dolayı veya sergilediğimiz davranışların sonucunda duyabiliriz. Fiziksel görünüşümüzün genetik mirasımızda olduğunu biliyor olsak da davranışlarımız için sadece genlerin etkili olduğunu söylemek doğru değil. Genlerimizin yanında davranışlarımızı oluşturan çok önemli bir etken var, çevremiz. Psikolojide bu durum gen-çevre ilişkisi olarak biliniyor. Bu konu üzerine birçok çalışma yapılmış, gen-çevre etkisinin doğruluğu kanıtlanmıştır. Farklı açılardan açıklayabileceğimiz bir etki.

Genetik Yatkınlıklar

Bu konuda önemli çalışmaları olan Francis Galton, evrim teorisini ortaya koyan Darwin’in kuzeniydi. Kendisi bu akrabalıktan etkilenmiş olmalı ki, süper genler kavramını ortaya koymuş. Ona göre, bir yerlere gelmiş başarılı insanların ailelerinde bir şekilde buna benzer bir başarı elde edinilebilir. Galton, deneylerini erkek bireyler üzerinde yaptığı için sonuçların tamamen doğru olmayabileceğini söyleyebiliriz.

Galton’ın yaşadığı dönemde ailede başarılı olmuş birinin akrabalarının da benzer özellikler göstermesi olağan karşılanabilir. Yaşadığı dönemdeki koşullar göz önünde bulundurulunca, imkânların kısıtlılığı veya aile desteği olmayışından ötürü birçok değerin yitirilmiş olma ihtimali yüksek. Galton aynı zamanda ikiz çalışmaları da yürütmüş ve ikizlerde genlerin hangi oranda etkili olduğuna dair veriler sunmuştur.

Eğer genetik olarak etkiye bakacak olursak:

  • Tek yumurta ikizi ≠ Çift yumurta ikizi

  • Birlikte büyüyen tek yumurta ikizleri = Ayrı büyüyen tek yumurta ikizleri

  • Evlat edinilmiş çocuk = Biyolojik ebeveyn

Çevre etkisine bakacak olursak:

  • Tek yumurta ikizi = Çift yumurta ikizi

  • Evlat edinilmiş çocuk = Evlat edinen aile

Birbirlerini yıllar sonra bulan tek yumurta ikizlerinin hissettikleri ve fark ettiklerini anlattıkları videodan Galton’ın çalışmalarının doğruluğu hakkında yorum yapmak mümkün. İkizler bebekken farklı aileler tarafından evlat edinilmişler. Sosyal medya aracılığıyla şans eseri birbirlerini bulmuşlar ve tanışma kararı almışlar. Birbirlerini tanımaya başladıklarında hayat seyirlerinin aynı şekilde aynı seçimlerle ilerlediğini fark etmişler. Tarzlarının, sevdikleri müziklerin ve yemeklerin aynı olduğunu görmüşler. Çift yumurta ikizleri için durum böyle değil. Onlarda birebir aynı genler bulunmadığı için çevrelerindeki farklılıklar onların farklı kişilik ve fiziksel özelliklere sahip olmalarında etkili.

Tek yumurta ikizlerinden sonra benzer bir durum ikiz olmayan iki kardeş için de gözlemlenmiş. Burada varılan sonuç, çevresel faktörlerin onları tamamen farklı karakterler olmalarını sağladığı üzerine. Genleri zaten birebir aynı olmayan kardeşlerin aileleri de farklı olduğu için yaşamlarının seyri farklı ilerlemiş.

Zekâmız Genlerimizde midir?

Bu soruya net bir şekilde cevap vermek için aynı ailede büyümüş iki çocuğu hiçbir imkân farkı olmadan incelememiz gerekir. Burada büyüme ortamı, olabilecek genetik rahatsızlıklar ve çevrenin önemi büyük. Aynı zamanda, ailede yaşanan maddi manevi sıkıntıları ikisinin de aynı dönemde aynı oranda yaşamış olması gerekir. Ebeveynlerin iki çocuğa da eşit düzeyde önem vermesi, hatta bebekliklerinde sordukları sorulara birebir aynı önemle cevaplaması sonucu daha net görmemizi sağlayacaktır.

Her çocuğun algılama hızının farklı olabileceğini gözlemleyebiliriz. Bazı çocuklar daha hızlı algılayabilirken bazıları için birkaç defa tekrar etmek daha iyi olabilir. Peki bu farklılık, yavaş algılayanın daha başarısız olacağını mı gösterir? Bu durum, alınan iyi bir eğitim ve sıkı bir çalışma düzeniyle rahatlıkla aşılabilir.

İnsan genetiğini bir kitaba benzetebiliriz. Buna göre, kromozomlarımız DNA’larımızı, DNA’larımız ise genomları oluşturur. Davranış genlerimiz yaşadıklarımız çerçevesinde aktifleşir. Sonucunda, çevresel faktörlerle aktifleştirilebilecek herhangi bir gen kişiyi bambaşka birine dönüştürebilir. Bu noktada, yaptığımız seçimler oldukça önemlidir. Arkadaşlarımız, ailemizle kurduğumuz iletişim, örnek aldığımız kişiler… Bunlar kişiliğimizi oluşmasında önemlidir.

Bandura’nın Sosyal Bilişsel Teorisi

Gen-çevre ilişkisindeki çevre kavramını en güzel şekilde Bandura’nın teorisiyle açıklayabiliriz bence. Bu teoriye göre, insan büyürken bilişsel süreci dört ana maddeye ayrılmıştır. Bu maddeler: dil yeteneği, gözlemleyerek öğrenme, amacı olan davranışlar ve kendini analiz etmedir.

Maddeleri detaylandıracak olursak, kendimizi ifade ederken en çok konuşma becerimizi kullanırız. Bebekliğimizde başlayan bu beceri, yıllar geçtikçe geliştirdiğimiz önemli bir maddedir. İnsan hayatı, soru sormak ve sorgulamakla geçer. Büyümek ya da yaşlanmak bu durumu durdurmaz; aksine daha derin sorgulamalara girdiğimiz süreçlerdir. Sorgulama sürecimiz, ilk olarak konuşmayı öğrendikten kısa bir süre sonra başlar. Sorduklarımıza karşı ebeveynlerimizden aldığımız cevaplar oldukça önemlidir. Kestirip atılmadan anlaşılabilecek cevaplar alan çocukların kelime dağarcığı daha geniş olur. Kısa ve yetersiz cevaplar alanlara ise sorulabilecek yeni soruların kapıları açılmaz. Böylelikle, daha yüzeysel düşünmeye itilirler. Elbette kişi bu durumu kitap okuyarak zaman içerisinde değiştirebilir. İstisnalar gözlemlense de gelişim aşamamızda sorduklarımıza aldığımız yanıtların yaşamımızdaki önemini değiştirmez.

Dünyayı anlamaya çalışırken gözlemler ve bazı şeyleri taklit ederiz. Taklit ettiğimiz ilk kişiler anne babamızdır. Gelişim gösterdikçe bu kişiler değişebilir ve karakterimizin oluşmasında önemli rol oynar. Büyüdükçe kendimize hedefler belirler ve ulaşmak için bir amaca hitap eden davranışlar sergileriz. Bu süreçte kendi seçimlerimizi sorgular ve bir sonraki adım için planlamalar yaparız. Bu teori bize gen-çevre ilişkisinin insan gelişimindeki önemini en iyi şekilde açıklayanlardan biridir.

Yaşamımızda yaptığımız, yapmak istediğimiz birçok şey ve olduğumuz, olmak istediğimiz kişiler vardır. Bunlar bizi yönlendirir ve biz fark etmeden yolumuzu çizmemize ve seçimler yapmamıza sebep olur. Tüm bu çıkarımlar sonucunda, genlerimizin birer nota olduğunu ve onları nasıl bir melodiye dönüştürebileceğimizin bizim elimizde olduğunu söyleyebiliriz.

Kaynakça

Gallego Romero, I. (2017, April 12). The battle between nature and nurture | Irene Gallego Romero | TEDxNTU [Video]. YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=uXIW_m0lo0U
Sprouts. (2022, April 20). Social learning theory: Bandura’s Bobo beatdown experiments [Video]. YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=XHIhkM1cAv4
Serious Science. (2017, January 26). Behavioral genetics | Robert Plomin [Video]. YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=MGsgA5mldZw
Serious Science. (2017, August 28). Genetics and intelligence | Robert Plomin [Video]. YouTube. https://youtu.be/lev8dGnxvdw
Bohannon, J. (2016, May 30). Behavioral genetics: The science of genes and behavior. Physics. https://physics.aps.org/articles/v9/41

Yaren Dündar
Yaren Dündar
Yaren Dündar, psikoloji öğrencisi olarak insan zihnini ve davranışlarını anlama konusunda derin bir ilgiye sahiptir. Psikoloji alanında kendini sürekli geliştirir. Çeşitli topluluklarda aktif olarak yer almakta ve gönüllülük yaptığı kurumlarda deneyim kazanmaktadır. Özellikle çocuk ve ergen psikolojisine olan ilgisi, bu alandaki bilgi birikimini artırma ve bireylerin duygusal ve psikolojik gelişimlerine katkı sağlama hedefiyle şekillenmiştir. Gönüllü çalışmaları sayesinde farklı yaş gruplarından insanlarla iletişim kurma ve onlara destek olma fırsatları bulmaktadır. Aynı zamanda psikolojik destek sağlama ve psikolojik yardım alanındaki becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar