Bu sabah uyanabildin mi? Gözlerini açabildin mi? Belki içinde bir ağırlık vardı, belki hiçbir şey yapasın yoktu. Ama yine de açtın gözlerini. İşte hayat böyle başlıyor. Büyük bir coşkuyla değil her zaman, bazen sadece nefes alarak, sessizce, ağırdan ama devam ederek.
Şükür etmek deyince çoğu kişinin aklına sadece iyi günler geliyor. Oysa şükür sadece “güzel” olana değildir. Şükür, zorlukla da dost olmayı öğrenmektir. Şükür, yaralıyken bile içinden “yine de varım” diyebilmektir.
Acı Varken de Şükretmek Mümkün mü?
Biliyorum, bazı sabahlar sevdiklerin yok yanında. Belki anne-baban artık hayatta değil. Belki hiç tanımadığın kadar derin bir yalnızlığın içinden geçiyorsun. İşte tam orada başlıyor gerçek şükür. Çünkü acının içinde umut taşıyorsan, kalbin hâlâ ışık üretebiliyorsa, işte bu büyük bir yaşam başarısıdır.
Bazı insanlar vardır, hiç ailesi olmamıştır belki. Veya varken yok gibidir; ilgisiz, sevgisiz, soğuk… Şükür deyince bu insanların gözlerinde keder belirir bazen, “neye şükredeyim?” dercesine. Ama inan, şükür sadece birilerine sahip olmakla ilgili değil. Bazen kendi kendini büyütmüş olmak, ayakta kalmak, düşe kalka bu noktaya gelmek bile büyük bir şükür sebebidir.
Normal Sandıkların Başkasının Duasıdır
Bugün bir yudum su içebildin mi? Karnın doydu mu? Üzerinde bir giysi, başını sokacak bir çatı, içini ısıtan tek bir an oldu mu? İşte tam orası… Hayatın bize sessizce fısıldadığı mucizeler orada başlıyor. Ve biz bunları çoğu zaman “normal” diye geçiyoruz.
Oysa normal sandığımız şeyler, bir başkasının dua listesinde belki de yıllardır ilk sırada. Şükür, elimizdekinin kıymetini fark etmeyi seçmektir. Herkesin başından dert geçer, herkesin kalbi kırılır. Kimsenin hayatı kusursuz değil. Ama bazıları, kusurlu olanı da sevebilmeyi öğrenir. İşte o insanlar içlerinden “şükür” diyerek yaşarlar. Bu, onları daha güçlü yapar. Daha merhametli, daha anlayışlı, daha insan…
Güneşin Doğduğu Her Sabah, Bir Fırsattır
Güneş her sabah doğuyorsa, hâlâ bir şeyler mümkün demektir. Yalnız olsan da, eksik hissetsen de, yolun uzun olsa da… Bugün de nefes alabiliyorsan, hâlâ bir şeyleri değiştirme şansın var demektir. Bu umut bile başlı başına bir teşekkür sebebi değil mi?
Pencereden dışarı bak. Belki gri bir gökyüzü, belki hafif bir rüzgâr… Ama yaşadığını hatırlatıyor sana. Kalbinin attığını, hâlâ hissedebildiğini. Her şey kötü gitse bile, hâlâ güzel düşünebilme kapasiten varsa, içindeki çocuk ölmemiş demektir. O çocuk, bir gülümsemeyle büyür. Bir teşekkürle iyileşir.
Şükür Bir Tercihtir
Bu yüzden şükretmek, çoğu zaman bir tercih meselesidir. Aynı hayatı iki kişi yaşar: biri isyan eder, diğeri şükreder. Biri elindekine ağlar, diğeri olmayana rağmen ayakta kalır. Ve sonunda kazanan, kendini seven, kendine inanan, her şeye rağmen minnet duyan olur.
Belki bu yazıyı okurken gözlerin doldu. Kendine dair unuttuğun bir şeyleri hatırladın. Ne güzel… Çünkü fark etmek de bir şükür şeklidir. Bazen yalnızca fark etmek bile iyileştirir insanı.
Eksikler Herkesin, Güç İçimizden Doğar
Unutma; herkesin hayatında eksik bir şeyler var. Ama hepimizin içinde de tamamlayacak bir şeyler var. Sevgi, umut, sabır, inanç… Bunlar dışarıdan değil, içeriden doğar. Ve her gün küçük bir “şükür“le sulanırsa, büyür, çoğalır, çiçek açar.
Bu dünyada tek başına mücadele eden nice yürek var. Belki sen de onlardan birisin. Ama senin içinde öyle bir güç var ki, kimsenin göremediği ama senin taşıdığın. İşte bu güç, seni her sabah yeniden hayata bağlayan şeyin ta kendisi. Ve o güce her gün bir teşekkür borçluyuz kendimize.
Var Olmak da Bir Şükür Sebebidir
Bugün şükredecek hiçbir şeyin yokmuş gibi hissediyorsan, sadece şu cümleyi söyle:
“Yine de varım.”
Çünkü bazen sadece var olmak bile, teşekkür edilecek en kıymetli şeydir.