Çarşamba, Kasım 26, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Bir Kıvılcım Yeter: EKT ile Beynin Yeniden Uyanışı

Elektrokonvülsif terapi (EKT), modern psikiyatride hâlâ yanlış anlaşılmaya en açık tedavi yöntemlerinden biridir. Geçmişteki kötü uygulamalar nedeniyle toplumda korku ve önyargıyla anılsa da, günümüzde bilimsel protokollerle yürütülen güvenli bir yöntemdir. EKT, özellikle diğer tedavi seçeneklerine yanıt vermeyen ağır depresyon, intihar riski yüksek vakalar, bipolar bozukluğun bazı dönemleri ve şizofreninin dirençli belirtilerinde uygulanır.

EKT Ne İçin Kullanılır?

EKT’nin temel amacı, beyindeki elektriksel aktiviteyi kontrollü bir şekilde uyararak sinirsel iletişimi yeniden düzenlemektir. Psikiyatrik ilaçlar bazen beyin kimyasındaki dengesizlikleri düzeltmede yetersiz kalabilir. Özellikle derin depresyonda kişi, ilaç tedavisine haftalar içinde yanıt vermezken, EKT genellikle birkaç seans sonrasında belirgin bir iyileşme sağlayabilir.

Bu, özellikle intihar düşünceleri olan bireylerde hayat kurtarıcıdır. Çünkü EKT, hızlı etki gösteren nadir tedavilerden biridir.

Ağır Depresyon ve İntihar Vakalarında EKT’nin Etkisi

Ağır depresyon, kişinin sadece moral bozukluğu değil; tüm biyolojik sisteminin çöktüğü bir durumdur. Uyku, iştah, odaklanma, enerji düzeyi ve yaşam isteği ciddi biçimde bozulur. Bu dönemde, bazı hastalar kendilerini ölüm düşüncelerinden koruyamaz hale gelir. EKT, bu kısır döngüyü kırmada çok güçlü bir etkiye sahiptir.

Tedavi sonrası birçok hasta, “sanki beynimde bir sis kalktı” şeklinde ifade eder. Bu etki, yalnızca duygusal bir rahatlama değildir; beynin nörokimyasal dengesinin yeniden kurulmasından kaynaklanır. Özellikle antidepresanlara yanıt vermeyen intihar eğilimli hastalarda, EKT’nin hızlı sonuç vermesi hayati önem taşır.

Beyinde EKT’nin Etki Mekanizması

EKT sırasında beyine kısa süreli, kontrollü bir elektrik akımı uygulanır. Bu akım, beyinde geçici bir nörolojik aktivasyon yaratır ve sinir hücreleri arasındaki iletişimi yeniden düzenler. Bilimsel olarak bu sürecin, sinaptik plastisiteyi yani nöronlar arası bağlantıların esnekliğini artırdığı düşünülür.

EKT, beynin özellikle hipokampus ve prefrontal korteks bölgelerinde yeni nöron oluşumunu (nörogenez) uyarabilir. Bu bölgeler, duygu düzenleme ve karar verme süreçlerinde kritik rol oynar. Ayrıca, EKT sonrası beynin stres hormonlarını kontrol eden yapılarında da normalleşme gözlenmiştir. Kısacası EKT, beynin elektriksel devrelerini adeta “yeniden başlatarak” depresyonun nörobiyolojik temellerine müdahale eder.

Dopamin Ve Serotonin Dengesi Üzerindeki Rolü

EKT’nin etkilerinden biri de, beyinde mutluluk ve motivasyonla ilişkili nörotransmitterlerin dengesini yeniden kurmaktır. Depresyonda genellikle serotonin ve dopamin düzeyleri düşer. EKT sonrasında bu kimyasalların salgılanma oranında belirgin bir artış olur. Bu da kişinin enerji, ilgi ve duygusal dayanıklılığında gözle görülür bir toparlanma sağlar.

Bazı araştırmalar, EKT’nin beynin dopaminerjik yollarını activate ederek antidepresan ilaçlardan daha güçlü bir etki yarattığını göstermektedir. Bu nörokimyasal değişimler, tedavi sonrası hastaların daha net düşünmesini, daha kolay iletişim kurmasını ve yaşamla yeniden bağ kurmasını sağlar.

Etik Yönler, Rıza Ve Tıbbi Zorunluluklar

EKT’nin en çok tartışılan boyutu etik alandadır. Çünkü geçmişte rıza alınmadan, bazen zorla uygulandığı dönemler olmuştur. Günümüzde bu durum kesinlikle kabul edilemez. Modern psikiyatride EKT, ancak hastanın bilgilendirilmiş onayıyla ya da tıbbi zorunluluk durumlarında (örneğin hasta bilincini kaybetmişse ve intihar riski çok yüksekse) etik kurullarca onay verilerek uygulanır.

Her hasta, EKT öncesinde ayrıntılı biçimde bilgilendirilir; riskler, yan etkiler ve alternatif tedaviler anlatılır. Ayrıca her seans anestezi altında, kontrollü ortamda yapılır. Böylece hasta ne ağrı hisseder ne de bilinçli olur.

Etik açıdan önemli olan, tedavinin hastanın yararına olup olmadığının sürekli değerlendirilmesidir. EKT, amaç olarak “itaat ettirmek” ya da “susturmak” için değil, bireyin yaşam kalitesini geri kazandırmak için uygulanmalıdır.

Zihinle Yeniden Doğmak

Elektrokonvülsif terapi, yanlış anlaşılmış ama aslında son derece etkili bir tıbbi müdahaledir. Ağır depresyonun karanlığında kaybolmuş bireyler için bir umut ışığı olabilir. Beynin kendi iyileşme kapasitesini harekete geçirir, nörolojik dengeyi yeniden kurar ve çoğu zaman yaşamla bağları kopmak üzere olan kişileri hayata döndürür.

Elbette her tedavide olduğu gibi, EKT de dikkatle, etik kurallar çerçevesinde ve bireye özel olarak planlanmalıdır. Ancak önyargılardan arındırıldığında EKT, bir korku aracı değil; insan zihninin yeniden doğuşuna rehberlik eden bir bilimsel mucizedir.

Kaynakça

American Psychiatric Association. The Practice of Electroconvulsive Therapy: Recommendations for Treatment, Training, and Privileging (3rd Edition).

Fink, M. (2014). Electroconvulsive Therapy: A Guide for Professionals and Their Patients. Oxford University Press.

UK National Institute for Health and Care Excellence (NICE). Electroconvulsive Therapy Guidelines.

Kellner, C. H. et al. (2012). Efficacy of ECT in Treatment-Resistant Depression. Journal of Clinical Psychiatry.

Sueda Bayar
Sueda Bayar
Sueda Bayar, insan zihninin derinliklerini keşfetmeye adanmış bir psikolog olarak psikoloji ve ruh sağlığı üzerine çalışmalar yürütmektedir. Uludağ Üniversitesi’ndeki eğitimi, deneyimi sayesinde bireylerin içsel dünyalarına ışık tutmayı amaçlamaktadır. Akademik araştırmalarının yanı sıra, çeşitli mecralarda psikoloji ve kişisel gelişim üzerine yazılar kaleme almakta, psikolojiyi sadece teorik bir alan olmaktan çıkarıp günlük yaşamın bir parçası haline getirmeyi hedeflemektedir. İnsan ruhunun karmaşıklığını anlaşılır kılma çabasıyla yazılarına devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar