Perşembe, Aralık 11, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yas, Bağımlılık ve Kabul ve Kararlılık Terapisi: Bir İyileşme Manifestosu ve Wild Filmi

Yas tutmak denince akla ilk gelen ölümdür. Yas süreci kelimesi de genellikle ölümle ilişkilendirilir. Oysa travmatik pek çok kaybın yas süreci vardır. Ayrılık, ani kayıp, doğal afetler, sevilen bireylerle yapılan kavgalar, aniden gelen ve uzun süre kalan hastalıklar, maddi borçluluk, uzun süren işsizlik, geçim sıkıntısı gibi durumların da yas süreçleri ile ilişkilendirilebilir. Ölüm yasından farklı olarak bu tür durumlarda yaşanan/yaşanması gereken yas süreçleri, bireyi bir adım sonrasını planlamak için harekete geçiren süreçlerdir aynı zamanda.

Sevilen birisinin ölümünden sonra yaşanan yas süreci bundan farklıdır. Bu çalışmada ölümden sonraki yas süreci, süreç boyunca olası bağımlılıklar ve kabul–kararlılık sürecini gayet anlaşılır bir şekilde sunan Wild filmi üzerinden inceleyeceğiz.

Yas: Bitmeyen Bir Veda mı, Yeni Bir Merhaba mı?

Bilimsel literatürde yas, sevilen birinin kaybına verilen doğal, çok boyutlu bir tepki olarak tanımlanır. Freud, Yas ve Melankoli adlı eserinde yası, kaybedilen nesneye veya kişiye yatırılan duygusal enerjinin geri çekilmesi süreci olarak tanımlar. Modern teorilere göre yas, sadece bir unutma ya da geride bırakma süreci değildir.

Worden’ın “Yas Görevleri Modeli”, yas tutan kişinin pasif bir bekleme sürecinde değil, aktif bir çalışma içinde olduğunu savunur. Kaybın gerçekliğini kabul etmek, yasın acısını işlemek ve duyguları ifade etmek, ölen kişinin olmadığı bir çevreye uyum sağlamak, duygusal enerjiyi yeni yaşama yatırmak ve ilişkiyi zihinsel olarak yeniden konumlandırmak gibi süreçler gelişir.

Eğer bu süreçler tıkanırsa, ortaya komplike yas çıkar. Kişi, kaybın acısı içinde donup kalır; yas kronikleşir ve işlevsellik bozulur. Özellikle ani ve beklenmedik kayıplar, bu süreci daha da zorlaştırır.

Bağımlılık: Acıdan Kaçışın Tehlikeli Limanı

Bağımlılık, sıklıkla bireyin baş edemediği anksiyete, depresyon, boşluk hissi, yas gibi olumsuz duygulardan kaçmak için sığındığı bir yaşantısal kaçınma stratejisi olarak görülür. Araştırmalar, madde kullanımının temelinde merakın yanı sıra kişilik sorunları, uyum sorunları ve stresle baş etme güçlüğü olduğunu göstermektedir. Düşük engelleme eşiğine sahip bireyler, sıkıntı verici olaylarla baş edemediklerinde huzuru maddelerde arayabilirler. Ancak bu, kısa vadede rahatlama sağlasa da uzun vadede psikolojik katılığı artırır ve bireyi değerlerinden uzaklaştırır.

Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT): Esnekliğin Gücü

Bilişsel davranışçı terapilerin üçüncü dalgası olarak kabul edilen ACT / Kabul ve Kararlılık Terapisi, acının yaşamın kaçınılmaz bir parçası olduğunu savunur. Amaç semptomları yok etmek değil, onlarla birlikte anlamlı bir yaşam sürebilmektir. Temel kavramları şunlardır:

  • Kabul: İstenmeyen duygu ve düşüncelere savaş açmak yerine, onların varlığını kabul edip onlara yer açmak.

  • Bilişsel Ayrışma: Örneğin “ben değersizim” gibi düşüncelerin gerçeklik değil, sadece zihinsel birer olay olduğunu fark etmek; düşünceyle birleşmek yerine ona mesafeli bakabilmek.

  • Anda Kalma: Geçmişin pişmanlıkları veya geleceğin kaygıları yerine “şimdi ve burada” ile temas kurmak.

  • Değerler: Kişinin hayatını anlamlı kılan yönleri belirlemesi ve bu doğrultuda kararlı eylemlerde bulunması.

Wild Filmi Açısından Yas, Bağımlılık, Kabul ve Kararlılık

Türkçe’ye Yaban olarak çevrilen film, Cheryl adlı genç bir kadının annesinin ölümünden sonraki yaşadıklarını konu alır. Cheryl, çok sevdiği annesinin ölümüyle sarsılmış, uyuşturucu batağına saplanmış ve evliliğinin sona ermesiyle adeta kendi kendini yok etmeye adamış bir kadındır.

Annesinin hatıraları başta olmak üzere geçmişin kabuslarıyla boğuşurken bir anda radikal bir karar alan genç kadın, sırtında “Monster” adını taktığı, kendi ağırlığından daha ağır devasa bir çantayla Pasifik Crest Yolu’nu yürümeye çalışır.

Jean-Marc Vallée’nin yönettiği Wild, aslında hepimizin zaman zaman çıkmak zorunda kaldığı o zorlu içsel yolculuğun somutlaşmış hâlidir. Hikâye sadece manzaraları ya da fiziksel zorlukları değil; zihnin kıvrımlarını, yasın evrelerini ve insanın kendi içindeki “yaban”ı nasıl evcilleştirdiğini de izletmesi açısından kıymetlidir.

Yasın İnkarı ve Canavarın Doğuşu

Film, Cheryl’in annesi Bobbi’nin ölümüyle başlar. Bu ölüm, Cheryl için sadece bir ebeveyn kaybı değil; aynı zamanda güvenli üssün yıkılmasıdır. Annesi, onun hayatındaki en temel bağlanma figürüdür. Cheryl, Worden’ın bahsettiği yasın acısını işleme görevini yerine getiremez.

Annesinin kanserden ölümü o kadar hızlı ve yıkıcıdır ki, Cheryl bilişsel birleşme yaşar; yani “annem olmadan ben bir hiçim” düşüncesi onun tek gerçeği olur.

Bu noktada devreye yaşantısal kaçınma girer. Annesinin yokluğunun yarattığı devasa boşluğu ve acıyı hissetmemek için eroin ve rastgele cinsel ilişkiler gibi yıkıcı davranışlara yönelir. Bu, tipik bir işlevsiz davranış örneğidir; acıdan kaçmak için yapılan her hamle onu evliliği, sağlığı, onuru gibi değerlerinden daha da uzaklaştırır.

Sırtındaki o devasa çanta, aslında sadece kamp malzemelerini değil; işlenmemiş yasını, suçluluk duygularını, bitmiş evliliğini ve kaçtığı tüm travmalarını simgeler. Çantayı her kaldırmaya çalıştığında sendelemesi, yasın ağırlığı altında nasıl ezildiğinin fiziksel bir metaforudur.

Doğaya Kaçış mı, Kendine Dönüş mü?

Cheryl’in Pasifik Crest Yolu’na çıkma kararı, aslında bilinçsiz bir kabul ve değerler doğrultusunda eylem girişimidir. Şehir hayatındaki uyuşturucularla zihnini susturmayı bıraktığında, doğanın sessizliği içinde kendi zihniyle baş başa kalır.

Yürüyüşün ilk günlerinde Cheryl, sürekli olarak geçmişi düşünür. Ancak doğa acımasızdır; susuzluk, soğuk, vahşi hayvanlar ve fiziksel acı onu mecburen anda kalmaya zorlar.

Filmin en çarpıcı sahnelerinden biri olan, ayağına uymayan botunu sinirle uçurumdan fırlattığı sahne, an ile temasın en yoğun yaşandığı andır. O çığlık sadece bir öfke patlaması değil; kontrol edemediği gerçeklikle yüzleşmenin getirdiği çaresizliğin dışavurumudur. O an geçmiş ya da gelecek yoktur; sadece kanayan ayaklar ve kayıp bir bot vardır. Bu duygu, acı verici olsa da gerçeklikle kurulan en saf temastır.

Bilişsel Ayrışma ve Değerlerin Keşfi

Film boyunca Cheryl’in iç sesini ve flashbacklerini izleriz. Başlarda “ben kötüyüm”, “hayatımı mahvettim” gibi iç sesleri onu yargılarken, yolculuk ilerledikçe Cheryl bu düşüncelere bir gözlemci gibi bakmaya başlar. Zihninden geçen düşüncelerin kendisi olmadığını, sadece zihinsel ürünler olduğunu fark etmeye başlar. Bu, ACT’deki bilişsel ayrışma sürecidir.

Filmin sonlarına doğru geçmişte yaşadığı acıların kendisini tanımlamadığını, “ben bu acılar değilim” diyerek fark eder.

Özellikle yolda karşılaştığı diğer yürüyüşçüler ve yerel halkla kurduğu diyaloglar, onun gözlemleyen benlik geliştirmesine yardımcı olur. İnsanlar ona “yürüyüşçü kız” dedikçe, kendini “eroinman” veya “aldatan eş” etiketlerinden sıyırıp yeni bir kimlikle tanımlamaya başlar.

Annesinin ona öğrettiği “hayatın her anında güzelliği bulma” felsefesi, başlangıçta ona sinir bozucu gelirken, doğanın zorlukları içinde bu felsefenin aslında ne kadar güçlü bir değer olduğunu keşfeder. Bobbi’nin, zorluklara rağmen şarkı söylemesi ve mutlu olmayı seçmesi, Cheryl için bir rol model davranışına dönüşür.

Cheryl, annesinin mutlu olmayı seçme değerini içselleştirir. Bu içselleştirme, onun hayata tutunmasını sağlayan çapa olur.

Tilki Metaforu ve Bağlanma

Filmde ara ara görünen tilki, Cheryl’in annesiyle olan ruhsal bağını ve bağlamsal benlik kavramını simgeler. Bowlby’e göre yas süreci, ölen kişiyle bağın koparılması değil; bağın zihinsel olarak yeniden konumlandırılmasıdır.

Cheryl, tilkiyi gördüğünde annesinin varlığını hisseder; ancak bu artık onu dibe çeken bir acı değil, ona güç veren bir rehberdir. Bu, sağlıklı yas sürecinin yeniden düzenleme evresi olarak bir işarettir.

Köprü Sahnesi: Nihai Kabul

Filmin finalinde, Tanrılar Köprüsü’ne ulaştığında Cheryl’in iç monoloğu, terapötik sürecin ve ACT’nin kabul ilkesinin zirvesidir. İç monolog şöyle gelişir:

“Her şeyin nasıl sona ereceğini o zaman bilmiyordum… Burada duracağımı ve Tanrılar Köprüsü’nde şu an yaşadığım şeyin anlamını bulacağımı bilmiyordum… Ya kendimi affedersem? Ya pişman olmasaydım? Ya yaptığım her şey, beni tam da buraya getiren o şeylerse?”

Bu cümleler, geçmişi değiştiremeyeceğini, yaptığı hataları silemeyeceğini, annesini geri getiremeyeceğini kabul ettiğini gösterir. Daha da önemlisi, bu acıların ve hataların, şu an olduğu kadını yaratan yapı taşları olduğunu fark eder.

Artık acıdan kaçmaz çünkü kaçınma biter. Acıya yer açar çünkü kabul başlar. Hayatını olduğu gibi, tüm günahları ve sevaplarıyla kucaklar.

Sonuç: Psikolojik Katılıktan Psikolojik Esnekliğe

Denebilir ki Wild, bilimsel bir çerçeveden bakıldığında travmatik yas ve bağımlılık sarmalındaki bir bireyin doğayı bir terapi odası gibi kullanarak psikolojik katılıktan psikolojik esnekliğe geçiş sürecidir.

Cheryl, ACT’nin nihai hedefine ulaşmıştır: Acıyı yok etmek değil, acıya rağmen değerleri doğrultusunda yürümek.

O, artık acıdan korkan ve uyuşturucuyla kaçan o kırılgan kız değildir. Acıyı da, neşeyi de, yorgunluğu da aynı gökyüzünün altında misafir eden; kendi değerleri doğrultusunda yürümeye devam eden bir kadındır.

İyileşmek; yaranın hiç yokmuş gibi davranılması değil, yaranın artık bizi yönetmesine izin vermeden hikâyemizin bir parçası olarak orada durmasına izin vermektir.

Sözü kahramanın kendi ifadesiyle tamamlayalım:

“Vahşi doğada kendimi kaybetmeye gittim ama orada bulduğum şey, aslında hiç kaybetmediğim kendimdi.”

Mesude Bozkurt
Mesude Bozkurt
Uzman Psikolojik Danışman olarak; Sanat Terapi Teknikleriyle Bireysel-Yetişkin Danışmanlık, Kurumsal Danışmanlık, Aile Danışmanlığı, Eğitim Danışmanlığı,Kariyer Planlama Danışmanlığı,Yas ve Kriz Danışmanlığı, Masal Terapistliği, Çocuk ve Ergen Psikoterapistliği, yapmaktadır. BDT, Gestalt gibi ekollerle çalışan yazar,bir başka uzmanlık alanı olan Göstergebilim tekniklerini psikolojik tekniklerle birleştirerek çalışmaktadır. Yazar/ editör olarak; sosyolojik, psikolojik, felsefik ve sanat alanında eserler vermekte, matbu eserlere ve çeşitli dijital platformlarda yazarlık ve editörlük yapmaktadır. Kurumlara ve guruplara uzmanlık alanlarında eğitimler de veren yazarın yayımlanmış iki eseri bulunmaktadır. Onlarca sertifika ve deneyimi olan yazar, uzman olduğu alanlarda güncel eğitimlerine ve çalışmalarına devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar