Kendimize ve ailemize iyi bir refah düzeyi sağlayabilmek için çalışırız. Ve bazen o kadar çok çalışırız ki, evdeki en kaçırmamamız gereken an’ları kaçırırız. İşimize tüm enerjimizi akıtır, ailemize enerjimizin son kalan damlasını bırakırız.
İş-yaşam dengesi artık sıklıkla duyduğumuz bir kavram. İş-yaşam dengesi, bireylerin iş yaşamı ile kişisel yaşamları arasında fiziksel, zihinsel ve duygusal anlamda denge kurabilmelerini ifade eder (Greenhaus & Allen, 2011). Psikoloji bilimi açısından bu denge, bireyin iyi oluşunu doğrudan etkileyen önemli bir değişkendir. Günümüzde, uzun çalışma saatleri, belirsiz sınırlar ve teknolojinin tetiklediği “sürekli çevrimiçi olma” kültürü, çalışanların özel yaşam alanlarına zarar vermektedir. Bu durum, yalnızca bireysel psikolojik rahatsızlıklara değil, aynı zamanda kurumsal düzeyde verimlilik kaybına ve çalışan devir oranlarında artışa yol açmaktadır.
Tükenmişlik sendromu da son dönemde hayatımıza giriş yapmış kavramlardan birisidir. Tükenmişlik sendromu, kişinin uzun süreli stres, aşırı iş yükü ve duygusal zorlanmalar sonucunda fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak kendini bitkin, motivasyonsuz ve işine karşı ilgisiz hissetmesi durumu olarak ifade edilebilir. İş yerindeki tükenmişlik sendromu sebeplerinden birisi de iş-yaşam dengesinin doğru kurulamayışındandır. Dengelenmemiş bir iş-yaşam ilişkisi, bu sendromun temel belirleyicilerindendir. Bundan 10-15 sene önce iş-yaşam dengesinden hiç bahsedilmezken, şimdi iş teklif süreçlerinde çalışanın sorguladığı bir yan fayda haline geldi. Hatta yan fayda demek az kalır, iş-yaşam dengesinin altını çizmeyen şirketler artık çalışanlar tarafından tercih edilmiyor. Nitelikli çalışanlar da artık çalışacakları kurumları seçerken oldukça bilinçli davranıyorlar.
İş-Yaşam Dengesinin Çalışanlara Faydası
İş-yaşam dengesini doğru kurabilen bireylerin stres seviyesi daha azdır. Güçlü sosyal bağlara ve yaşam doyumuna sahiptirler. Araştırmalar, iş-yaşam dengesini iyi oluşturan bireylerin bunu başaramamış bireylere göre, odaklanma, karar verme ve problem çözme becerilerinin daha etkin olduğunu kanıtlamaktadır.
İş-yaşam dengesini kurabilen bireylerin ruh sağlıklarını korumakta daha başarılı oldukları ve güçlü aile ilişkilerine sahip olukları gözlemlenmektedir. İşe olan bağlılıkları ve motivasyonları da yüksektir. Zamanı iyi yönetebildikleri için, kişisel gelişime ve öğrenmeye daha fazla zaman ayrırlar.
İşveren Açısından İş-Yaşam Dengesi
İş-yaşam dengesine önem veren şirketler, daha düşük personel devri, artan iş verimliliği ve olumlu şirket imajı gibi faydalar elde ederler. Ayrıca bu şirketlerde çalışan bağılığı, iş birliği ve takım ruhu da daha güçlüdür. Örneğin, esnek çalışma saatleri sunan şirketlerde çalışan bağlılığı %25 artmaktadır (Gallup, 2022). İş-yaşam dostu politikalar, işe devamsızlık oranlarını %40 azaltmaktadır (Eurofound, 2019).
İş-Yaşam dengesi nasıl sağlanır?
Elbette şirketlerin bu dengeyi sağlamak adına politikalar geliştirmeleri ve arkasında durmaları çok önemli. Ancak bu politikaların günlük yaşamı desteklemesine yardımcı olacak olanlar da çalışanlardır.
Kendi yaşamınızı önceliklendirmeyi önemserseniz, etrafınızdakiler de sizin önceliklerinizi önemser.
1- Aile zamanınız sizin bir “değeriniz” olsun ve çevrenizdekilere de bunu söyleyin ve hissettirin. Aile zamanınızı planlayın, ve planınıza sadık kalma konusunda ısrarcı olun.
2- Sınırlar belirleyin. Siz sınır belirlemezseniz, kendinizi başkasının sizler için koyduğu sınırlara göre hareket ederken bulursunuz. Örneğin, cevap bekleyen e-posta beklemeli, ancak aile ile akşam yemeği bekletilmemeli gibi.
3- “Acil” olduğu söylenen her göreve meydan okuyun. Çoğu şey ertesi güne bırakılabilir.
4- Enerjinizin bir sınırı var. Bunu bilmek önemli. Sizi tüketen veya dikkatinizi dağıtan işlere “Hayır” diyebilin. Enerjinizi koruyun.
5- “Her zaman uygun” olmayın. Sürekli ulaşılabilirlik sadakat değildir, aksine sizi içine çeken içinden çıkılması zor bir tuzaktır.
6- Başarının sizin için ne anlama geldiğini tanımlayın. Kaçırmak istemediğiniz an’lar bu başarı tanımının neresinde duruyor, ona bir bakın.
7- Ekibinize güvenin. Siz uzaklaştığınızda başkalarının devreye girmesini sağlayın. 8- Kutlama zamanlarını ertelemeyin. Önemli aile anları vazgeçilmeziniz olsun. Ve herkesin de bunun farkında olmasını sağlayın. Çevrenizdekilerde oluşacak bu farkındalık size sınır koyma konusunda da destek olacaktır.
İş-yaşam dengesi yalnızca bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda örgütsel ve toplumsal bir gerekliliktir. Çalışan bağlılığı ve sürdürülebilir kurumsal başarı, bu dengeyi kurmaktan geçer. Literatür, iş yaşam dengesinin hem bireysel iyi oluşu desteklediğini, hem de kurumların performansını doğrudan olumlu etkilediğini ortaya koymaktadır.
Yerine başkasını koyamayacağınız “kendinizi” ve “aile yaşamınızı” koruyun. Siz bu konuda istikrarlı ve emin durursanız, çalıştığınız şirketiniz de bunu görecek ve saygı duyacaktır.