Uzun Gelincik Sendromu (Tall Poppy Syndrome) Nedir?
Uzun Gelincik Sendromu (Tall Poppy Syndrome – TPS), iş yerlerinde veya sosyal ortamlarda başarılı bireylerin, özellikle kadınların, bu başarıları nedeniyle dışlanmaları, küçümsenmeleri, cezalandırılmaları veya psikolojik olarak yıpratılmaları durumunu ifade eden bir kavramdır. Adını, tarladaki en uzun gelinciklerin kesilerek diğerleriyle eşit hale getirilmesi metaforundan alır. Bu sendrom, başarıyı tehdit olarak algılayan bir zihniyetin ürünüdür ve hem bireysel hem de kurumsal düzeyde yıkıcı sonuçlar doğurabilir. TPS, yalnızca bireysel bir önyargı değil, aynı zamanda kültürel bir davranış biçimi olarak toplumlarda ve iş yerlerinde kök salabilen, sessiz ama yaygın bir ayrımcılık türüdür.
TPS’nin Kökeni ve Psikolojik Dinamikleri
TPS’nin kökeni, antik Roma’daki bir anlatıya dayanır. Roma Kralı Tarquin, oğlu Sextus’a, güçlü ve başarılı kişileri ortadan kaldırmasını öğütlemek için bahçesindeki en uzun gelincikleri kesmiş ve bu hareketiyle bir mesaj vermiştir. Günümüzde bu metafor, özellikle başarılı kadınların sistematik dışlanmasını açıklamak için kullanılmaktadır. Feather (1989) tarafından yapılan araştırmalar, toplumların yüksek başarı gösteren bireylerin düşüşünden duyduğu memnuniyetin, ortalama birinin başarısızlığına kıyasla daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu tepkiler, kıskançlık, benlik saygısı eksikliği ve sosyal karşılaştırma gibi psikolojik faktörlerle ilişkilendirilmiştir.
TPS, bireysel düzeyle sınırlı kalmaz; kurumsal kültürlerde de kendini gösterir. University of Canterbury (2023) araştırmasına göre, TPS’nin yoğun olduğu iş yerlerinde çalışanlar karar alma süreçlerinde çekingenlik yaşar, risk almaktan kaçınır ve inovatif fikirlerini geri planda tutar. Bu durum, iç hizmet kalitesinde düşüşe ve genel iş performansında olumsuz etkilere yol açar. Başarıya yönelik bu olumsuz tutum, çalışanların potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koymalarını engeller.
Kadınlar Üzerindeki Etkileri
TPS, özellikle kadın çalışanlar için daha belirgin ve yıkıcıdır. Billan (2023) tarafından 103 ülkede, 4.710 kadının katılımıyla gerçekleştirilen The Tallest Poppy 2023 araştırması, kadınların %86,8’inin kariyerlerinde başarıları nedeniyle dışlandığını, cezalandırıldığını veya küçümsendiğini bildirdiğini ortaya koymuştur. Bu durum, yalnızca psikolojik sağlık üzerinde değil, aynı zamanda kurumsal bağlılık, motivasyon ve üretkenlik üzerinde de ciddi olumsuz etkiler yaratmaktadır. Katılımcıların:
- %85,6’sı stres düzeylerinin arttığını,
- %73,8’i ruh sağlıklarının olumsuz etkilendiğini,
- %66,2’si özgüvenlerinin azaldığını ifade etmiştir.
Kadınların TPS’ye maruz kalması iş yerleriyle sınırlı değildir. Araştırmaya katılanların %49,7’si, aile, arkadaş çevresi veya sosyal ilişkilerinde de başarılarının tehdit olarak algılandığını ve dışlandıklarını belirtmiştir. Bu, TPS’nin bireysel bir meseleden ziyade kültürel düzeyde içselleştirilmiş bir olgu olduğunu gösterir.
Kurumsal Yıkıcılık ve Sonuçları
TPS, kurumsal yapılar üzerinde de ciddi etkiler yaratır. Başarıyı tehdit olarak gören bu anlayış, yetenekli bireylerin geri çekilmesine, başarılarını küçültmesine veya işten ayrılmasına neden olur. The Tallest Poppy 2023 çalışmasına göre:
- Kadınların %50’si TPS sonrası işini bırakmış,
- %50,4’ü terfi başvurusu yapmaktan vazgeçmiş,
- %75’i verimliliklerinin azaldığını ifade etmiştir.
TPS’nin yaygın olduğu iş yerlerinde yüksek çalışan devri, düşük moral, sessizlik kültürü, toksik ortam ve güvensizlik gibi sonuçlar ortaya çıkar. Uzun vadede bu kurumlar, vasatlaşma sarmalına girerek yenilikçilik ve üretkenlik kapasitelerini kaybedebilir.
Genel Değerlendirme
Uzun Gelincik Sendromu, bireyin gelişimini engelleyen, kurumsal verimliliği düşüren ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini besleyen çok katmanlı bir bastırma mekanizmasıdır. Başarılı bireyler, özellikle kadınlar, “fazla hırslı” veya “fazla görünür” olarak etiketlenerek değersizleştirilir ve sistematik şekilde dışlanır. Bu durum, hem bireysel potansiyelin hem de kurumsal ilerlemenin körelmesine yol açar. TPS, zamanla tüm organizasyonu etkisi altına alarak vasatlığa mahkûm eder. Bu nedenle, TPS yalnızca bireysel bir sorun değil, kurumsal kültürün dönüşümünü gerektiren yapısal bir meseledir.
Öneriler
TPS ile mücadele için aşağıdaki adımlar atılabilir:
- Farkındalık Çalışmaları: Kurumlarda TPS’nin tanımı, etkileri ve sonuçları hakkında eğitimler düzenlenmeli, sendrom görünür kılınmalıdır.
- Başarıyı Kutlama Kültürü: Bireysel başarılar, kolektif faydanın bir parçası olarak görülmeli ve kutlanmalı; özellikle kadınların başarıları takdir edilip ödüllendirilmelidir.
- Mentorluk Programları: Genç kadın çalışanlar için rehberlik ve destek sağlayacak mentorluk ve sponsorluk yapıları kurulmalıdır.
- Liderlik Desteği: Liderler, başarıyı tehdit değil kazanım olarak gören bir dil kullanmalı, destekleyici bir iletişim modeli benimsemelidir. TPS’yi teşvik eden davranışlara sıfır tolerans gösterilmelidir.
- Sessizlik Kültürüne Son: Dışlayıcı tutumlara karşı şikâyet mekanizmaları işler hale getirilmeli, çalışanlar konuşmaya teşvik edilmelidir.
Parlayan bireyleri bastırmak, kurumların gelişim kapasitesini sınırlar. Oysa başarıyı destekleyen yapılar, hem bireyi hem de organizasyonu ileri taşır. Antik Roma’daki bir stratejik hata, günümüzde tekrarlanmak zorunda değildir.
Kaynakça
-
Billan, R. (2023). The tallest poppy: How the workforce is cutting ambitious women down. Women of Influence+. https://www.womenofinfluence.ca/wp-content/uploads/2023/02/tp-whitepaper.pdf
-
Feather, N. T. (1989). Attitudes towards the high achiever: The fall of the tall poppy. Australian Psychologist, 24(2), 179-194. https://doi.org/10.1080/00049538908260083
-
University of Canterbury Research Repository. (2023). Tall Poppy Syndrome and its effect on work performance. University of Canterbury. https://www.canterbury.ac.nz/researchrepository
-
Mamas, M. A. (2024). Cutting tall poppies down to size: Lessons from the tyrants of ancient Rome. European Heart Journal, 45(7), 498-499. https://doi.org/10.1093/eurheartj/ehaa872