Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ne Kadın Ne Erkek, Sadece Arzu: Travestik Fetişizmin Psikodinamik Haritası Freud’un Fetişizm Kuramı Bağlamında Kültürel ve Bilinçdışı Temsillerin Çözümlemesi

Cinsiyetin Kaygan Zemini ve Travestik Arzu

Travestik fetişizm, cinselliğin yalnızca biyolojik bir yönelim olmadığını, aynı zamanda bilinçdışı süreçlerle, kültürel temsil biçimleriyle ve toplumsal cinsiyet sistemleriyle örülmüş bir inşa olduğunu ortaya koyar. Travestik figür, ikili cinsiyet sisteminin sınırlarında yer alarak arzu ve kimlik arasındaki sabitlik inancını tehdit eder. Özellikle cis-heteroseksüel erkek öznenin travestik bedene yönelttiği fetişistik arzu, yalnızca erotik değil, aynı zamanda savunmacı bir yapının da işaretidir.

Bu makalede, travestik fetişizm, Freud’un fetişizm kuramı çerçevesinde ele alınmakta, travestik figürün psikanalitik düzlemde nasıl fetiş nesnesi haline geldiği incelenmektedir. Aynı zamanda medya, sinema ve pornografi gibi kültürel alanlarda bu arzunun nasıl temsil edildiği analiz edilerek, cinsiyetin performatif doğasına ve arzunun çok katmanlı yapısına ışık tutulmaktadır.

Freud’un Fetişizm Kuramı: Arzunun Psikodinamik Kökenleri

Sigmund Freud’un 1927 tarihli “Fetişizm” metni, cinsel sapmaların bilinçdışı savunma mekanizmalarıyla ilişkisini ortaya koyar. Freud’a göre fetişizm, çocuklukta annenin fallusa sahip olmadığının fark edilmesiyle birlikte ortaya çıkan “kastrasyon korkusu”nun bir sonucudur. Bu keşif, öznenin kendi cinsel bütünlüğünü tehdit altında hissetmesine yol açar. Ancak bu travmatik farkındalık bilinç düzeyinde kabul edilmez, bastırılır ve yerini fetiş nesnesine bırakır.

Travestik fetişizmde ise fetiş nesnesi, hem kadınsı hem fallik öğeleri bünyesinde barındıran travesti bedenidir. Bu beden, öznenin bilinçdışı düzeyde kaygılandığı kastrasyon tehdidini askıya alır. Kadınsılığın görünür olduğu ama fallusun da “orada” olduğu bir figür, özneye güvenli bir arzu alanı sunar. Freud’un tabiriyle, “kadınlığın yokluğu inkâr edilirken, onun yerine bir şey konmuştur.”

Travestik Figür: Fetiş Nesnesi Olarak Beden

Psikanalitik düzlemde travestik beden, bölünmüş arzunun nesnesidir. Bir yandan kadınsı kıyafetler, makyaj, davranışlar özneye estetik bir tatmin sunar; diğer yandan fallusun varlığı, cinsiyetin “eksiksiz” olduğu yanılsamasını sürdürmeye yarar. Bu bağlamda travesti figürü, özne için ne tamamen kadın ne tamamen erkektir; tam da bu muğlaklık, arzuyu mümkün kılar.

Freud’un “Spaltung” kavramı, öznenin aynı anda hem bildiği hem de inkâr ettiği bir gerçeklikle başa çıkma biçimini ifade eder. Fetişist özne, travestik figürün aslında erkek anatomisine sahip olduğunu bilir ama arzusunu sürdürebilmek için bu bilgiyi bilinçten uzaklaştırır. Böylece fetiş, bir tür görsel ve zihinsel sapma üretir: Cinsiyetin sabitliğine duyulan ihtiyaçla, onun muğlaklığından doğan arzunun çatışmasında yer alır.

Medya ve Pornografide Travestik Temsiller

Travestik Fetişizm ve Medya

“Travestik fetişizmin yalnızca bireysel bir psikodinamik süreç olmadığı, medya temsilleri üzerinden kolaylıkla görülebilir.”

Burada söylenen şu: Travestik bedenlere duyulan ilgi sadece bireyin içsel fantezileriyle açıklanamaz. Bu fetiş, medyada ve özellikle pornografide nasıl temsil edildiklerine bakarak toplumsal ve kültürel olarak da şekillenmiş bir şeydir. Yani bu arzu, bireyin içinden “kendiliğinden” doğmaz; medya onu şekillendirir, teşvik eder ve çerçeveler.

Pornografide “Shemale” veya “Futanari” Temsilleri

“Pornografide ‘shemale’ veya ‘futanari’ gibi etiketlerle kodlanan travesti figür, erkek özneye çelişkili bir haz alanı sunar.”

Bu ifadede iki kavrama dikkat çekiliyor:

  • “Shemale”: Genellikle trans kadınları, yani bedeni kadınsı olup penis taşıyan kişileri tanımlamak için kullanılır (pornoda).

  • “Futanari”: Japon animasyonlarında benzer şekilde kadınsı vücuda sahip ama erkek cinsel organı olan karakterler.

Bu tür figürler, özellikle heteroseksüel erkek izleyici için çelişkili bir arzu alanı yaratır çünkü:

  • Fallus hâlâ oradadır, bu yüzden “erkeksi” bir unsur taşır.

  • Ama vücut kadınsıdır; bu da heteroseksüel arzunun nesnesidir.

Bu çelişki, hem tahrik edici hem de rahatsız edici bir fantezi alanı yaratır. Arzunun kendisi burada yasa dışı ya da “yasak” gibi hissettirilir, dolayısıyla daha da kışkırtıcı olur.

Fantezinin Yapısı ve Gerçeklik

“Bu fantezi, gerçekliğin parçalı biçimde inkâr edilmesine dayanır.”

Bu cümlede şunu anlamalıyız: İzleyici, o figürü izlerken onun hem kadın hem de erkek olduğu gerçeğini bir şekilde “yok sayar”, parçalı olarak algılar. Arzuyu sürdürebilmek için bazı gerçekler bastırılır veya görmezden gelinir. Bu, psikanalitik kuramda sıkça geçen bir şeydir: Fantezi, gerçekliğin tam olarak kabul edilmesine değil, kısmen inkâr edilmesine dayanır.

Sinemada Travestik Karakterler ve “İfşa”

“Sinemada travestik karakterler genellikle gizlenen bir sır, ‘ifşa’ edilmesi gereken bir kimlik olarak sunulur.”

Bu da çok önemli bir noktaya parmak basıyor. Özellikle Hollywood sinemasında, trans ya da travesti karakterler gizli bir kimlik olarak sunulur. Filmin bir yerinde “ifşa” (açığa çıkma) anı olur ve bu genellikle:

  • İzleyici için şok edici

  • Karakter için aşağılayıcı

  • Olay örgüsü için yıkıcı bir andır.

Örnek: The Crying Game (1992)
Bu filmde, ana karakter bir kadına aşık olur ama bir sahnede onun aslında trans olduğunu öğrenir. Bu an, filmde ve izleyicide bir “şok etkisi” yaratır. Yani fantezi kırılır, “gerçek” ile yüzleşilir.

Burada psikanalitik terimlerle şunu diyebiliriz:

  • Bastırılan (kişinin görmezden geldiği gerçek) geri döner.

  • İzleyicinin kurduğu cinsel fantezi parçalanır ve onun yerini, “rahatsız edici bir gerçek” alır.

Mulvey ve “Eril Bakış”

“Mulvey’nin ‘eril bakış’ kavramı, travesti bedenin bu temsilinde yeniden işlerlik kazanır: Seyirci, bu bedeni hem arzular hem de kontrol etmek ister.”

Laura Mulvey, feminist film kuramcısıdır. “Eril bakış” (male gaze) kavramını ortaya atmıştır. Buna göre sinema (ve medya), kadını erkek gözünden gösterir; kadını arzunun nesnesi haline getirir.

Bu durumda ise travesti bedeni, hem arzunun nesnesidir (çünkü kadınsıdır), hem de bir tehdit, bir sır, bir “sapkınlık” gibi görülür. Bu yüzden:

  • Seyirci onu arzular.

  • Aynı zamanda bu arzuyu kontrol etmek, sınıflandırmak ya da bastırmak ister.

Arzunun Nesnesi mi, Direniş Figürü mü?

Travestik fetişizm, bir yandan psikanalitik düzlemde nevrotik bir savunma biçimi olarak okunabilirken, diğer yandan queer kuram açısından cinsiyet normlarına karşı bir direniş biçimi olarak da değerlendirilebilir. Judith Butler’ın performatiflik kuramı, cinsiyetin sabit değil, tekrar yoluyla inşa edilen bir yapı olduğunu savunur. Bu durumda travesti bedeni, “sahte kadın” değil, cinsiyetin kurgusallığını ifşa eden bir performanstır.

Bu çerçevede travestik fetişizm yalnızca nesneleştirici bir arzu biçimi değil; aynı zamanda toplumsal cinsiyetin sınırlarını aşındıran bir hareket alanıdır. Öznenin arzusu, bir bakıma normatif sistemin dışına taşmakta, ama aynı anda bu normları yeniden üretmektedir. Bu ikilik, fetişizmin doğasında zaten var olan bölünmeyi kültürel düzleme taşır.

Sonuç: Cinsiyetin Krizi, Arzunun Haritası

Travestik fetişizm, yalnızca bireysel bir cinsel yönelim ya da patoloji olarak okunamaz. Freud’un fetişizm kuramı, bu arzunun bilinçdışı savunma mekanizmalarıyla nasıl kurulduğunu gösterirken; medya ve kültürel temsiller, bu arzunun kolektif olarak nasıl üretildiğini açık eder. Cinsiyet kimliği ve travesti figür, hem toplumsal cinsiyetin sabitliğine yönelik bir tehdit hem de arzu için vazgeçilmez bir simge haline gelir.

Bu nedenle travestik fetişizm, psikanaliz ile queer kuramın bir araya geldiği yerde anlam kazanır. Cinsiyetin doğallığına dair inançları sarsan bu yapı, arzu, kimlik ve temsil arasındaki sınırları yeniden düşünmeye davet eder. Travestik beden, fetiş nesnesi olarak arzunun hem maskesi hem de itirafı haline gelir.

Kaynakça

Butler, J. (1990). Gender trouble: Feminism and the subversion of identity. Routledge.

Freud, S. (1905). Three essays on the theory of sexuality. In J. Strachey (Ed. & Trans.), The
standard edition of the complete psychological works of Sigmund Freud (Vol. 7, pp.
123–243). Hogarth Press.

Freud, S. (1927). Fetishism. In J. Strachey (Ed. & Trans.), The standard edition of the
complete psychological works of Sigmund Freud (Vol. 21, pp. 149–157). Hogarth Press.

Halberstam, J. (1998). Female masculinity. Duke University Press.

McClintock, A. (1995). Imperial leather: Race, gender, and sexuality in the colonial contest.
Routledge.

Mulvey, L. (1975). Visual pleasure and narrative cinema. Screen, 16(3), 6–18.
https://doi.org/10.1093/screen/16.3.6

Prosser, J. (1998). Second skins: The body narratives of transsexuality. Columbia University
Press.

Stoller, R. J. (1968). Sex and gender: On the development of masculinity and femininity.
Science House.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar