Yaz mevsimi birçok kişi için dinlenme, keşif ve eğlence zamanı olarak görülse de, bazıları için görünmez bir yalnızlığın en belirgin yüzüdür. Sosyal medyada arka arkaya paylaşılan tatil fotoğrafları, kalabalık masalar ve gün batımı manzaraları, içeride sessizce oturan kişi için baskılayıcı bir hale gelebilir. Herkes bir yerlere gitmiş gibi görünürken, “Ben neden hâlâ buradayım?” sorusu içsel bir sorgulamayı tetikler. Bu yazıda, özellikle yaz aylarında artan yalnızlık hissini, sosyal medyanın etkisini ve kaçırma korkusunun (FOMO) bireyin iç dünyasındaki yansımalarını ele alacağız.
1. YAZ MEVSİMİ GELDİ, PEKİ HERKES MUTLU MU?
Sıcak hava, artan sosyal aktiviteler ve uzayan günler çoğu insanın dış dünyayla daha çok temas kurmasını sağlasa da, aynı zamanda içe dönük bir yalnızlık hissini de artırabilir. Sosyal medya üzerinden sürekli olarak paylaşım yapan çevremiz, dışarıdan bakıldığında herkesin çok mutlu, çok meşgul ve çok “doludizgin” bir yaz geçirdiği izlenimini yaratır. Oysa bu görüntülerin ardında çoğu zaman planlanmış, seçilmiş ve filtrelenmiş kareler yer alır. Yaz aylarında dış dünyanın “hareketli” olması, içeride kalanların kendi hayatlarını sorgulamasına neden olabilir. “Ben neden hiçbir plan yapmadım?” ya da “Bende mi bir eksiklik var?” gibi düşünceler, yalnızlığın duygusal yükünü daha da artırır.
2. FOMO: KAÇIRMA KORKUSUNUN PSİKOLOJİK TEMELİ
FOMO (Fear of Missing Out), yani bir şeyleri kaçırma korkusu, modern çağın en yaygın psikolojik baskılarından biri haline gelmiştir. Özellikle sosyal medya bu duyguyu tetikleyen en güçlü kaynaklardan biridir. Sürekli olarak diğerlerinin hayatına erişim sağlamak, kendi yaşamımızı onlarınkilerle kıyaslamamıza neden olur. Sosyal karşılaştırma kuramına göre insanlar, kendilerini değerlendirmek için başkalarının yaşamlarına bakar (Festinger, 1954).
Bu kıyaslama hali, tatil yapamayan, sosyal ortamlara katılamayan ya da ilişkisi olmayan bireyde yetersizlik ve eksiklik hissine yol açar. Özellikle yaz aylarında “herkes bir şeyler yapıyorken” senin yapmıyor olman, duygusal bir dışlanmışlık yaratabilir. Bu dışlanma fiziksel değil, duygusaldır ve çoğu zaman dile dökülemeyen bir yalnızlık hissi doğurur.
3. SOSYAL MEDYA BASKISI VE GÖRÜNMEYEN YALNIZLIK
Sosyal medya, bir bağ kurma aracı gibi görünse de zaman zaman yalnızlığı daha da görünür hale getirir. İnsanlar sosyal medyada çoğunlukla en iyi anlarını paylaşır. Ancak görünmeyen şey, o karelerin dışındaki gerçek duygulardır. Kalabalık masalarda çekilen fotoğrafların ardında bile derin yalnızlıklar olabilir. Bu mevsimde paylaşım yapmayan birey, “Ben bir yere gitmedim, yapacak bir şeyim yok” düşüncesiyle kendini daha da izole hissedebilir. Sosyal medya adeta bir yarış haline gelir: “En güzel tatil kimde?”, “En keyifli anı kim yaşıyor?” soruları görünmez bir rekabete dönüşür. Bu durum, kişinin kendi hayatını değersiz hissetmesine neden olabilir.
4. YALNIZLIKLA KURULAN TEMAS
Yalnızlık, çoğu zaman kaçılması gereken bir duygu gibi görünür. Ancak doğru bir şekilde temas kurulduğunda, yalnızlık bizi kendimize daha çok yaklaştırabilir. Yaz mevsimi, dış dünyanın kalabalığına rağmen içsel sessizliğe alan açmak için bir fırsat olabilir. Danışanlarımdan biri, geçen yazı hiçbir plan yapmadan geçirmişti. İlk başta bu durum ona kaygı verse de, zamanla kendi ihtiyaçlarını duymaya, neyi gerçekten sevdiğini fark etmeye başlamıştı. “Kalabalık bir tatil yerine sessiz bir balkon daha iyi geldi.” demişti bir seansında. Bu örnek gösteriyor ki, yalnızlıkla doğru temas kurmak, kendimizi yeniden duymamıza yardımcı olur. Gerçek ihtiyaç tatil değil, belki de sadece birinin bizi anlamasıdır. Sosyal medya üzerinden başkalarını izlemek yerine, iç dünyamıza dönmek; kendimizle sohbet etmek, belki de yıllardır ilk defa kendi duygumuzu duymak anlamına gelir.
5. BU YAZ KİME BAKMAK YERİNE NEYE BAKMAK İSTİYORSUN?
Yazın beraberinde getirdiği dışsal yoğunluk, içsel teması unutturmamalı. Bu yazı başkalarının ne yaptığına değil, senin neye ihtiyaç duyduğuna odaklanarak geçirebilirsin. Kalabalıklara bakarken kendini unutma. Tatil planı yapamıyor olman, başarısız olduğun anlamına gelmez. Paylaşım yapmıyor olman, değersiz ya da sıkıcı olduğun anlamına gelmez. Belki de bu yaz senin için görünmeyen, ama en gerçek bağları kurduğun bir mevsim olacak. Kendine dönmek, dış dünyadaki sahte kalabalıktan çok daha güçlü bir deneyimdir.
SONUÇ ve ÖNERİLER
Yaz ayları yalnızlık duygusunu tetikleyebilir. Ancak bu yalnızlık bir eksiklik değil, kendinle buluşmak için bir fırsat olabilir. FOMO’nun etkisiyle hareket etmek yerine, içsel ihtiyaçlarını anlamaya çalış. Sosyal medya baskısından bir adım geri çekil ve kendi iç sesini duymaya izin ver.
-
Sosyal medya kullanımını sınırla, özellikle sabah ve gece saatlerinde.
-
Yaz boyunca küçük hedefler koy: bir kitap bitirmek, her gün kısa yürüyüş yapmak gibi.
-
Yalnızlık hissettiğinde bunu bastırmak yerine yazıya dök; duygularını inkâr etme.
-
“Bir yerlere gitmedim” yerine “Kendime döndüm” cümlesini kullanmayı dene.
Kaynakça
-
Festinger, L. (1954). A theory of social comparison processes. Human Relations, 7(2), 117–140. https://doi.org/10.1177/001872675400700202