Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Duygularınızdan Korkuyor Musunuz?

İnsan zihni, yalnızca yaşanan duygularla değil, o duygulara dair düşünceler ve inançlarla da uğraşır. Çoğu zaman asıl acı veren şey öfkenin kendisi değil, “öfkeye kapılırsam kontrolümü kaybederim” düşüncesidir. Ya da üzüntüden çok, “üzülürsem toparlanamam” inancı bizi tedirgin eder. Böylece duyguya değil, duygunun gölgesine tepki veririz. Bu gölge, yani “korkudan korkmak”, insanı duygularına yabancılaştırır ve kendi iç dünyasına karşı bir mesafe oluşturur.

Psikoloji ve Üst Biliş

Psikolojide bu olgu “üst biliş” (metakognisyon) kavramıyla açıklanır. Üst biliş, yalnızca bir duyguyu yaşamakla kalmayıp o duyguyu nasıl yorumladığımızla ilgilidir. Temel duygularımıza eşlik eden bu ikincil katman, çoğu zaman daha zorlayıcıdır.

Birincil olan üzüntü, öfke ya da kaygı, ikincil bir duyguyla, örneğin utanç ya da korkuyla sarılır. Adrian Wells’in üst bilişsel kuramı bu noktada yol göstericidir: İnsanları zorlayan şey, doğrudan düşünceler ya da duygular değildir; onların ne anlama geldiğine dair inançlarımızdır.

Yani üzüntünün kendisinden çok, “üzülmek tehlikelidir” düşüncesi, duygunun yükünü katlar.

Kaçınma ve İronik Süreçler

Bu noktada bir paradokstan söz etmek gerekir. İnsan, duygularını bastırmaya ya da görmezden gelmeye çalıştığında, o duygular paradoksal biçimde daha da güçlenir.

Daniel Wegner’in “ironik süreçler kuramı”na göre zihin, uzaklaştırmak istediğimiz şeyi daha fazla çağırır. “Kaygılanmak istemiyorum” dediğimizde kaygı ihtimali daha çok akla gelir; “öfkeye kapılmamalıyım” dediğimizde öfke daha görünür bir hale gelir.

Çünkü kaçınmaya çalıştığımız duyguyu zihnimiz sürekli kontrol etmeye, izlemeye başlar. Yani aslında ondan uzaklaşmak isterken ona daha fazla odaklanırız. Böylece kaçınma çabası, duygunun ağırlığını azaltmaz, aksine yoğunlaştırır ve onu daha belirgin hale getirir.

Duygular ve Çocukluk Deneyimleri

Peki bu korku nereden beslenir? Çocukluk deneyimlerimiz burada kritik rol oynar. Eğer bir çocuk öfkelendiğinde cezalandırılıyor, üzüldüğünde görmezden geliniyor ya da kaygılandığında alay ediliyorsa, duygularını tehlikeli ya da kabul edilmez olarak kodlayabilir.

Yetişkinlikte de bu öğrenme devam eder. Artık yalnızca öfkeden değil, öfkeyi yaşamaktan da korkar. Duyguların kendisi değil, duyguları hissetmek bile tehdit gibi algılanır.

Psikoloji Örneği: Bastırılan Duygular

Basit bir örnek düşünelim: İş yerinde eleştiri alan bir kişi doğal olarak üzüntü hissedebilir. Ancak üzüntüye eşlik eden inanç —“üzülürsem zayıf görünürüm”— kişinin duygusunu bastırmasına neden olur.

Bastırılan üzüntü ise kaybolmaz, yalnızca görünmez hale gelir ve daha yoğun bir biçimde geri döner. Bu durumda kişi artık yalnızca eleştiriden değil, kendi üzüntüsünden de kaçar.

Kendi duygusuyla savaşırken, dışsal durumdan çok içsel çatışma yıpratıcı hale gelir.

Kaygı ve Metainançlar

Benzer bir mekanizmayı kaygıda da görürüz. Kimi insanlar için kaygının kendisi değil, kaygıyı yaşama ihtimali en büyük tehdittir.

Panik atakta kişiler tam da bunu yaşarlar. “Kaygılanırsam delirebilirim” ya da “kontrolümü kaybederim” gibi üst bilişsel inançlar, kişiyi kaygının doğal iniş çıkışlarından daha çok yıpratır. Burada sorun kaygı değil, kaygı hakkındaki inançlardır.

Psikoterapi ve Duygularla Kalabilmek

İlginç olan şu ki, terapötik yaklaşımların çoğu bu döngüyü aynı yerden kırmaya çalışır: Kaçınmayı bırakıp duyguyla kalabilme.

  • Bilişsel terapi felaketleştirme inançlarını sorgular.

  • Üst bilişsel terapi, duygular hakkındaki yanlış metainançlara ışık tutar.

  • Şema terapi, çocuklukta öğrenilen ve bugün duyguları tehdit gibi algılamamıza neden olan kalıpları görünür kılar.

  • Dinamik terapi ise duygularımızın temelinde yatan bilinçdışı çatışmaları açığa çıkararak, kaçındığımız duyguların aslında içsel bir hikâyenin parçası olduğunu anlamamızı sağlar.

Yöntemler farklı olsa da ortak mesaj aynıdır: Duygular, korkulacak düşmanlar değil, insan olmanın işaretleridir.

Sonuç: Duygular Birer Habercidir

Belki de en büyük yanılgımız duyguları “baş edilmesi gereken krizler” gibi görmek. Oysa duygular birer habercidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar