İnsanı ilgilendiren her alanda, liderlerin bakış açısı, tutum ve davranışları artık çok daha derin anlamlar taşıyor. Küreselleşmenin getirdiği hız, teknolojiyle değişen beklentiler ve pandemi gibi küresel krizler, sağlık yöneticilerinin sadece akıllı değil, aynı zamanda duygusal açıdan da güçlü olmalarını zorunlu hale getiriyor. Bugün sadece zeki (IQ) olması, bir yöneticiyi başarılı kılmaya yetmiyor. Çünkü kriz anlarında liderlerin hem rasyonel karar verebilmesi hem de çalışanların ve toplumun duygusal ihtiyaçlarına cevap verebilmesi gerekiyor (Issah, 2018).
Daniel Goleman’ın (2004, akt. Coronado-Maldonado & Benítez-Marquez, 2023) üzerinde durduğu üzere, duygusal zekâ (EQ) yeni nesil liderlik anlayışının gizli gücü haline gelmiştir. Özellikle sağlık gibi doğrudan insan yaşamını etkileyen alanlarda, liderlerin empati kurabilmesi, kriz yönetiminde soğukkanlı kalabilmesi ve iletişimde duyarlılık gösterebilmesi pozitif bir özellik değil, artık bir zorunluluk haline geldi.
Son günlerde yapılan doğum yöntemlerinden normal doğum ile doğurganlığı artırmak amacıyla aile yapısını sadece çocuk sahibi olmaya indirgeyen güncel politiklara yönelik açıklamalar, kamuoyunda geniş tartışmalara neden oldu. Sosyal medyaya yansıyan bu tepkiler bir kez daha, yalnızca bilimsel veri ile değil, duygusal zekâ becerileriyle de iletişim kurulması gerektiğini gösterdi. Çünkü duygusal zekâ, liderlerin bireyler ile toplumların değer sistemlerine duyarlı bir yaklaşım geliştirmelerine olanak tanır (Goleman, 1995, akt. Coronado-Maldonado & Benítez-Marquez, 2023). Yaşananlar, liderlerin sadece doğru stratejiler geliştirmekle değil, aynı zamanda toplumun duygularını, değerlerini ve beklentilerini hassasiyetle yönetebilmesi gerektiğini vurguluyor.
İnsan Odaklı Liderlik: Duygusal Zekânın Etkisi
Salovey ve Mayer’in (1990, akt. Coronado-Maldonado & Benítez-Marquez, 2023) perspektifinden, duygusal zekâ, bireyin kendi duygularını ve başkalarının duygu durumunu algılayarak etkin şekilde yönetebilme becerisidir. Daniel Goleman (1995, akt. Coronado-Maldonado & Benítez-Marquez, 2023) bu tanımı bir adım ileriye taşımış ve iş dünyasında başarının yalnızca yüksek IQ’ya değil, güçlü bir duygusal zekâya da bağlı olduğunu vurgulamıştır.
Bugün özellikle Bakanlıklar gibi büyük ölçekli organizasyonlarda liderlerin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, değişim süreçlerinde insanları yalnızca bilgilendirmek değil, duygusal olarak da ikna edebilmek. Özellikle pandemi dönemi hepimize gösterdi ki; sadece doğru kararlar almak yeterli değil, bu kararların duygusal etkilerini yönetebilmek de hayati derece önem taşıyor.
Alınan kararlara insanları duygusal açıdan bağlayabilen liderler, ekip motivasyonunu yükseltme, başvuran memnuniyetini artırma ve hizmet kalitesinin sürdürülebilirliğini sağlama konusunda açıkça daha başarılı oluyor. Cavaness, Picchioni ve Fleshman’ın (2023) ortaya koyduğu Büyük Beşli Kişilik Modeli’ne göre, dışadönüklük, uyumluluk ve sorumluluk gibi kişilik özellikleri etkili liderlik için son derece önemli. Ancak bu özellikler, duygusal zekâ ile birleşirse gerçek anlamda fark yaratılabilir.
Bugün Türkiye’de yönetim anlayışına baktığımızda, hâlâ IQ ağırlıklı, teknik bilgi merkezli yaklaşımların baskın olduğunu gözlemliyoruz. Oysa sahadaki başarı, sadece strateji ve prosedür oluşturmakla değil, insanları anlamak ve onlara güven vermekle mümkündür. Politikaların uygulayıcısı olan yöneticilerin, çalışanlarının duygusal ihtiyaçlarını görebilmesi; motivasyonu artırması ve değişime dair gelişen direnci iyi yönetebilmesi gereklidir.
Toplumda hassas konularda yapılan açıklamaların sosyal medyada bu kadar büyük tepkiyle karşılaşması, bir kez daha duygusal zekânın liderlikteki önemini gözler önüne sermiştir. Sadece teknik bilgiyle değil, empatiyle, açık iletişimle ve duygusal çeviklikle desteklenmiş insan odaklı liderlik anlayışı, bugün her zamankinden daha değerlidir.
Genel Değerlendirme
Artık emin olduğumuz şey: liderlikte başarılı olmak “bilmekle” değil, “hissetmekle” de ilgilidir. Zekâ, bir liderin çözüm üretmesini sağlarken, duygusal zekâ insanlara ilham verip, onları harekete geçirir. Doğrudan insana dokunulan alanlara yüksek duygusal zekâya sahip olan liderlerin yerleştirilmesi, sadece çalışan bağlılığını değil, hizmet alanların memnuniyetini de artırır.
Daha güvenilir, insancıl ve sürdürülebilir sistemlerin kurulabilmesi için, liderlerin duygusal zekâ gelişimine yatırım yapması kaçınılmaz bir noktaya taşınmıştır. Bir liderin bilgiyle birlikte duyguyla da yön verebilmesi, kurum kültürünü korumanın ve başarılı işlere imza atmanın anahtarıdır.
Öneriler
- Liderlik eğitim programlarına duygusal zekâ gelişimi zorunlu modül olarak entegre edilmeli.
- Yönetici atamalarında teknik yeterlilik kadar duygusal zekâ yetkinlikleri de ölçülmeli.
- Değişim yönetiminde, çalışanların duygusal ihtiyaçlarını merkeze alan bir yaklaşım benimsenmeli.
- Kurumsal kültürde açık iletişim ve güven ortamı oluşturulmalı; liderler bu konuda rol model olmalı.
Böylece kurumsal sistemde liderlik anlayışı, sadece akla değil, aynı zamanda kalbe de dokunan bir yapıya evrilebilir.
Kaynakça
- Cavaness, K., Picchioni, A., & Fleshman, J. W. (2023). Linking Emotional Intelligence to Successful Health Care Leadership: The Big Five Model of Personality. Journal of Healthcare Leadership, 15, 1-11. DOI: 10.1055/s-0040-1709435
- Coronado-Maldonado, I., & Benítez-Marquez, M.-D. (2023). Emotional Intelligence, Leadership, and Work Teams: A Hybrid Literature Review. Heliyon, 9(8), e20356. DOI: https://doi.org/10.1016/j.heliyon.2023.e20356
- Issah, M. (2018). Change Leadership: The Role of Emotional Intelligence. SAGE Open, 8(3), 1-13. DOI: https://doi.org/10.1177/215824401880091