Bazı çocuklar yaşlarının gerektirdiği oyun ve keşif dönemini tam olarak yaşayamaz. Onlar, erken yaşta “büyük” olmak zorunda kalır. Bu durum psikolojide parentification olarak adlandırılır ve çocuğun ebeveyn rolünü üstlenmesi anlamına gelir.
Parentification, bazen ebeveynin duygusal ihtiyaçlarını karşılamak, bazen de evin maddi ve pratik sorumluluklarını üstlenmek şeklinde ortaya çıkar. Her ne kadar sorumluluk bilinci olumlu bir özellik gibi görünse de, çocuk gelişiminin doğal seyrinde olmayan bu yük, uzun vadede derin duygusal izler bırakabilir.
Bu yazıda çocuk psikolojisi perspektifinden parentification kavramının tanımını, nedenlerini, çocukluk ve yetişkinlik dönemine etkilerini ve klinik psikoloji bakış açısıyla çözüm yollarını inceleyeceğiz.
Parentification Türleri
Parentification, ilk olarak Ivan Boszormenyi-Nagy tarafından tanımlanmış ve iki ana türü olduğu belirtilmiştir: duygusal parentification ve araçsal parentification.
-
Duygusal parentification: Çocuk, ebeveynin duygusal destekçisi, sırdaşı ya da kriz yöneticisi hâline gelir. Örneğin, boşanma sürecinde olan bir ebeveynin çocuğuna sürekli üzüntülerini anlatması ya da ondan teselli beklemesi buna örnektir.
-
Araçsal parentification: Çocuk, ev işleri, kardeş bakımı veya maddi konular gibi pratik sorumlulukları üstlenir.
Çocuk Gelişimine Etkileri
Kısa vadede bu roller çocuğa “olgun” görünme avantajı sağlayabilir. Ancak gelişimsel açıdan bakıldığında, bu durum çocuğun kendi ihtiyaçlarını, duygularını ve yaşına uygun deneyimlerini ikinci plana atmasına neden olur. Çocuk, “kendisi” olmayı bırakır ve “başkası” için yaşamaya başlar.
Bu da öz-değer algısının yalnızca başkalarına faydalı olmak üzerinden şekillenmesine yol açar.
Bir danışanım, 9 yaşından itibaren annesinin depresyon dönemlerinde küçük kardeşine hem bakıcı hem öğretmenlik yaptığını anlattı. Yetişkinlikte ise kendi ihtiyaçlarını ifade etmenin bencillik olduğunu düşündüğünü, ilişkilerinde sürekli “veren” rolünde kaldığını fark ettik. Bu örnek, parentification’ın yetişkinlikteki bağlanma stillerini, sınır koyma becerilerini ve benlik algısını nasıl etkileyebileceğine dair çarpıcı bir göstergeydi.
Uzun Vadeli Sonuçlar
Araştırmalar, parentification yaşayan çocuklarda ileriki yaşamda anksiyete, depresyon, kronik suçluluk duygusu ve ilişki sorunlarının daha yaygın olduğunu göstermektedir (Hooper, 2007).
Bununla birlikte, bazı durumlarda bu çocuklar yüksek empati becerisi, problem çözme yeteneği ve dayanıklılık geliştirebilirler. Ancak bu kazanımlar genellikle duygusal bedellerle birlikte gelir.
Kültürel Etkiler
Kültürel faktörler de parentification’ı etkiler. Türkiye gibi kolektivist toplumlarda aile içinde sorumluluk paylaşımı normal kabul edilir. Ancak bu sınır aşıldığında, çocukların bireysel gelişim alanı daralır. “Sen büyüksün, idare et” ya da “Kardeşine annelik yap” gibi ifadeler, çocukların farkında olmadan yetişkin rollerine zorlandığının göstergeleridir.
Klinik Psikoloji Perspektifi
Klinik psikoloji açısından parentification’ın en yıkıcı etkilerinden biri, çocuğun “koşulsuz kabul” ihtiyacının karşılanamamasıdır. Çocuk, sevgiyi ve değeri yalnızca başkalarının yükünü taşıdığı ölçüde hak ettiğine inanmaya başlar.
Bu inanç, yetişkinlikte tükenmişlik, düşük özsaygı ve sürekli onay arayışı olarak devam eder. Aile ilişkileri ve kişisel gelişim bu noktada kritik rol oynar.
Sonuç
Parentification, kısa vadede sorumluluk bilinci kazandırıyor gibi görünse de, çocukluk gelişiminin doğal dengesini bozar. Çocuk, kendi ihtiyaçlarını bastırarak erken olgunlaşır ve bu “zehirli olgunluk” yetişkinlikte duygusal yaralara dönüşür.
Bu yaralar fark edilmediğinde, birey aynı döngüyü kendi ilişkilerinde ve hatta ebeveynliğinde tekrar edebilir.
Klinik psikoloji bu döngüyü fark etmeyi, anlamayı ve yeniden yapılandırmayı hedefler. Terapötik süreç, kişinin çocukluğundaki rolünü yeniden değerlendirmesini, kendi ihtiyaçlarını fark etmesini ve sınır koymayı öğrenmesini sağlar. Parentification deneyimi olan bireyler, “yardım etmek” ile “kendi hayatını yaşamak” arasındaki sağlıklı dengeyi yeniden kurabilir.
Öneriler
-
Farkındalık Geliştirin: Çocuklukta üstlendiğiniz rollerin bugünkü davranışlarınıza nasıl yansıdığını düşünün.
-
Sınır Koyma Becerisi Edinin: Her yardım isteğine “evet” demek zorunda olmadığınızı hatırlayın.
-
Duygusal İhtiyaçlarınızı Tanıyın: Başkalarının ihtiyaçlarını karşılamadan önce kendi ihtiyaçlarınızı fark edin.
-
Profesyonel Destek Alın: Terapi, içselleşmiş suçluluk ve yetersizlik duygularını dönüştürmede etkili bir yoldur.
-
Sağlıklı İlişki Dinamikleri Kurun: Eşit sorumluluk ve karşılıklı destek ilkesine dayalı ilişkiler kurmayı hedefleyin.
-
Kendi Çocuğunuza Fırsat Tanıyın: Eğer ebeveynseniz, çocuğunuza yaşına uygun sorumluluklar verin, yetişkin rollerine zorlamayın.
Unutmayın, olgunluk değerli bir özellik olabilir; ancak çocukken edinilen “zehirli olgunluk”, çoğu zaman yarım kalmış bir çocukluğun sessiz çığlığıdır. Bu çığlığı duymak ve iyileştirmek, hem bireysel hem de toplumsal bir gerekliliktir.
Kaynakça
Boszormenyi-Nagy, I., & Spark, G. M. (1973). Invisible loyalties: Reciprocity in intergenerational family therapy. Harper & Row.
Hooper, L. M. (2007). The application of attachment theory and family systems theory to the phenomena of parentification. The Family Journal, 15(3), 217–223. https://doi.org/10.1177/1066480707301290
Jurkovic, G. J. (1997). Lost childhoods: The plight of the parentified child. Brunner/Mazel.