Not: Bu yazı Toplumsal Cinsiyet temalı bir yazıdır.
Erkeklik, toplumlarda genellikle büyük bir anlam ve ağırlık taşıyan bir kimlik olarak görülmektedir. En az kadın olan, kadının yaptığının tam tersini yapan, onun yapamadığını yapabilen kişidir erkek. Yani otoriter olmak, iş sahibi olmak, rasyonel olmak gibi niteliklere sahip olmalı ve bu niteliklere yaklaşan herhangi bir tehdidi de sürekli olarak engellemelidir (Şenol, 2021). Bunun gibi katı ve baskılayıcı tutumlar erkekliğin daha kırılgan bir yapıya sahip olmasına yol açmaktadır.
Kırılgan Erkeklik Teorisi
Vandello ve Bosson’un (2013) vurguladığı üzere, erkeklik toplum içerisinde sabit bir konumda yer almaz; birey erkekliğini sürekli olarak çeşitli davranışlarla göstermek ve çevresine kanıtlamakla yükümlüdür. Bu teoriye göre (Vandello & Bosson, 2013) erkekler, kadınlarla karşılaştırıldığında daha çok kendi cinsiyet rollerini el üzerinde tutmalı ve gelen tehditlere karşı hep diken üzerinde olmalılardır.
Erkeklik bu şekilde kırılgan ve zor kazanılan bir kavram olarak algılandığında birçok faktör bu konumu tehdit eder. Statü veya iş kaybı, romantik ilişkilerde aldatılma ya da reddedilme, fiziksel çatışmalarda yenilme gibi durumlar bunlara örnek olarak verilebilir. Bu tür cinsiyet rollerini sorgulayan tehditlerle karşılaşıldığında, erkek birey statüsünü kaybedeceğine dair bir endişe duyar ve bunu korumaya yönelik davranışlara yönelir. Bu endişeler, genellikle bir çeşit aksiyon alarak rahatlatılmaya çalışılır (Vandello et al., 2008).
Kırılgan Erkeklik ve Şiddet Dinamikleri
Erkek cinsiyet rollerini korumayı amaçlayan davranışlar her zaman toplum tarafından onaylanmış “erkekçe” ve zararsız gibi görünen davranışlardan ibaret olmayabilir. Kırılgan erkekliğin yarattığı kaygı, fiziksel veya sözlü saldırganlıkla dışa vurulabilir (Vandello et al., 2008). Bununla beraber, Vandello ve arkadaşlarının (2008) yaptığı bir çalışmada, erkeklik kimliğini tehdit eden bir durumla karşılaştıklarında erkeklerin kadınlara oranla daha çok fiziksel saldırganlığa başvurma ihtimallerinin olduğu görülmüştür.
Erkeklik statüsü bazı durumlarda ciddi biçimde tehdit edilebilir. Bu durum kişiden kişiye değişiklik gösterse de, sarsılma kritik bir noktayı aştığında; dövüş sporları yapmak, ağırlık kaldırmak veya dominant bir tavır takınmak gibi erkeksi olarak adlandırılan davranışlar erkeklik statüsünü korumaya yetersiz kalabilir. Alternatif yolların etkili olmadığı durumlarda, fiziksel şiddete başvurma olasılığı yükselir (Vandello et al., 2008).
Bosson ve arkadaşları (2009) erkeklik statüsünün korunmasında kullanılan en güçlü yöntemlerin risk içeren, zorlu ve toplum içerisinde yani göz önünde sergilenen davranışlar olduğunu vurgular. Dolayısıyla “çok fazla içki içmek, spor alanında başarılı olmak, hızlı araba kullanmak, cinsel ilişkileriyle övünmek ve çok sayıda çocuğa sahip olmak” (Vandello et al., 2008) gibi riskli görünen ve bir çeşit kanıtlama amacı güden davranışlar erkekliğin bu kırılgan yapısını en etkili halde korur.
Bu örneklere baktığımızda, fiziksel şiddetin erkeklik statüsünü korumada etkili bir yöntem olduğunu görebiliriz (Jin et al., 2021). Ayrıca fiziksel saldırganlık kültürel anlamda daha çok erkeklere atfedilmektedir (Bosson & Vandello, 2011). Yani erkek egemenliğin baskın olduğu toplumlarda bu durumu görmemiz çok daha olasıdır (Kalish & Kimmel, 2010).
Sonuç
Günlük hayatımızda bu erkeklik kanıtlama ve koruma çabalarını sıkça görebiliriz. Çocukluktan itibaren toplum tarafından kadınlara anne olan, çocuklarına bakan, hamarat, saygılı, güzel ve narin birer çiçek olma rolü atfedilirken erkeklere ise ayakları yere sağlam basan, otoriter, sert, nüfuzlu ve zengin birer kaya olma rolü verilir.
Bu rolleri tehdit eden her şey, bir cam vazo gibi üzerine bol emekle uğraşılmış ancak bir o kadar da kırılmaya müsait olan erkeklik kimliğini bozacaktır. Bunu korumak adına sergilenen davranışlar ise çok geniş bir spektrumdadır. Bu spektrum öylesine geniştir ki trafikte insanları taciz etmek, korna çalmak ya da küfür etmekten fiziksel şiddete başvurmaya, hatta cinayet işlemeye kadar gidebilir.
Günümüzde kadına gösterilen şiddetin ve işlenen kadın cinayetlerinin sebeplerinden biri, erkeklerin toplumun onlara dayattığı sert ve güçlü rolü koruma çabasıdır. Kontrolü veya statüyü kaybetmek, yani aslında artık “daha az erkek” olmak, “kadınsı” olmak erkeğin toplumdaki yerini ciddi bir şekilde sarsacaktır. Bu yüzden çoğunlukla “Ben erkeğim…” ile başlayan cümlelerin sonunda kendini doğal olarak hak sahibi gören, daha üstün haklara ve yetkilere sahip bir kişi portresi görürüz.
Sonuç olarak, sahip olduğumuz katı toplumsal cinsiyet rolleri bir bakıma erkekliğin kırılganlığını gizlerken fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddet gibi türlü saldırgan davranışları meşrulaştırır. Unutulmamalıdır ki sert ve katı olan her şey kolayca kırılmaya mahkumdur. Erkek cinsiyet rollerinin daha katı olduğu her yerde kırılganlık daha çok hissedilecektir. Bu yüzden daha esnek cinsiyet rolü tutumlarına sahip olmak hem ikili ilişkileri iyileştirecek hem de toplumların refah seviyesini artıracaktır.
Kaynakça
Bosson, J. K., Vandello, J. A., Burnaford, R. M., Weaver, J. R., & Arzu Wasti, S. (2009). Precarious Manhood and Displays of Physical Aggression. Personality and Social Psychology Bulletin, 35(5), 623–634. https://doi.org/10.1177/0146167208331161
Bosson, J. K., & Vandello, J. A. (2011). Precarious Manhood and Its Links to Action and Aggression. Current Directions in Psychological Science, 20(2), 82–86. https://doi.org/10.1177/0963721411402669
Jin, Y., Sun, C., Wu, J., An, J., & Li, J. (2021). Precarious Manhood and Its Effects on Aggression: The Role of Cultural Script. Journal of Interpersonal Violence, 36(9–10), NP5521–NP5544. https://doi.org/10.1177/0886260518800312
Kalish, R., & Kimmel, M. (2010). Suicide by mass murder: Masculinity, aggrieved entitlement, and rampage school shootings. Health Sociology Review, 19(4), 451–464. https://doi.org/10.5172/hesr.2010.19.4.451
Şenol, D. (2021). Pandemi, özel alan ve işsizlik sarmalında erkeklik olgusu. Social Sciences Studies Journal, 7(80), 1117–1132. https://doi.org/10.26449/sssj.3057
Vandello, J. A., Bosson, J. K., Cohen, D., Burnaford, R. M., & Weaver, J. R. (2008). Precarious manhood. Journal of Personality and Social Psychology, 95(6), 1325–1339. https://doi.org/10.1037/a0012453
Vandello, J. A., & Bosson, J. K. (2013). Hard won and easily lost: A review and synthesis of theory and research on precarious manhood. Psychology of Men & Masculinity, 14(2), 101–113. https://doi.org/10.1037/a0029826


