Çarşamba, Eylül 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sırça Fanusa Sıkışmış Bir Kadın: Sylvia Plath ve Nilgün Marmara

Çoğumuz yaratıcılıkla psikolojik rahatsızlıkların paralel ilerlediğini düşünmüşüzdür. Şairlerin hassaslıkları, kırılganlıkları sanatla birleştiğinde bizi etkilemeyi başarmıştır. Depresif ve melankolik sözcüklerde ruhumuzdan bir parça buluruz. Sylvia Plath, Amerikalı şair ve yazardı. Plath, hayatını manik depresyon bozukluğuyla geçirdi ve eserlerindeki melankolik izlerle tanındı. İngiliz şair Ted ile hayatının aşkı olduğu yanılgısıyla evlendi ve Ted’in aldatmalarıyla ilişkileri bozuldu ve Sylvia iki çocuğuna kahvaltı hazırladıktan sonra fırının gazını açtıktan sonra başını sokarak intihar etti. Plath; acısını şiirleriyle harmanlayan, gizlemeye çalışan bir kadındı. Babasını 8 yaşında kaybettikten sonra ilk şiirini kaleme aldı. Şiirlerinde ölüm temasını işlemekten kendini alamadığı aşikardır. Sırça Fanus en bilinen eserlerinden, yarı otobiyografik bir romandır. Kendisini sırça fanusun içinde sıkışmış, anlaşılmamış hisseden bir kadının hikayesidir.

Sylvia Plath Etkisi Nedir?

Sylvia Plath etkisini psikolog James C. Kaufman 2001 yılında ortaya atmıştır. Kaufman’a göre kadın şairlerin akıl hastalığına yakalanma oranı daha yüksektir ve daha yatkındırlar. Bu olguyu kanıtlar nitelikte çalışmalar olmasına rağmen nedensellik ilişkisi henüz bulunamamıştır. Sanat ile delilik arasındaki ince çizgi sınırı bulanıklaştırmaktadır ve yaratıcılığın komplike yapısı da tartışmalara neden olmaktadır. Sylvia Plath ile benzer kaderi yaşayan kadın şairler de olmuştur. Nilgün Marmara kendisinden etkilenmiş ve Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi adlı yüksek lisans tezinde intiharını incelemiş, yıllar sonra kendisiyle benzer kaderi yaşamış ve evinin balkonundan atlayarak hayatına son vermiştir. Nilgün Marmara da eserlerinde ölüm temasını işlemiştir.

Sylvia Plath ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri

Plath’ın eserlerinde kadın kimliği, annelik sorunları ve toplumsal cinsiyet dikkat çeker. Şiirlerinde ezilen ve baskı altındaki kadının hiddetli sesini duyurmaya çalıştığı (Orlijan 2002, 286; Spivack 2004, 218) ve sadece kadınlık deneyimi içerisinden anlaşılabilecek derin duygulara ayna tuttuğu anlaşılmıştır (Pipoş 2013, 17). Lady Lazarus adlı şiiri, Lazarus karakterinin mücadelesiyle ezilen kadının ataerkil düzende verdiği hayat mücadelesine benzetilmiştir (Karakoç, 2016, 72). Nilgün Marmara da Plath’ın şiirlerinde feminizm tohumları taşıdıklarından bahsetmiştir. Marmara’ya (2011, 22) göre Plath, “kadınların toplumsal bir hastalığın sonucu olan perişanlığının kurbanı olmuştur” (Marmara 2011, 66).

Plath’ın aile yapısı da ataerkil düzenin bir yansımasıdır. Otoriter bir baba ve babaya itaat eden uysal ve sessiz bir annenin kızı olarak büyümüştür. İleride kendisi de çocuklarına anne, kocasına iyi bir eş, ideal kadın rolüne girecektir ve bu durum eserlerine de yansımıştır. Güncelerinde bakirelik tabuları, cinsel politika, annelik gibi konulara yer vermiştir. Plath, kadın kimliği içinde kaybolmuştur. Anne maskesi, sanatçı maskesi altında benliğini arayan bir kadındır.

Nilgün Marmara da şiirlerinde varoluşçu edebiyattan izler taşır. İntihar, umutsuzluk, yabancılaşma temalarını işler. Bu temalarda manik depresif hastalığının ve kadın rollerinin etkisi vardır. Nilgün Marmara da mutsuz bir evlilik içinde sıkışmış ve kendini yalnız hissetmiştir. Toplumda kadının evlenme baskısı altında ezilmiştir ve yabancılaşmıştır. Toplumun susması için kadını pasifize etmesi topluma karşı yabancılaştırmıştır. Eril egemen sanat dünyasında da kendini yalnız hissetmiştir Marmara.

Sonuç

Yaratıcılığın, sanatın ruhsal hastalıklarla beraber ilerlediğini düşünmek hep ilgimizi çekmiştir. Bu olguya ilişkin pek çok kanıt intihar eden şair, edebiyatçı örneği görsek de yaratıcılık çok boyutlu bir kavramdır. Bu kavramı yalnızca akıl hastalığı ile bağdaştırmak sanatçının yardım çağrısını engelleyebilir. Melankolinin ve sanatın eşsiz dansı, acının sanata dönüşmesi de kaçınılmazdır. Ruhumuzu acının sanatla evrilmesi besler ve anlaşılmış hissedebiliriz.

Plath ve Marmara’nın intiharına sadece kadın şairlerin hassaslığı üzerinden yaklaşmak eksik kalacaktır. İki kadının da hayatını ve sanatını incelediğimizde benzerlikler görmemiz kaçınılmazdır. İki kadın da ataerkil düzende yaşamıştır. Ataerkil otorite baba ve ona itaat eden annenin varlığını görmüşler ve eşlerine de ideal kadın olma maskesi takmışlardır. İki kadın da toplum ve eşleri tarafından yalnız bırakılmıştır. Eril düzen iki kadını da toplumsal cinsiyet rollerini sorgulamaya itmiştir ve topluma yabancılaşan kadınlar yalnız hissetmiştir. İki kadın şairin de eserlerinde intihar, umutsuzluk, yabancılaşma temaları izlenmektedir. Ve hayatlarında baba ve eş otoritesi kadın kimliğini bunalıma sokmuştur. Sanat kadının sesi olmuştur ve yardım çığlıkları duyulmalıdır.

Kaynakça

Orlijan K. (2002) “Sylvia Plath”. Ed. C. Cucinella. Contemporary American Poets: An A-to-Z Guide (2002) 284-289. London.
Spivack K. (2004). “Some Thoughts on Sylvia Plath”. The Virginia Quarterly Review 80/2 (2004) 212-218.
Pipoş C. (2013). “An Analysis of Intimacy in Sylvia Plath’s Poetry”. Bulletin of Transilvania 6/55 (2013) 15-18.
Karakoç M. (2016). Readings Sylvia Plath’s Poetry through Contemporary Literary Theory. Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Aydın Üniversitesi, İstanbul 2016.
Marmara N. (2011). Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi. Çev. D. Körpe, İstanbul 2011.
Kaufman JC (2011). “Sylvia Plath etkisi: Ünlü yaratıcı yazarlarda akıl hastalığı”. Yaratıcı Davranış Dergisi. 35(1):37–50. doi:10.1002/j.2162-6057.2001.tb01220.x.

Şeyda Nur Cantürk
Şeyda Nur Cantürk
Psikoloji 3. Sınıf öğrencisiyim. İkinci üniversite olarak çocuk gelişimi okumaktayım. Alanımda kendimi geliştirmek istediğim için eğitimlere, seminerlere katılmaktayım. Klinik psikolojiye olan ilgimi bilişsel kuramlarla harmanlayarak eklektik bir yaklaşımla farklı psikoterapileri bir araya getirme çabası, yazılarıma disiplinlerarası bir derinlik kazandırır. Tek doğru yoktur görüşünü savunmaktayım. Psikolojik kuramları gündelik hayatla buluşturmayı, akademik bilgiyi anlaşılabilir dille aktarmayı amaçlamaktayım. Psikolojiyi sadece okunan değil hissedilen bir şeye dönüştürmeye çalışıyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar