Perşembe, Ekim 9, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İkinci Olmak Daha Zor: Sitare Zaman ve Mutluluk Arayışı

Aamir Khan Filmi Üzerinden Hedonik Adaptasyon ve Tatminsizlik Üzerine Bir Değerlendirme

Hiç düşündünüz mü, neden başarılarımızdan yeterince tatmin olamıyoruz?
Örneğin, bu yıl basketbol milli takımımız ikinci olduğunda, halk arasında sanki dünyanın en başarısız ülkesi ilan edilmişiz gibi bir hava hakimdi. Oysa gerçekten başarısız mıydık, yoksa tatmin olmayı beceremediğimiz için mi böyle hissettik?

Bu soruların cevabını, 2025 yılında vizyona giren Aamir Khan yapımı Sitare Zaman filmi üzerinden incelemek oldukça anlamlı. İzlemediyseniz, tam da izleme vaktiniz gelmiş olabilir. Fazla spoiler vermeden kısaca bahsedeyim.

Film, bir antrenörün yaptığı kaza sonucu yargı tarafından rehabilitasyon merkezinde çocuklara basketbol antrenörlüğü yapma cezası almasıyla başlıyor. Bu antrenörün en baskın kişilik özelliği mükemmeliyetçilik; her şeyin tam ve eksiksiz olmasını isteyen, istediği olmadığında kolayca uzaklaşan bir yapısı var. Egolu, sabırsız ve başarıya odaklı…

Başlangıçta rehabilitasyon merkezindeki çocukları küçümseyerek, “bunlardan bir şey olmaz” tavrıyla yaklaşıyor. Ancak zaman geçtikçe birlikte turnuvalara katılıyorlar. Final maçına gelindiğinde, maddi yetersizlik nedeniyle neredeyse turnuvaya gidemeyecekler. Tüm bu engellere rağmen sahaya çıkıyorlar ve ikinci oluyorlar.

Antrenör öfkeli, çünkü hedefi yalnızca birincilik. Oysa engelli çocuklar mutluluk içinde kutlama yapıyor. Antrenör, “Ama biz kazanmadık ki, neden bu kadar mutlusunuz?” diye soruyor. Çocuklardan biri ise şu unutulmaz cevabı veriyor: “İkinci olmak, birinci olmaktan daha zordur.”

Bu noktada antrenör hayatın dersini alıyor: “Ben onları eğitmedim, aslında onlar beni eğitti.”

Peki, neden bu kadar güçlü bir sahne bizi bu kadar etkiliyor? Çünkü hayatımızda da benzer bir kısır döngü yaşıyoruz: İş yerinde terfi etmek, bir yarışmada dereceye girmek, istediğimiz kıyafeti almak, hayalini kurduğumuz ilişkiye başlamak… İlk başta tatmin olsak da kısa sürede heyecan sönüyor. Bu durum psikolojide hedonik adaptasyon olarak adlandırılıyor.

Hedonik Adaptasyon: Neden Mutluluk Uzun Sürmüyor?

Sonja Lyubomirsky ve Kennon Sheldon’un araştırmalarında gösterildiği gibi, yeni bir başarı ya da olumlu yaşam değişikliği ilk etapta mutluluğu artırıyor. Ancak zamanla insanlar “yeni normal”lerine uyum sağlıyor ve tatmin düzeyi eski haline dönüyor (Sheldon & Lyubomirsky, 2012).

Tıpkı filmdeki antrenörün her aşamada daha fazlasını istemesi gibi, elde edilen başarı artık yetmez oluyor. Başarı beklentisi yükseldikçe, tatminsizlik artıyor. Yani ikinci olduğumuzda üzülmemizin nedeni başarısızlık değil; zihnimizin birinci olmayı yeni standart olarak belirlemesi.

Seçeneklerin Fazlalığı: Tatmin mi, Hüsran mı?

Barry Schwartz’ın The Paradox of Choice adlı çalışmasında öne sürdüğü gibi, seçeneklerin artması genellikle daha az tatmin getiriyor (Schwartz et al., 2002).

Maksimumu arayan bireyler (“maximizer” tipleri), her zaman daha iyi bir alternatif olduğunu düşünerek seçimlerinden pişmanlık duyarlar. Oysa “yeterince iyi”yi tercih edenler (“satisficer” tipleri), daha fazla tatmin yaşarlar.

Filmdeki antrenör de tam bir maximizer örneği. Çocukların mutlu olmasına rağmen yalnızca zirveyi istemesi, tatmin olamamasına yol açıyor. Oysa çocuklar “satisficer” yaklaşımıyla ikinciliği bile büyük bir zafer olarak görüyorlar.

Tatminsizliği Aşmak İçin Neler Yapabiliriz?

Peki, bizler mutluluk arayışı ve tatmin duygusunu nasıl koruyabiliriz? Araştırmalar bazı stratejiler öneriyor:

1. Minnet / Şükran Uygulamaları

Düzenli olarak şükür günlükleri tutmak, olumlu duyguları daha kalıcı hale getiriyor. Filmdeki çocukların sahip oldukları küçük başarıyı büyük mutlulukla kutlaması, bunun doğal bir örneği.

2. Beklenti Yönetimi

Hedefleri küçük parçalara bölmek, “daha fazlası” yerine mevcut kazanımları hatırlamak tatmini artırıyor. Antrenör, çocukların ikinciliği kutlama biçiminden bu dersi alıyor.

3. Deneyim Çeşitlendirme

Tekrarlayan deneyimlere farklılık katmak, mutluluğun canlı kalmasına yardımcı oluyor. Yeni aktiviteler, yeni bakış açıları tatmin süresini uzatabiliyor.

Okura Bir Soru

Şimdi size soruyorum: Hayatınızdaki hangi başarılar size ilk başta büyük sevinç verdi ama kısa süre sonra sıradanlaştı? Belki yeni aldığınız telefon, belki bir terfi… Peki, neden o heyecanı sürdürmek bu kadar zor oldu?

Sonuç: Asıl Kazanan Kim?

Aamir Khan’ın filminde olduğu gibi, tatminsizlik aslında bir bakış açısı meselesi. Antrenör, başarıyı yalnızca “birincilik” olarak görürken, çocuklar ikinci olmayı bile büyük bir gururla kutluyor.

İşte bu fark, hayatımızdaki mutluluk arayışının da anahtarı. Hedonik adaptasyon ve seçenek bolluğu, insanın tatmin olmasını zorlaştırıyor.

Ancak minnettarlık, beklenti yönetimi ve deneyim çeşitlendirme gibi küçük adımlar sayesinde mutluluk daha kalıcı hale gelebilir.

Belki de sorulması gereken asıl soru şu: Hayatta gerçekten kaybeden kim? Hep daha fazlasını isteyen antrenör mü, yoksa ikincilikle mutlu olmayı başaran çocuklar mı?

Kaynakça

  • Bao, K. J., & Lyubomirsky, S. (2013). Making it last: Combating hedonic adaptation in romantic relationships. Journal of Positive Psychology, 8(3), 196–206.

  • Lyubomirsky, S. (2011). Hedonic adaptation to positive and negative experiences. In S. Folkman (Ed.), The Oxford Handbook of Stress, Health, and Coping (pp. 200–224). Oxford University Press.

  • Sheldon, K. M., & Lyubomirsky, S. (2012). The challenge of staying happier: Testing the Hedonic Adaptation Prevention model. Personality and Social Psychology Bulletin, 38(5), 670–680.

  • Schwartz, B., Ward, A., Monterosso, J., Lyubomirsky, S., White, K., & Lehman, D. R. (2002). Maximizing versus satisficing: Happiness is a matter of choice. Journal of Personality and Social Psychology, 83(5), 1178–1197.

  • Peng, J., et al. (2018). A new look at the impact of maximizing on unhappiness. Frontiers in Psychology, 9, 158.

Selinay Sönmez
Selinay Sönmez
Ben Selinay Sönmez. 2024 yılında Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldum. Eğitimim boyunca psikolojinin temel alanlarına dair geniş bir perspektif edinmekle birlikte, özellikle nöropsikoloji alanına yoğun bir ilgi geliştirdim. İnsan beyninin işleyişi, zihinsel süreçlerle davranış arasındaki bağlantılar ve nörobilimsel araştırmalar, akademik merakımın merkezinde yer alıyor.Yazın hayatımda ise yalnızca tek bir alana bağlı kalmak yerine, psikolojinin farklı dallarını keşfetmeyi ve bu zenginliği okuyucularla buluşturmayı amaçlıyorum. Bu doğrultuda, her ay düzenli olarak klinik psikolojiden gelişim psikolojisine, sosyal psikolojiden bilişsel bilimlere uzanan geniş bir yelpazede içerikler kaleme almayı sürdürüyorum.Amacım, psikolojiyi yalnızca akademik çevreler için değil, geniş bir okuyucu kitlesi için erişilebilir, anlaşılır ve ilham verici kılmak.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar