Zihnin Kısa Molaları
Elimizi telefondan çekemediğimiz o anları düşünelim… Bir işin yetişmesi gerekiyordur, yüzleşmek istemediğimiz bir duygu kıyıda bekliyordur ya da yalnızca “bir dakika kafamı dağıtayım” diye sosyal medyayı açıyoruzdur. O bir dakika bazen on dakika, bazen yarım saat olur. Farkında olmadan insanlara, yüzlere, kahkahalara, başarı hikâyelerine ve “mükemmel hayatlara” dalarken buluruz kendimizi.
Reels kaydırmak çoğu zaman basit bir alışkanlık gibi görünse de zihnin iç dünyasında çok daha derin bir anlam taşır: Kaçış. Daha doğrusu, zihnin kendini dış dünyanın yükünden, gürültüsünden, duyguların ağırlığından korumak için yarattığı küçük bir mola. Ancak bu mola, uzun sürdüğünde bizi dinlendirmek yerine mutsuzluk ve yetersizlik hissi ile baş başa bırakabilir.
Bu yazıda, reels kaydırma davranışının arkasındaki psikolojik dinamiklerden, zihnimizin bizi nasıl “korumaya” çalıştığından ve gerçek çözümün neden kaçmak değil, fark etmek olduğundan bahsedeceğiz.
1. Sonsuz Kaydırma Kültürü ve Dijital Hızın Çekimi
Modern sosyal medya ortamı, bir içerikten diğerine kesintisiz geçiş sağlayan “sonsuz kaydırma / infinite scrolling” gibi özelliklerle, kullanıcıyı akışa kolayca sürüklüyor. Bu kültürel dönüşüm, tüketim hızını artırırken zihinsel “kaçış” kolaylığını da beraberinde getiriyor.
Kaydırarak geçirilen bu anlık zaman dilimleri—genellikle fark etmeden, otomatik—bazen sadece içerik tüketmek değil; zihni “meşgul” tutarak duygu, düşünce ve sorumluluklardan kaçmak anlamlarına da gelebiliyor.
2. Dijital Bağımlılık ve Ruhsal Durum: Kaydırmanın Ötesi
Sosyal medya kullanımı bazen sadece bir alışkanlık değil, problemli bir davranış biçimi hâline gelmektedir. Özellikle, sosyal medya bağımlılığı olarak adlandırılan kavram, ruh sağlığı ile doğrudan ilişkilendirilebilmektedir. Örneğin, bazı çalışmalar sosyal medya bağımlılığı düzeyi yüksek bireylerde; duygudurum düzenleme, tekrarlama ve çatışma gibi alt faktörlerin depresyon ve anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklarla anlamlı ilişki içinde olduğunu göstermektedir. (Yaşa ve Şen, 2024).
Bu durum, dijital ortamda kaydırmanın — özellikle sınırı olmayan, kontrolsüz kullanımın — zihinsel sağlığımızı etkileme potansiyelini gözler önüne sermektedir.
3. Pasif Tüketim ve İçsel Karşılaştırma: “Diğerleri – Ben” Dengesi Bozuluyor
Sosyal medya içerikleri çoğunlukla idealize edilmiş yaşamları, başarıları, mutlu anları gösterir. Bu içerikler pasif olarak izlenip kaydırıldığında, izleyici kendini bu kurguya göre değerlendirme eğilimi geliştirebilir. Yani “ben neden böyle değilim?” sorusu zihinde belirebilir; bu da yetersizlik, eksiklik ya da tatminsizlik hissini beraberinde getirebilir.
Bazı araştırmalar, sosyal medya bağımlılığı ile benlik memnuniyetsizliği veya beden memnuniyetsizliği gibi olumsuz algılar arasında ilişki olduğunu; kullanım sıklığı arttıkça bireylerde kendilik algısının olumsuz etkilenebileceğini ortaya koymaktadır (Kale, Çavuşoğlu ve Oğraş, 2025).
Bu bağlamda, pasif kaydırma sadece bir zaman geçirme değil; bilinçsiz bir karşılaştırma ve kendini yetersiz hissetme aracı hâline dönüşebilmektedir.
4. Zihnin Koruma Mekanizması: Kaçmak mı, Korunmak mı?
Zihnimiz bazen bilinçli olarak değil; otomatik bir savunma mekanizmasıyla bizi korumaya çalışır. Özellikle stres, sorumluluk, kaygı gibi hislerle baş etmek zor geldiğinde “bir şey hissetmemek” ya da “düşünmemek” için reel kaydırmak cazip gelebilir.
Bu perspektif, sosyal medya bağımlılığı ile psikolojik sıkıntılar arasında bir ilişki olduğunu gözler önüne seriyor: Sosyal medya bağımlılığı arttıkça, depresyon, anksiyete ve stres temelli psikolojik sıkıntı riski de anlamlı ölçüde artıyor (Hoşgör ve Güngördü, 2025). Yani bu kaydırma, kimi zaman zihnin “durdurulamaz akış” içinde kendini savunma, bastırma ya da geçici rahatlama ihtiyacının bir yansıması olabilir. Ama bu savunma kalkanı ne kadar geçici olursa olsun asıl sorunlarla yüzleşmemizi erteleyebilmektedir.
5. Gerçek Çözüm: Farkındalık, Sınırlama Ve Bilinçli Dijital Kullanım
Bu durumda çıkış yolu, kaydırmayı tamamen bırakmak değil, nasıl kullandığımızı fark etmek.
İyi haber: Araştırmalar sosyal medya kullanımının her zaman zararlı olmadığını, “kontrollü ve bilinçli” kullanım biçimlerinin olumsuz etkileri azalttığını gösteriyor (Balcı ve Baloğlu, 2018).
Bu bağlamda birey, dijital yaşamında şu soruları kendine sormalıdır:
• Şu an neden reels kaydırmayorum? Sadece vakit geçirmek için mi, yoksa bir şeyden kaçmak için mi?
• Bu içerik beni gerçekten iyi mi hissettirdi yoksa kötü mü hissettirdi?
• Bu alışkanlık hayatımı, ruh halimi, üretkenliğimi nasıl etkiliyor?
Ve sonrasında — eğer gerekliyse — ekran süresine sınır koymak; gerçek dünyada anlamlı aktiviteler (kitap, yürüyüş, sohbet, yaratıcı uğraşlar…) ile denge kurmak sosyal medyanın olumsuz etkilerini azaltabilmektedir.
Son Söz: Farkındalığın Başladığı Yer
Reels kaydırmak kimimiz için eğlence, kimimiz için zaman öldürme, kimimiz içinse görünmez bir kaçış yolu. O anlarda zihnin yaptığı şey aslında çok tanıdık: bizi duyguların yoğunluğundan, sorumlulukların ağırlığından korumaya çalışmak. Ama her kaçışın bir izi, her kaydırmanın bir nedeni vardır.
Bazen ekrana değil, hissetmekten korktuğumuz o duyguya dokunmak gerekir. Çünkü farkındalık dediğimiz şey; kendimizi suçlamadan, bastırmadan, yargılamadan “Şu an neden buradayım?” diye sormakla başlar. Zihnimiz kaçmaya çalıştığında bile bize bir şeyler anlattığını fark etmek, büyük bir adımdır.
Baş parmağımız ekrana kaydırma hareketi yapıyor olabilir, ama asıl yolculuk kaçtığımız yerde değil, yüzleştiğimiz anda başlar.
Kaynakça
Balcı, Ş., & Baloğlu, E. (2018). Sosyal medya bağımlılığı ile depresyon arasındaki ilişki: “üniversite gençliği üzerine bir saha araştırması”. Galatasaray Üniversitesi İletişim Dergisi, (29), 209–234.
Hoşgör, H. K., & Güngördü, H. (2025). Sosyal Medya Bağımlılığı ve Psikolojik Sıkıntı Arasındaki İlişki: Meta-Analitik Bir Çalışma. Kıbrıs Türk Psikiyatri ve Psikoloji Dergisi, 7(3), 226–235.
Kale, M., Çavuşoğlu, O., & Oğraş, B. Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Medya Bağımlılık Düzeyleriyle Beden Memnuniyeti Algıları ve Gösterişçi Tüketim Eğilimleri Arasındaki İlişki. Turkish Journal of Family Medicine and Primary Care, 19(2), 137–150.
Yaşa, H., & Şen, R. (2024). Hız, üretüketici ve sonsuz kaydırma kavramları ekseninde sosyal medya kültürü. RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, (40), 553–575.


