Suç davranışının nedenleri uzun süredir psikoloji, sosyoloji ve kriminoloji alanlarında tartışılmaktadır. Genetik yatkınlıklar, toplumsal koşullar ve çevresel faktörler önemli görülmekle birlikte, son yıllarda çocukluk travmalarının suç eğilimleri üzerindeki etkisi daha fazla araştırılmaya başlanmıştır. Çocukluk, kişiliğin, duygusal düzenleme becerilerinin ve sosyal normlara uyumun geliştiği kritik bir dönemdir. Bu dönemde yaşanan ihmal, istismar ya da sürekli şiddet ortamına maruz kalma gibi deneyimler, bireyin ilerleyen yaşamında suç davranışına yatkınlığını artırabilir (Widom, 1989).
Çocukluk travmalarının suç davranışı ile ilişkisini anlamak için öncelikle travmanın beyin gelişimine etkisine bakmak gerekir. Erken yaşta kronik strese maruz kalan çocukların, özellikle duyguları kontrol eden limbik sistemlerinde ve dürtüleri düzenleyen prefrontal korteks bölgelerinde yapısal değişiklikler görülebilmektedir (Teicher et al., 2003). Bu değişiklikler, bireyin öfke kontrolü, empati kurma ve sağlıklı karar verme becerilerinde zayıflamaya yol açabilir.
Aile içi şiddet veya ihmal gibi olumsuz yaşantılar, çocuklarda dünyayı tehlikeli bir yer olarak algılama eğilimini artırır. Bu algı, hem savunma amaçlı saldırgan davranışlara hem de otoriteye karşı güvensizliğe neden olabilir. Araştırmalar, çocuklukta istismara uğrayan bireylerin yetişkinlikte şiddet içeren suçlar işleme olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır (Widom & Maxfield, 2001).
Çocukluk travmaları ile antisosyal kişilik bozukluğu arasındaki güçlü bağ da dikkat çekmektedir. Antisosyal kişilik özellikleri gösteren bireylerde empati eksikliği, pişmanlık hissetmeme ve başkalarının haklarını ihlal etme eğilimi görülür (American Psychiatric Association, 2013). Bu durum, bireyin suç davranışına yönelme ihtimalini artırır.
Elbette her travma yaşayan çocuk suç işlemez. Travmanın şiddeti, süresi ve çocuğun destekleyici bir çevreye sahip olup olmaması belirleyici etkenlerdir. Sosyal destek, terapi veya sağlıklı bir rol modelin varlığı, travmanın olumsuz etkilerini azaltabilir (Cicchetti & Toth, 2005). Buna karşılık, destekten yoksun çocuklar travmalarını saldırganlık, madde kullanımı veya suça yönelme şeklinde ifade edebilir.
Çocukluk travmalarının suç davranışına etkisi toplumsal bir boyuta da sahiptir. Çocukken aile içi şiddete tanıklık eden bireylerin yetişkinlikte aynı davranışları sergileme ihtimali daha yüksektir; bu durum “kuşaklar arası şiddet döngüsü” olarak tanımlanır (Ehrensaft et al., 2003). Böylece çözülemeyen travmalar, yalnızca bireyin değil, gelecek nesillerin de yaşamını olumsuz etkiler.
Sonuç
Çocukluk travmaları, suç davranışına yol açan tek faktör olmasa da güçlü bir risk unsurudur. Beyin gelişimi, kişilik yapılanması ve toplumsal ilişkilere etkisi göz önüne alındığında, bu travmaların önlenmesi ve erken müdahale edilmesi hayati önem taşır. Çocukların güvenli ortamlarda büyümesi, psikolojik destek almaları ve sağlıklı rol modellerle yetişmeleri, uzun vadede suç oranlarını azaltabilir. Bu nedenle suçla mücadelede yalnızca cezalandırmaya odaklanmak yerine, çocukluk travmalarını önleyici sosyal politikalar geliştirmek topluma daha kalıcı çözümler sunacaktır.
Kaynakça
-
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). Arlington, VA: American Psychiatric Publishing.
-
Cicchetti, D., & Toth, S. L. (2005). Child maltreatment. Annual Review of Clinical Psychology, 1, 409–438.
-
Ehrensaft, M. K., Cohen, P., Brown, J., Smailes, E., Chen, H., & Johnson, J. G. (2003). Intergenerational transmission of partner violence: A 20-year prospective study. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 71(4), 741–753.
-
Teicher, M. H., Andersen, S. L., Polcari, A., Anderson, C. M., & Navalta, C. P. (2003). Developmental neurobiology of childhood stress and trauma. Psychiatric Clinics of North America, 26(4), 397–426.
-
Widom, C. S. (1989). The cycle of violence. Science, 244(4901), 160–166.
-
Widom, C. S., & Maxfield, M. G. (2001). An update on the “cycle of violence.” Washington, DC: U.S. Department of Justice, National Institute of Justice.