Cumartesi, Aralık 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Bir Şehirden Gitmek

Kriz, Göç ve İnsan Psikolojisi: 18. İstanbul Bienali Üzerine Psikolojik Bir Değerlendirme

Bienal: iki yılda bir gerçekleşen, ulusal veya uluslararası sanat etkinliği demektir. Günümüz dünyasında krizler, belirsizlikler ve zorunlu yer değişiklikleri, insan psikolojisini derinden etkileyen temel dinamikler hâline gelmiştir.

Dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerinin olduğu 18. İstanbul Bienali’nin bu seneki ana teması “Kendini Koruma ve Gelecek Olasılıkları” üzerinedir. Bu bağlamda göç teması sanatçılar tarafından yoğun bir şekilde işlenmiştir. “Üç Ayaklı Kedi” başlığı ile dikkat çeken bienal eserleri, tıpkı uzvunu kaybetmiş bir kedi gibi dengede durmaya çalışan; bazen hızla koşan, bazen saklanan, uyuyan, uyanan, korkan ve cesur olan insanı metaforik bir biçimde ortaya koymaktadır.

Savaşlar, toplumsal gerilimler ve ekonomik dalgalanmalar, bireylerin güvenlik algısını zayıflatarak sürekli bir tehdit hissi yaratmaktadır. 18. İstanbul Bienali’nin ana teması, modern insanın kırılganlık ve dayanıklılık arasında kurduğu dengeyi ele alarak, bu psikolojik süreci metaforik bir dille görünür kılmaktadır. Bienalde kullanılan semboller ve mekânsal düzenlemeler, toplumların ve bireylerin kriz karşısındaki adaptasyon süreçlerine dair zengin bir gözlem alanı sunmaktadır.

Bu yazıda, bienalin tematik yaklaşımı üzerinden göç, savaş ve kriz olgularının insan psikolojisi üzerindeki etkileri; baş etme yöntemleri, dayanıklılık ve toplumsal iyileşme süreçleri bağlamında ele alınacaktır. Amaç, sanatın sunduğu kavramsal perspektifi psikolojik bir çerçeveyle birleştirerek, çağdaş insan deneyimine dair bir yorum geliştirmektir.

Kriz Dönemlerinde Psikolojik Tepkiler

Kriz, bireyin alıştığı dengeyi bozduğunda ortaya çıkar ve kişi, eski uyum stratejilerinin yeterli olmadığını fark ederek kendini yeniden organize etmek zorunda kalır. Bienalde kullanılan metaforlar, bu yeniden düzenleme sürecini somutlaştırmaktadır. Dengesizliğe rağmen ilerlemek, kayıplara rağmen uyum sağlamak ve sınırlı kaynaklarla yeni çözümler geliştirmek, kriz psikolojisinin temel dinamikleriyle paralellik göstermektedir.

Psikolojik araştırmalar, krizle karşılaşan bireylerde üç temel tepkinin öne çıktığını göstermektedir: artan tehdit algısı, güvenli alan arayışı ve davranışsal yeniden örgütlenme. Bu süreçte duygusal dalgalanmalar, geleceği kestirememe hissi ve bedensel uyarılma sık gözlemlenir. Bienalin teması, bu psikolojik devinimi estetik bir düzlemde görünür kılarak, izleyicinin kriz deneyimine dair farkındalığını artırır.

Göç ve Yer Değiştirmenin Etkileri

Zorunlu göç, yalnızca fiziksel bir hareket değil; kimlik, aidiyet ve güven duygusunun yeniden şekillendiği çok boyutlu bir deneyimdir. Göç sürecinde ortaya çıkan başlıca psikolojik temalar arasında kayıp ve yas, belirsizlik ve kimlik baskısı bulunmaktadır. Birey, sadece bir mekânı değil; alışkanlıklarını, sosyal ilişkilerini ve aidiyet duygusunu da kaybedebilir. Geleceğe dair öngörü eksikliği, kaygı ve uyarılmışlık hâli yaratırken, yeni toplumsal düzenle uyum sağlama çabası mevcut kimlik üzerinde baskı oluşturur.

Bienaldeki mekân ve hareket temaları, göç deneyiminin karmaşıklığını metaforik bir şekilde aktarmaktadır. Yer değiştirme, bireyin iç dünyasında da yeni bir düzen kurmasını gerektirir ve hem kırılganlık hem de güçlenme potansiyeli barındırır.

Bienalde pek çok sanatçının eseri dikkat çekmektedir. Bunlardan biri de “Hiçliğin Ortasında Bir Yer” başlığı ile fotoğraflarını sergileyen Erhan Coral olmuştur. Fotoğraflarındaki terk edilmiş yapılar; yalnızlık, hissizlik, bekleyiş, çaresizlik ve yok oluş temalarıyla ziyaretçilerin yüzleşmesini sağlamaktadır.

Toplumsal Dayanışma ve Dayanıklılık

Kriz sadece bireyleri değil, toplulukları da etkiler. Psikolojik dayanıklılık, yalnızca bireysel bir kapasite değildir; sosyal bağların gücüyle de şekillenir. Bienalde öne çıkan topluluk ve dayanışma temaları, kriz dönemlerinde ilişkilerin önemini vurgular. İnsan, zor zamanlarda yalnızlığa çekilse de, uzun vadeli iyileşme çoğunlukla ilişki kurma ve topluluk desteğiyle mümkün olur.

Bu süreç, dayanıklılığın statik bir özellik değil; çevre ve deneyimlerle sürekli yeniden şekillenen dinamik bir kapasite olduğunu göstermektedir. Bienalin tematik yapısı, bu bağlamda toplumsal ve bireysel adaptasyon süreçlerini görünür kılmaktadır.

Sonuç

İstanbul Bienali, kriz, göç ve belirsizlik gibi günümüzün önemli psikolojik deneyimlerini metaforik bir dille yansıtmaktadır. Bireylerin hem içsel hem toplumsal süreçlerini görünür kılan bu yaklaşım, psikolojik kırılganlık ve yeniden yapılanma arasındaki dengeyi ortaya koymaktadır. Göçün kimlik üzerindeki etkisi, krizlerin yarattığı korunma ihtiyacı ve toplumsal dayanışmanın rolü, insan psikolojisinin hem kırılgan hem de uyum sağlayabilir doğasını gözler önüne sermektedir.

Sanat burada yalnızca bir ifade alanı olmakla kalmayıp, bireylerin karmaşık duygusal deneyimlerini anlamlandırmalarına, zihinsel esneklik kazanmalarına ve geleceğe dair alternatif olasılıkları değerlendirmelerine katkı sağlamaktadır. Bienalin yaklaşımı, kriz çağında insan davranışını anlamak için psikolojik bakış açısıyla uyumlu bir düşünsel zemin sunmakta ve hem bireysel hem toplumsal iyileşme süreçlerini gözlemlemek için değerli bir alan oluşturmaktadır.

Müzik Önerisi: Max Richter – On the Nature of Daylight

Aslıhan Merve Mercan
Aslıhan Merve Mercan
Psikoloji lisansını onur öğrencisi olarak tamamlayan Aslıhan Mercan, mezuniyetinin ardından Almanya’da European Solidarity Corps projesinde çocuk psikolojisi üzerine çalışmalar yürütmüştür. Bu süreçte göç ve aidiyet temalarına ilgi duymaya başlamıştır. Yetişkinlerle de çalışan Mercan, baş etme becerisinin yaşamın en önemli güçlerinden biri olduğuna inanarak EMDR ve Oyun Terapisi alanlarında eğitimler almıştır. Sanatla psikolojiyi buluşturarak insana çok yönlü bir bakış kazandırmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar