Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Mağdurunuzu Nasıl Alırdınız? Mükemmel Mağdur Yanılgısı ve Toplumsal Yansımaları

Yoğun bir günün ardından evinize geldiniz, üstünüzü değiştirdiniz, televizyonu açtınız ve apar topar akşam yemeğinizi hazırlamaya başladınız. Bu sırada içeriden haber bülteninin sesi geliyor. Yine bir şiddet olayı… Haberde mağdurla yapılan bir röportaj var. Gözünüzün önüne ilk gelen mağdur imajı nasıl biri olurdu? Cinsiyetini, görünüşünü, yaşını, işini düşündüğünüzde aklınızda nasıl bir portre belirdi?

Peki size iki farklı mağdur resmi sunulsaydı tepkileriniz aynı mı olurdu? Ne yazık ki bir şiddet veya istismar olayının mağduru olduğunuzda, mağduriyetinizi kanıtlamak için ikna etmeniz gereken yalnızca yargının mahkemesi değildir. En az onun kadar zorlu olan bir başka mahkeme daha vardır: toplumun vicdan mahkemesi.

Mükemmel Mağdur Miti

Araştırmacı Jason B. Whiting’e göre bir mağdurun toplum tarafından ciddiye alınabilmesi ve “ideal mağdur” olarak kabul edilmesi için şu beş özelliği taşıması gerekir:

  • Zayıf ve kırılgan görünmek,

  • Suç anında saygın bir iş veya aktiviteyle meşgul olmak,

  • Geçmişinde sorgulanabilecek hiçbir davranışın bulunmaması,

  • Açıkça suçlu görünen bir profil tarafından mağdur edilmek,

  • Faili tanımıyor olmak (Whiting, 2019).

Bu çerçevenin dışına çıkan mağdurlar çoğu zaman daha az ciddiye alınır. Fail tanıdık biriyse, mağdur olaydan hemen sonra şikâyette bulunmamışsa, duygusal tepkileri yeterince “dramatik” görünmüyorsa ya da olay sırasında alkol almışsa, toplum mağduriyetini sorgulamaya başlar. Bu da mağdur suçlayıcılığına (victim blaming) zemin hazırlar (StrongHearts Native Helpline, 2023).

Tam da bu yüzden “mükemmel mağdur miti” yalnızca bireysel algıları değil, mahkemelerin karar süreçlerini, medya haberlerini ve hatta gündelik sohbetlerimizi bile etkiler. Mit kırılmadıkça, mağdurların adalete erişim yolu daha da zorlaşır.

Sosyal Medya Mahkemeleri

Şiddet ve istismar çoğunlukla kapalı kapılar ardında gerçekleştiği için, mağdurların elinde yeterli fiziksel kanıt olmayabilir. Kanıtlar olsa bile failler çoğu zaman caydırıcı cezalarla karşılaşmaz. Bu da mağdurları haklarını sosyal medya üzerinden aramaya yönlendirir.

Sosyal medya, mağdura kamuoyu desteği sağlasa da beraberinde yeni bir risk getirir: Bu kez mağdurun hayatı, sosyal medya kullanıcıları tarafından ince elenip sık dokunur. Failin değil, mağdurun geçmişi didik didik edilir. Mağdurun “ideal mağdur” tanımına uymadığı görüldüğünde, en sert sorulardan biri hemen gündeme gelir: “Bunu hak etmiş olabilir mi?”

Bu sorgulamalar mağdurlar için ikinci bir travmaya dönüşür; yani olayın kendisi kadar toplumun tepkisi de yaralayıcıdır.

“Neden Şimdi?” Sorusu

Türkiye’de yakın zamanda özellikle sanat ve eğlence dünyasında başlayan ifşalar, bu mitin nasıl işlediğini gözler önüne serdi. Benzer şekilde dünya çapında #MeToo hareketi, birçok mağdurun yıllar sonra konuşabildiğini göstermişti. Ancak en sık yöneltilen sorulardan biri hep aynı oldu: “Madem böyle bir şey yaşandı, neden şimdiye kadar sustunuz?”

Cinsel şiddet ve istismar olaylarının geç rapor edilmesinin birçok nedeni vardır:

  • Failin tepkisinden ya da toplumun yargısından korkmak,

  • Kendini suçlamak ve utanmak,

  • Failin toplum tarafından sevilen ya da güçlü bir figür olması,

  • Olayın ne olduğuna anlam verememek ya da travmayı bastırmak.

Bu nedenle yıllar sonra konuşan mağdurları sorgulamak, aslında travmanın doğasını ve toplumun baskılarını görmezden gelmektir (Campbell & Raja, 2005).

Zaman Aşımı Tartışması

Mağdurların yaşadıklarını geç rapor etmesi, hukuk sisteminde zaman aşımı süreleri yüzünden adalete erişimi zorlaştırır. Oysa travma zamanla kaybolmaz; tam tersine, kişinin hayatına yayılan etkiler bırakır. Bu nedenle cinsel şiddet ve istismar suçlarında zaman aşımı kaldırılmalı, mağdurlar konuşabildikleri anda yargı sürecine başvurabilmelidir.

Mükemmel Mağdurlar Yoktur

Mükemmel mağdur miti hem bireylerin hem de toplumun adalet arayışını gölgeleyen güçlü bir yanılsamadır. Her mağdurun hikâyesi farklıdır; kimisi hemen anlatır, kimisi yıllar sonra konuşur. Kimisi toplum gözünde “saygın” biridir, kimisi hakkında önyargılar vardır. Ancak tüm bu farklılıkların ortak noktası şudur: Şiddet, şiddettir.

Hiçbir mağdur, destek görebilmek ya da haklarını savunabilmek için kusursuz olmak zorunda değildir. Toplumun ve adalet sisteminin görevi, mağdurun kusursuzluğunu sorgulamak değil; maruz kalınan şiddeti durdurmak ve failin sorumluluğunu ortaya koymaktır.

Kaynakça

Campbell, R., & Raja, S. (2005). The sexual assault and secondary victimization of female veterans. Psychology of Women Quarterly, 29(1), 97–106

StrongHearts Native Helpline. (2023). Deconstructing the myths about victims. https://strongheartshelpline.org/abuse/deconstructing-the-myths-about-victims

Whiting, J. B. (2019). The Myth of the Perfect Victim. Journal of Interpersonal Violence. https://www.researchgate.net/publication/342215149_Basinda_Kadina_Yonelik_Siddet_Haberlerinin_Ele_Alinis_Bicimlerinin_Karsilastirilmasi

Gizem Nur Tosun
Gizem Nur Tosun
Gizem Nur Tosun, Klinik Psikoloji yüksek lisansını tamamlamış, yetişkin ve ergenlerle çalışan bir klinik psikologdur. Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi ve Sanat Terapisi alanlarında eğitimler almış ve terapi süreçlerini bu yaklaşımlar doğrultusunda yürütmektedir. Çeşitli gönüllülük projelerinde, özel kliniklerde ve belediyeye bağlı kurumlarda çocuklar ve yetişkinlerle deneyim kazanmıştır. Yazılarında sosyal psikoloji, suç psikolojisi ve psikolojinin popüler kültürdeki yansımalarını ele alarak, psikolojiyi herkes için anlaşılır ve ilgi çekici kılmayı hedeflemektedir. Yazmak, onun için bilgiyi paylaşmanın ve psikolojik farkındalığı artırmanın değerli bir yoludur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar