Çarşamba, Eylül 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Şiir Yazmak Kadınları Öldürüyor Mu: Sylvia Plath Etkisi

Neredeyse hepimizin bildiği, kafasını fırına sokmasıyla gerçekleşen Sylvia Plath’in ölümü ve buna yol açan mental durum, 2001’de psikolojide bir fenomen haline geldi. Psikolog James C. Kaufman, yaratıcı yazarların mental hastalıklara ortalama bir insandan daha meyilli olduğu iddiasını incelemek istedi. O zamana dek bu konuda elle tutulur detaylı bir çalışma yapılmamıştı. Kaufman, bütün yazarların aynı derecede bu eğilime sahip olmayabileceğini düşünüyordu.

Nitekim 1,629 yazarın katılımıyla yürüttüğü çalışmanın sonucunda görünen oydu ki, kadın şairler mental hastalıklara şair olmayan yaratıcı kadın yazarlardan ve bütün erkek yazarlardan daha eğilimliydi (Kaufman, 2001). Depresyonun kadınlarda erkeklerden iki kat daha yaygın görülmesi (Nolen-Hoeksema, 2001) gibi, mental hastalıkların görülme sıklığında cinsiyetler arasında halihazırda bir fark vardı, bu yüzden erkek yazarların mental hastalıklardan daha az muzdarip olması şaşırtıcı değildi. Ancak ilginç olan, şair kadınların diğer kadın yazarlar arasında da en yüksek depresyon oranına sahip olmasıydı.

Kaufman’ın Çalışması ve Bulguları

Kaufman, çalışmasının ikinci aşamasında seçkin sınıfa ait 520 kadını kendi aralarında inceledi ve sonuçlar yine kadın şairlerin bütün diğer seçkin meslek sahibi kadınlar arasında (şairler, kurgu yazarları, kurgu dışı yazarlar, görsel sanatçılar, politikacılar ve aktrisler) mental hastalık deneyimleme ihtimalinin kayda değer derecede daha yüksek olduğu yönündeydi (Kaufman, 2001). Bu çalışmalar birer korelasyon çalışması olduğu için şiir yazmak mı kadınları depresyona sürüklüyordu yoksa depresif kadınlar mı daha fazla şiire yöneliyordu, ayırt etmek mümkün değildi. Kaufman, bu çalışmadan elde ettiği bulgular sonucu psikolojide Sylvia Plath Etkisi isimli fenomeni ortaya attı.

Bu fenomene ismini veren Sylvia Plath olsa da, edebiyat tarihinde Sylvia Plath etkisiyle örtüşen benzeri birçok olay vardı. Türk edebiyatında da Sylvia Plath ile çokça kez birlikte anılan Nilgün Marmara, neredeyse Sylvia ile aynı yaşta iken balkondan atlayarak hayatına son vermişti.

Sylvia Plath Etkisi Günümüzde Geçerli mi?

Peki günümüzde Sylvia Plath Etkisi varlığını sürdürüyor mu yahut bu etki ortaya atıldığı dönemlerde gerçekten var mıydı? Kaufman, zaman geçtikçe Sylvia Plath Etkisi’ni giderek daha az ilginç bulmaya başlamıştı. Hatta 2017’de yazdığı bir makalede o zamanları anlatırken “Medya bana ilgi gösterirken genç ve aptaldım, beyin fırtınası yapmaktan veya bu etkinin olası nedenlerini ortaya atmaktan mutluluk duyuyordum” (Kaufman, 2017, p. 173) ifadelerini kullandı.

Peki Sylvia Plath Etkisi hiç var olmamış mıydı, yanlış bir hipotezden mi ibaretti? Sylvia Plath Etkisi’ni ve ne anlama geldiğini anlamak için belki de önce Kaufman’ı anlamak gerekiyor. James C. Kaufman, özellikle yaratıcılık üzerine çalışan ve günümüzde de bu çalışmalarına devam eden bir psikolog. Sylvia Plath Etkisi’ni ortaya attığı dönemlerde, günümüzde de olduğu gibi, yazarların çok ızdıraplı hayatları ve düşünme biçimleri olduğu fikri popüler bir görüştü.

Özellikle de yaratıcı insanlar arasında bipolar bozukluğun ekstra yaygın olduğu düşünülüyordu. Bu görüşü destekleyen bazı çalışmalar da yapılmıştı ancak yeterli katılımcı sayısına sahip ve önyargılardan arındırılmış bir değerlendirme süreci olduğu düşünülen sağlam bir çalışma henüz yoktu. Kaufman da onun ilgisini oldukça çeken bu konuyu, yaratıcılığın beraberinde getirdiği bedelleri olduğu veya sanatı “hasta” insanların ürettiği gibi mitleri incelemek istedi. İncelemesini de özellikle dallara ayırdığımızda ne göreceğimizi anlamak üzerine yürüttü.

O dönemler henüz doktorasını yeni tamamlamış olan James Kaufman, bulduğu sonuçlardan dolayı heyecanlıydı. Sylvia Plath Etkisi, insanların ilgisini oldukça çekti ve dallandıkça dallandı. Sanatta çokça kez bu etkiye atıf yapıldı. Ancak bundan 16 yıl sonra, Kaufman geriye dönüp baktığında oldukça yanlış anlaşıldığını düşünüyordu. Çalışması, sanki bütün kadın şairlerin mental olarak hasta olduğunu veya bütün yaratıcı yazarların hasta olduğunu gösteriyormuş gibi çarpıtılıyordu (Kaufman, 2017).

Sylvia Plath Etkisi ve Yaratıcılık Üzerine Sonuçlar

20 yıldan uzun süre yaratıcılık üzerine çalıştıktan sonra, bizzat Kaufman pek çok kez Sylvia Plath Etkisi’nin önemine karşı çıkan görüşler öne sürdü. Her şeyden önce, toplum tarafından sıradan görülen insanların biyografileri sanat camiasındaki mental hastalıklarla boğuşan insanlar kadar sık kaleme alınmıyordu ve dikkat çekmiyordu (Kaufman, 2017). Bu yüzden kıyaslamaların sağlıklı yapılamadığını ve önyargısız bakılmadığını düşünüyordu.

Tüm bunların sonucunda Kaufman’ın iddiası mental hastalıklar ve yaratıcılık arasında hiçbir bağlantı olmadığı yönünde değildi. Ancak şöyle bir noktaya parmak bastı: Pek çok çalışmada yaratıcılık bağımlı değişken olarak ele alınıyordu ancak Kaufman yaratıcılığın bağımsız değişken olduğu çalışmalar yürüttüğünde, yaratıcılıkla birlikte gelen birçok pozitif özelliğin de olduğu yönünde bulgular bulmuştu. Belki de bilim camiası, trajik mitleri doğrulamak adına yaratıcılığı yanlış bir şekilde ele alıyordu. Yaratıcılık üzerine yazılan çalışmaların yalnızca yüzde 10’u yaratıcılığın öneminden bahsediyordu (Kaufman, 2017).

James Kaufman, günümüzde çalışmalarını yaratıcılığın bu ihmal edilmiş yönlerine odaklanarak sürdürüyor. Sylvia Plath Etkisi, bir lanet veya determinist bir sebep-sonuç ilişkisi değil, belki yaratıcılığın olası birçok etkisinden yalnızca biri. Ona Kaufman’ın baktığı gibi bakılmalı ve salt bir gerçekten ziyade, bilimsel merakı tetikleyen ve yaratıcılığın çok yönlü doğasına dikkat çeken bir metafor olarak değerlendirilmelidir.

Kaynakça

Kaufman, J. C. (2001). The Sylvia Plath effect: Mental illness in eminent creative writers. Journal of Creative Behavior, 35(1), 37–50. https://doi.org/10.1002/j.2162-6057.2001.tb01220.x

Kaufman, J. C. (2017). From the Sylvia Plath Effect to social justice: Moving forward with creativity. Europe’s Journal of Psychology, 13(2), 173–177. https://doi.org/10.5964/ejop.v13i2.1413

Nolen-Hoeksema, S. (2001). Gender differences in depression. Current Directions in Psychological Science, 10(5), 173–176. https://doi.org/10.1111/1467-8721.00142

Su Talya Çalışkan
Su Talya Çalışkan
Su Talya Çalışkan, Bilkent Üniversitesi Psikoloji bölümünde son sınıf öğrencisidir. Klinik psiko-seksüel sağlık, kadın ruh sağlığı ve cinsel eğitim alanlarına ilgi duymaktadır. BDT, mindfulness ve sanat terapisi gibi çeşitli psikoterapi yaklaşımlarında eğitimler alarak bireyin çok yönlü gelişimini anlamaya çalışır. Psikolojiyi hem bilimsel hem de insani yönleriyle ele almayı amaçlar. Yazılarında psikolojik kavramları ve araştırmaları herkesin için ulaşılabilir bir dille sunarak farkındalık yaratmayı hedefler. Aynı zamanda kültürlerarası çalışmalara ve sosyal farkındalığa önem verir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar