Cuma, Aralık 12, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Öz Sevgi Açığı Mikro Aldatmayı Besler mi?

İlişkiler dünyası son yıllarda yepyeni bir kavramla daha tanıştı: mikro aldatma.
İhanetin büyük, dramatik bir olay olmasına gerek yok; bazen küçük bir mesaj bile ilişkideki güveni sarsmaya yetiyor.

Peki bu davranışın arkasında yalnızca ilişki problemleri mi var?
Yoksa mesele çok daha derinde, kişinin kendisiyle olan bağında mı başlıyor?

Son araştırmalar giderek daha net bir gerçeği işaret ediyor:
Öz sevgi düzeyi, mikro aldatma eğilimini sandığımızdan çok daha fazla etkiliyor.

Kendini Sevmek mi, Yoksa Dışarıdan Sevilmeyi Beklemek mi?

Öz sevgi, aslında kişinin kendine karşı sahip olduğu temel bakım sistemi gibi düşünülebilir.
Kendine değer vermek, sınır koyabilmek, ihtiyaçlarını fark edebilmek ve kendini duygusal olarak destekleyebilmek…

Bu beceriler güçlü olduğunda kişinin ilişkilerdeki tutumu da daha dengeli olur.
Ama öz sevgi zayıfsa tablo değişir.

Kişi kendini yeterince değerli hissetmediğinde, ilişkide güvende olmakta zorlanabilir.
Partnerden gelen ilgi bir süre yetse de içsel boşluk kolayca geri döner.
Ve işte tam burada, dışarıdan gelen küçük bir ilgi bile olduğundan çok daha cazip görünmeye başlar.

Bir mesaj, bir övgü, ufak bir dikkat…
Hepsi kişide “Birileri beni fark ediyor” hissini uyandırır.

Bu his kısa süreli bir keyif sağlar ama uzun vadede daha büyük bir duygusal açlığı besler.
İşte mikro aldatmanın çoğu zaman başladığı yer tam burasıdır.

Mikro Aldatma Bir İlişki Arayışı Değil, Bir Kendilik Arayışı Olabilir

İlginç olan şu ki, mikro aldatmada amaç çoğu zaman gerçekten başka bir ilişki kurmak değildir.
Bunun yerine kişi kendi değerini hatırlamaya, bir anlığına “yeterliyim” duygusunu hissetmeye çalışır.

Kısa bir mesajlaşma bile kişiyi geçici olarak sakinleştirebilir.
Fakat partner açısından bu durum, güvenin temelden sarsılmasına yol açar.

“Bir şeyler saklanıyor” hissi, ilişkide en hızlı yayılan duygulardan biridir.

Yani öz sevgisi zayıf bireyin içsel boşluğunu tamamlamaya çalıştığı bu davranış, dışarıdan bakıldığında ilişkide görünmez ama güçlü bir çatlak oluşturur.

Kaygılı Bağlananlar: İlgi Açlığı – Öz Sevgi İlişkisi

Kaygılı bağlanan kişiler ilişkilerde daha fazla güvenceye ihtiyaç duyar.
Partnerinden ilgi azalınca tetiklenir; belirsizlik onlar için büyük bir stres kaynağıdır.

Eğer öz sevgi düşükse bu tetiklenme daha da büyür.
Kişi kendini partneriyle yatıştırmak yerine dışarıdan gelen ilgiyle toparlamaya çalışabilir.

Bu yüzden kaygılı bağlanma ile düşük öz sevgi birleştiğinde, mikro aldatma riski belirgin şekilde artar.

Kaçıngan Bağlananlar: Mesafe Arayışı – Kendilik Dengesi

Kaçıngan bağlanan bireyler ise duygusal yakınlık arttığında bazen bunalmış hisseder.
Bu kişiler için mikro aldatma, yakınlıktan kaçmak veya nefes almak gibi bir işlev görebilir.

Buradaki zayıf halka yine öz sevgidir.
Kaçıngan birey kendine duygusal olarak destek olamadığında, mesafeyi düzenlemek için dışarıdaki küçük dikkat sinyallerine yönelme ihtimali artar.

Bu, onlar için bir kaçış alanı yaratır fakat ilişkide güvensizliği derinleştirir.

Mikro Aldatma: İki Taraf İçin de Öz Sevgi Sınavı

Mikro aldatmayı yapan kişinin öz sevgi açığı olduğu gibi, bu davranışa maruz kalan kişinin öz sevgisi de bundan etkilenir.

Birçok insan mikro aldatmayı fark ettiğinde şunu düşünür:

“Demek ki ben yetmedim.”
“Acaba bende ne eksik?”

Bu sorular kişinin öz saygısını sarsabilir.

Yani mikro aldatma, aslında iki kişiyi de aynı noktada sınar:
Değer algısı.

Peki Öz Sevgi Güçlü Olduğunda Ne Olur?

Çok daha sakin bir tablo çıkar:

• Kişi değerini dış onaydan almaz.
• Sınırları net olur.
• Dışarıdan gelen küçük ilgi sinyalleri cazip gelmez.
• İlişkide sorun yaşadığında bunu partneriyle konuşur.
• Sadakat bir zorunluluk değil, bir öz saygı davranışı haline gelir.

Bu nedenle öz sevgi, yalnızca bireysel bir iyilik hali değil, ilişkide sadakati koruyan temel yapılardan biridir.

Sonuç: Mikro Aldatma Bir İlişki Sorunu Kadar Bir Kendilik Hikâyesidir

Öz sevgi açığı, mikro aldatmayı gerçekten besleyebilir.
Çünkü kendini tam hissetmeyen kalp, dışarıdan gelecek küçük ilgi kırıntılarına daha duyarlıdır.

Ama bu durum ne kaçınılmazdır ne de çözümsüz.

Kişinin kendine dönüp şu soruyu sorması çoğu zaman en iyileştirici başlangıç olur:

“Ben kendime gerçekten nasıl davranıyorum?”

Mikro aldatmayı anlamak, ilişkiyi suçlamak değil; kişinin kendiyle kurduğu bağı yeniden değerlendirmesi için bir fırsat olabilir.

Ve çoğu zaman asıl dönüşüm, bu noktada başlar.

İpek Su Tarak
İpek Su Tarak
İpek Su Tarak, psikoloji lisans eğitimini Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi'nde tamamlamış, klinik psikoloji yüksek lisans eğitimine Nişantaşı Üniversitesi'nde devam etmektedir. Eğitim süreci boyunca çeşitli kurumlarda çocuk, ergen, yetişkin ve yaşlı bireylerle çalışarak klinik gözlem, test uygulamaları ve vaka analizleri gibi alanlarda deneyim kazanmıştır. Mesleki gelişimini desteklemek amacıyla Harvard Medical School'dan Positive Psychology Certificate programını tamamlamış, Prof. Dr. Onur Uçak Türker'den MBSR (Mindfulness Temelli Stres Azaltma) eğitimi almış, Prof. Dr. Mehmet Zihni Sungur'un yürüttüğü “Cinsel İşlev Bozuklukları ve Çift Sorunları" eğitimine katılımını sürdürmektedir. Alanına duyduğu ilgiyle çok yönlü bir klinik perspektif geliştirmeyi hedeflemektedir

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar