Çarşamba, Eylül 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Neden Hep Aynı Nesne? Otizmde Nesne Takıntısı ve Davranışların Psikolojisi

İlk yazımı siz değerli okuyuculara heyecanla sunarken, bu yazıyı yazabilmeme olanak sağlayan bir anımdan bahsederek başlamak istiyorum. Staj yapma fırsatı bulduğum bir rehabilitasyon merkezinde Otizm Spektrum Bozukluğu tanısı almış çocuklarla bire bir çalıştım ve onları gözlemleme fırsatı elde ettim. Çoğu çocukta, DSM-5’te tanımlanan davranışları görmek mümkündü: sosyal iletişimde güçlükler, göz teması kurmada zorluk, beden dilindeki farklılıklar…

Elbette her çocuğun kendi içinde ayrı bir dünyası, her olaya farklı yaklaşımları mevcuttu. Fakat gözlemlerim arasında beni en çok düşündüren ve başta garipsediğim bir durum vardı: ‘nesne takıntısı’. Önce bir çocuğun annesine olan sürekli takıntısını fark ettim, daha sonra birinin ‘ceviz kıracağına’ olan olağanüstü ilgisini. Zamanla anladım ki bu davranış sadece bir takıntı değil, otizmli çocukların kendi dünyalarına açılan derin bir kapı; hislerini ve varlıklarını ifade etmek için geliştirdikleri farklı bir iletişim biçimiydi ve otizmi anlamak açısından önemli ipuçları içeriyordu.

Peki nesne takıntısının altında ne vardır, günlük yaşama nasıl yansır ve nasıl yönetilmelidir?

Otizm Spektrum Bozukluğu’nda Nesne Takıntısı

Otizm Spektrum Bozukluğu’nda nesne takıntısı genellikle üç şekilde ortaya çıkar:

  1. Spesifik bir nesneye bağlılık: Çocuğun sürekli olarak yanında bulundurduğu bir eşya olabilir.

  2. Tekrarlayıcı oyun ve davranışlar: Eşyaların ya da oyuncakların sadece belirli bölgeleriyle oynama, örneğin oyuncak arabanın sadece tekerlekleriyle oynamak.

  3. Özel ilgi alanları: Spesifik konulara aşırı yoğunlaşma.

Bu davranış dışarıdan sadece ‘takıntı’ olarak görülse de çocuk için çoğu zaman rahatlık ve güvenlik hissi sağlar. Ayrıca bilimsel araştırmalar, rutinin ve tekrarın otizmli bireyler için önemini vurgulamakta ve duyusal özellikler ile bilişsel farklılıkların, nesne takıntısının sebepleriyle ilişkili olabileceğini göstermektedir.

Elbette, nesne takıntısının olumlu ve olumsuz yönlerine değinmeden bu davranışı anlamak pek mümkün olmayacaktır.

Olumlu ve Olumsuz Yönler

Olumlu yönlere odaklanacak olursak; çocuğun dikkatini tek bir yöne yoğunlaştırabilmesi ve yüksek odaklanma becerisi, onu daha iyi tanıma fırsatı sunmakta, gelişim sürecinin takibini kolaylaştırmakta, verilecek eğitimlerin özelleştirilmesinde kritik bir rol oynamakta ve belirli bir alanda uzmanlık geliştirme şansı açısından oldukça faydalı olabilmektedir. Bunun yanı sıra duygu regülasyonu sürecine de olumlu etkisi oldukça yüksektir.

Diğer yandan, nesne takıntısının olumsuz yönlerinden biri de dikkatin sürekli tek bir nesneye yoğunlaşması nedeniyle çocuğun sosyal beceri gelişimi ve akranlarıyla iletişim kurma becerilerinin sınırlı kalabilme ihtimalidir. Ayrıca çocuğun spesifik nesne veya nesnelere olan aşırı ilgisi toplumda ‘tuhaflık’, ‘anormallik’ ve ‘inatçılık’ olarak algılanabilir ve hatta çocuğun soyutlanma ve ilgisiz bırakılma gibi durumlara maruz kalmasına neden olabilmektedir.

Başka bir olumsuz yönü ise nesneye olan tekrarlayıcı ilgi, nesne ortadan kalktığında öfke patlamalarına ve farklı davranışların sergilenmesine yol açabilir.

Müdahale ve Yaklaşımlar

Uzmanlar nesne takıntısı davranışının tamamen ortadan kaldırılmaması gerektiğini vurgular. Çünkü bu davranışlar bizlere çeşitli bilgiler sunarak otizmli bireylerin dünyasına geniş bir perspektiften bakmamıza yardımcı olur. Bunun yerine şunlar kritiktir:

  1. Yönlendirme: Çocuğun aşırı ilgi duyduğu nesneye olan bağlılığını öğrenme fırsatına çevirmek, verilecek eğitimleri buna göre düzenlemek.

  2. Sınır Koyma: İlgi duyulan nesnenin rutini bozmaması ve çocuğun tek bir şeye odaklanmasını engellemek adına günün belirli vakitlerinde izin verilmesi.

  3. Aile ve Uzman Desteği: Aile ve uzmanların multidisipliner olarak çalışması önemlidir. Kurumlarda uzmanlar tarafından verilen eğitimler tek başına yeterli olmayacaktır.

  4. Terapi Yöntemleri: Yaygın kullanılan yöntemlerden biri oyun terapisidir. Çocuğun takıntı yaptığı nesneyle oyun kurmasına alan açmak, hem onun davranışlarını daha iyi anlamamızı sağlar hem de ileride karşılaşabileceği zorluklara karşı bir yol gösterici olur. Aynı zamanda çocuğun duygularını, ihtiyaçlarını ve dünyayı algılama biçimini anlamamıza olanak tanır. Kullanılan diğer etkili terapi yöntemleri ise Uygulamalı Davranış Analizi (ABA) ve Duyusal Bütünleme Terapisidir.

Sonuç

Nesne takıntısı, basit bir ‘ilgi’den ziyade çocuğun iç dünyasına açılan bir kapıdır ve derinlemesine analiz, gözlem ve kaliteli bir eğitim gerektirir. İyi veya kötü olarak nitelendirmekten çok, “acaba bu nesneye neden bu kadar bağlı?” diye düşünmekte fayda vardır.

Toplum ve aileler olarak yapmamız gereken, bu davranışları yok saymak veya bastırmaya çalışmak değil; anlamak, yönlendirmek ve çocuğun güçlü yanlarını geliştirmek için fırsatlar sunmaktır. Doğru yaklaşım benimsendiğinde, bu davranışların bir ‘anormallik’ veya ‘tuhaflık’ olmadığını; her çocuğun gelişimi için ayrı bir fırsat sunduğunu fark etmek kaçınılmaz olacaktır.

Unutmamak gerekir ki otizmli çocukların spesifik nesnelere olan bu ilgileri, onların potansiyeline açılan bir kapı olabilir. Önemli olan, bu kapıyı aralamak ve her çocuğun kendi potansiyelini keşfetmesine izin vermektir.

Kaynakça

  • AKBAYIR ÖZÇELİK, E. N. (2025). Otizm Spektrum Bozukluğuna Sahip Çocuklarda Görülen Tekrarlayıcı Davranışlar ile İletişim Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi.

  • Amerikan Psikiyatri Birliği. (2014). Ruhsal bozuklukların tanısal ve istatistiksel el kitabı: DSM-5 (E. Köroğlu, Çev. Ed.). Ankara: Hekimler Yayın Birliği.

  • Çeçen, V. (2022). Otizmli Bireylerde Takıntılar ve Çözüm Önerileri. Hayrendiş.

  • Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneği (ÖÇED). (2025). Takıntılarla Nasıl Başa Çıkarız? E-Dergi

Leyla Kaya
Leyla Kaya
Leyla Kaya, Başkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü 3. sınıf öğrencisidir. Sosyal ve gelişim psikolojisine ilgi duymakta; özellikle çocuk ve ergenlerle ilgili konular üzerine çalışmayı hedeflemektedir. Farklı kurumlarda edindiği staj deneyimleri, çeşitli öğrenci topluluklarındaki aktif rolleri ve katıldığı seminerlerle mesleki ilgisini derinleştirmiştir. Akademik alanda ilerlemek isteyen biri olarak, düşüncelerini yazıya dökerek paylaşmanın gücüne inanmakta; bu nedenle Psychology Times platformunda içerik üretmeyi değerli bir gelişim alanı olarak görmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar