Hepimizin zihninde sahip olmak istediğimiz beceriler, özellikler ve ideal bir benlik temsili vardır. İdeal benlik, bir bireyin ideal olarak edinmek istediği beceri, özellik ve kaynakların bütününü tanımlar (Higgins, 1987; Markus & Nurius,1986). Bu ideali gerçekleştirmek için de mesleki başarıdan kişisel gelişime kadar uzanan çeşitli hedeflerimiz vardır. Yaklaşımların çoğu bu hedeflere ulaşmak için bireyi tek başına ele alan içsel süreçlere odaklanır. Ancak kişi merkezli bakış açısı yakın partnerlerin ideal benlik hedefine ulaşmadaki belirleyici rolünü es geçer. Birey sosyal bir varlıktır ve sosyal etkileşim yalnızca duygusal bir destek alanı değil aynı zamanda benliğin inşa edildiği bir zemindir. Yani kişilerarası etkileşimlerimizin ve deneyimlerimizin ideal benlik hedefine ulaşmaktaki rolü bir hayli önemlidir.
Drigotas, Carly E. Rusbult ve arkadaşları tarafından geliştirilen Michelangelo fenomeni ise tam da burada devreye girer. Model, yakın partnerlerin birbirlerinin kişiliklerini şekillendirdiklerini, birbirlerinin becerilerini ve özelliklerini geliştirdiklerini ve birbirlerinin hedeflerini desteklediklerini veya engellediklerini öne sürer (Rusbult, Finkel & Kumashiro, 2009). Modele bu ismin verilmesi ise metaforik bir anlam taşır. Heykel yapmak sanatçının uyku halindeki ideal figürü taş bloktan serbest bırakma sürecidir. Michelangelo’ya göre heykeltıraşın görevi de bu ideal formu ortaya çıkarmak için taşı yontmaktır (Gombrich, 1995). İnsanlar da her kişinin arzuladığı “ideal benlik” olarak adlandırılan uyuklayan ideal şekillere sahiptir. Bu olguya göre, kişilerin benliklerini şekillendirmede, kişilerarası ilişkiler ve deneyimler önemlidir ve ilişkisel partnerler “benlik heykeltıraşı” olarak işlev görürler (Drigotas ve ark., 1999).
Model bize karşıdaki kişinin benliğinin baştan yaratılmasını veya dayatılmasını kastetmez. Aksine partnerin içindeki potansiyeli görüp o potansiyele ulaşması için onu teşvik etmeyi ifade eder. Fakat zaman zaman Pygmalion olgusuyla karıştırılır.
Pygmalion Fenomeni
Michelangelo olgusu, partnerin, eşinin benliğini onun ideal benliği doğrultusunda biçimlendirme (heykelin ideali) sürecini açıklarken bu olgu, partnerin kendi idealine göre eşinin benliğini biçimlendirmesi olarak açıklanır (heykeltıraşın ideali) (Büyükşahin Sunal & Taluy, 2012). Bu süreç, mitolojideki Pygmalion’un kendi idealindeki heykeli canlandırma öyküsüyle simgelenir. Pygmalion fenomeninde bir yönlendirme ve beklenti söz konusudur. Kişi partnerinin ideal benliğini dikkate almaz ve kendi idealine göre onu biçimlendirir. Partnerinin de onun beklentilerine uymasını bekler. Pygmalion fenomeni gelişim değil, uyum yaratır.
Yapılan araştırmalar bu tür bir biçimlendirmenin özellikle uzun vadede bireysel ve ilişkisel mutlulukla olumsuz ilişkili olabileceğini göstermektedir.
Partner Onaylama (Partner Affirmation)
Bir partnerin diğerinin ideal benliğini fark etmesi, ciddiye alması ve bu ideale yaklaşmasını algısal ve davranışsal olarak desteklemesi sürecidir. Bir partner onaylayıcı olduğunda ve hedef kişi ideallerine yaklaştığında, hedef kişi daha fazla yaşam memnuniyeti ve psikolojik sağlık dahil olmak üzere daha yüksek kişisel refahın tadını çıkarır (e.g., Drigotas, 2002).
Ancak onaylama, kişinin mevcut hâlini onaylamak değil, olmak istediği yöne doğru ona alan açmaktır. İdeal benliğe yönelik bir tanıma ve güçlendirme eylemidir. Rusbult ve arkadaşları (2009) bu süreci, Michelangelo fenomeninin merkez mekanizması olarak tanımlar.
Algısal Onay (Perceptual Affirmation)
Bu olgu partnerin kişiyi nasıl gördüğüyle ilgilidir. Onun ideal benliğini fark eder ve bu potansiyeli de yansıtır. Kişiye “Sen böylesin.” demek yerine “Senin bu yönde bir potansiyelin var.” der. Rusbult ve arkadaşları (2009), partnerin algısının, bireyin kendini algılayışını doğrudan etkilediğini gösterir.
Davranışsal Onay (Behavioral Affirmation)
İdeal benliğe hizmet eden davranışların partner tarafından teşvik edilmesi, kolaylaştırılması veya engellenmemesi demektir. Partner sadece sözle değil, hareketleriyle bireyin ideal hedeflerine uygun durumları yaratır veya kolaylaştırır. Kişi partnerini destekler, alan açar, küçümsemez ve alay etmez. Analizler, eşlerin hedefle ilgili konuşmalarda daha onaylayıcı davrandıklarında, hedef kişilerin ideal benlik hedeflerine ulaşma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur (Rusbult, Coolsen ve ark., 2009).
Partner Yüceltme (Partner Enhancement)
Partner yüceltme, bir partnerin hedef kişiyi algılama ve hedef kişiye karşı davranış biçimlerinin, gerçekçi olarak gerekçelendirilebilecek olandan daha olumlu olduğu durumları tanımlar (Rusbult, Finkel & Kumashiro, 2009). Yüceltme genellikle olumlu bir algıya dayanır ve toplumca arzu edilir özellikler parlatılır. Hedef, kişinin ideal benliğiyle örtüşmek zorunda değildir. Literatüre göre partnerlerin birbirlerini kendilerini algıladıklarından daha olumlu algıladıklarında, ilişkilerin daha iyi işleyeceği belirtilmektedir (Murray, Holmes & Griffin, 1996).
Ancak Rusbult ve arkadaşları yapılan her tür yüceltmenin eşit derecede etkili olmadığını vurgular. Özgüvenini artırmak isteyen bir birey açısından bakıldığında, partnerin yalnızca “Sen zaten mükemmelsin” gibi genel ifadeler kullanması kısa vadede iyi hissettirse de bireyin gerçek gelişimine katkı sağlamaz. Buna karşılık partnerin, “Topluluk içinde konuşurken daha rahat ve kendinden emin davrandığını fark ettim.” gibi bireyin ideal benliğiyle ilişkili ilerlemelere vurgu yapması, gelişimi destekler.
Sonuç
Michelangelo fenomeni, yakın ilişkilere yalnızca duygusal bağlar olarak değil, bireyin gelişimini şekillendiren aktif süreçler olarak bakmamızı sağlar. İlişkiler, bireyi dönüştürebilir; kimi zaman sınırlayabilir, kimi zaman da potansiyelini gerçekleştirmesi için alan açabilir.
Kişiyi olduğu haliyle kabul etmek kadar, olmak istediği kişiye doğru ilerleyebilmesi için desteklemek de sağlıklı ilişkinin temelini oluşturur. Michelangelo fenomeni, bireysel gelişimin yalnızca içsel bir süreç değil, ilişkisel bir inşa olduğunu güçlü biçimde ortaya koymaktadır.
Kaynakça
Rusbult, C. E., Finkel, E. J., & Kumashiro, M. (2009). The Michelangelo Phenomenon. Current Directions in Psychological Science, 18, 305–309.
Rusbult, C. E., Kumashiro, M., Stocker, S. L., & Coolsen, M. K. (2005). Self-processes in interdependent relationships: Partner affirmation and the Michelangelo phenomenon. Interaction Studies, 6(3), 375–391.
Drigotas, S. M., Rusbult, C. E., Wieselquist, J., & Whitton, S. W. (1999). Close partner as sculptor of the ideal self: Behavioral affirmation and the Michelangelo phenomenon. Journal of Personality and Social Psychology, 77(2), 293–323.
Taluy, N., & Büyükşahin Sunal, A. (2012). Yakın ilişkilerde Michelangelo olgusu: İdeal benliğin heykeltıraşı olarak partner onaylaması. Türk Psikoloji Yazıları, 15(29), 57–65.


