Perde 1: Baş Etmekte Zorlanacaksam Eğer Yaşanmamış Gibi Davranırım
Günlük hayat akışında bireyler eğer başa edemediği duygulanımlara sahip ve çevresindeki insanlar tarafından kapsanmayacağını, anlaşılmayacağını düşünüyorsa bilinçdışı bir şekilde günlük hayat işlevselliğini yürütme ve yaşama devam etme dürtüsünde olurlar.
Dolayısıyla birey için en kolay yol insan kalabalığının içine karışırken maske kullanmak olabiliyor. Yani bambaşka duygulanımlardaymış gibi davranma arzusu. Zaman geçtikçe takılmış olan bu maske bireyin öz benliğiyle karmaşıklaşırken, hangisi maske hangisi gerçek duygu ayırt etmekte zorlanıp, takılmış olan maskenin varlığını bile hissetmemeye başlayabiliyor. Hatta belki daha ileriki zamanda maskenin hissiyatsızlığıyla başlayan süreç, duyguları hissedememeye kadar gidebiliyor. Sonucunda ise yaşantılanamayan duygulanımlar bastırılmış olarak derinlerde kalıyor. Ve bastırılan çoğu duygulanımın gün yüzüne elbet bir gün çıkmak gibi bir huyu vardır…
Perde 2: Oyuna Devam
Gün geçtikçe ilk takılmış olan maskenin üstüne bambaşka duygu biçimlerinin eklendiği görülür ve maskelerin sayısı artmaya başlar. Birey üzüntüsünü, öfkesini, ayrılık acısını, kaygılarını, kaybetme ve yalnızlık korkusunu, yeri geldiğinde mutluluğunu, kıskançlığını, libidosunu… Yani yaşamak istemediği, gizlemek zorunda hissettiği aynı zamanda utandığı ve kaçtığı her duygunun önüne bambaşka bir duygu yükler. Halbuki ardında işlenmesi gereken travmalar, yaşanması gereken birçok duygu olabilmektedir. Birey başrolde olduğu tiyatro oyununu sergilemeye devam ederken çevresinden bazı geri dönüşler de alabilmektedir. Örneğin “yaşamış olduğun olaya rağmen ne kadar güçlü duruyorsun.” Bu geri bildirim birey için başrolü olduğu oyunun sahne seyrini arttırır. Demek ki güçlü görünmeye çalışma çabam işe yaradı o yüzden bu şekilde devam etmeliyim der. Tabi bir sonraki tetikleyici unsura kadar çünkü senaryo akışla birlikte yazılmaktadır ve birey tamamen günlük hayat işlevselliğini geri kazanmak için çıktığı bu yolda derinlere bakılması gerektiğinin farkında değildir.
Perdeyi kapatalım Sahne Arası, Mola Vakti
Birey günlük hayat işlevselliğini devam ettirmek için girmiş olduğu tek kişilik tiyatro oyununda maskelemek için uğraştığı duyguların tetikleyici unsur veya unsurlarla karşılaşılmasıyla birlikte bastırdığı ve her duygulanım gün yüzüne çıkar. Ve birey tanışmaktan kaçtığı her duygunun içine sıkışmış bir şekilde ne yapacağını bilemeden hayatından bir mola ister. Tanışılmamış bu duygular veya tanıyıp yüzleşmekten kaçtığı tüm duygular için molaya ihtiyaç duyar. O mola bazen depresyona dönüşür. Bazen anlamadığı bir şekilde ağlama krizlerine bürünür. Bazen sessiz çığlıklara, uykusuz gecelere, kabuslara, anormal şekilde görülen kahkahalara ya da kilitlenip işlevselliğini yerine getirememeye, ihtiyaçlarını karşılayamamaya başlayabilir. Besin tüketimi azalabilir. Fiziksel dayanıklılığını düşürebilir. Yoğun bağlılık yapıcı unsurlara yönelimini arttırabilir. Bazen de o kadar sessiz işlenir ki bu duygulanımlar, normalde bireyin asla ağlamayacağı bir husus bir bakmış ki onu saatlerce ağlatmış. Sosyal medyada da sıkça ele alınan “o gün ağlamamıştım ama serçe parmağım masaya çarpınca saatlerce oturup ağladım” örneği gibi. Birey konfor alanından çıkmakta zorluk çekip sosyal ortamlarından uzaklaşabilir çünkü artık güçlü olmadığını düşünür. Mola verip birey kendi kabuğuna çekildiğinde aslında maske çatırdamaya başlamıştır. Kişi nasıl yaşantılayacağını bilemediği, tanışmadığı ve artık kaçamadığı bu duygu durum halinden sonra farkındalık sürecine doğru ilerlemeye başlamak durumundadır çünkü bedeni, zihni, rüyaları, henüz bilinç düzeyine gelmediği için anlamlandıramadığı bilinçdışı davranışları ona acil durum mesajını vermeye başlamıştır.
Perde 3: Mola bitti Sanırım Maskem de Gitti
Bireyin artık saklanacak hiçbir yeri kalmamıştır. Perdenin arkasına saklansa bile tek kişilik bu tiyatro oyununda yine kendine yakalanacağını biliyordur. Aslında bu noktada yapılabilecek çok da bir şey kalmamıştır. Bastırılmış arzuları, işlenmemiş travmaları, öfkesi, kaygıları, stres faktörleri… Yani kaçtığı her duygu durum bütünleri tiyatro oyununun izleyicisi olmuştur. Maske takmaya gücü kalmamış, sahne arasından sonra maskeden geriye sadece yüzleşmesi gereken hususlar kalmıştır. Aynadaki görüntüsüyle baş başa kalmıştır.
Son Sahne
Artık kişi sahneye gelen konukları karşılaması gerektiğinin farkına varmaya başlamıştır. Başlatmak durumunda kaldığı bu tek kişilik tiyatro oyunun başrolü olmaktansa kendi hayatının başrolü olabilmek adına adım atmak istemektedir. Bu noktada bahsetmiş olduğum tüm duygulanımlar ve daha fazlasını hissedip yaşayan bireyler için destek almak kıymetli olacaktır. Başrolümüz perdeler kapanırken alacağı terapi desteğiyle birlikte kontrollü bir yüzleşme ve farkındalık sürecine adım atıp sahneyi sonlandırmıştır. Artık maskesiz ve aynada gördüğüyle barışık bir şekilde ilerlemektedir.