Çarşamba, Eylül 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

“Evren 25” Deneyi ve İnsan Davranışlarına Yansımaları

Bilim tarihi boyunca insan doğasını, toplumsal düzeni ve davranışların sınırlarını anlamaya yönelik pek çok deney yapılmıştır. Bu deneylerden en ilginç ve en çok tartışılanlardan biri, Amerikalı etolog John B. Calhoun’un gerçekleştirdiği “Evren 25” deneyidir. Calhoun’un 1960’lı yıllarda fareler üzerinde yaptığı bu deney, yalnızca biyolojik bir çalışma olmanın ötesine geçmiş; psikoloji, sosyoloji ve hatta felsefe alanında birçok tartışmaya kapı aralamıştır.

Deneyin Kurgusu

Calhoun, deneyde “fare cenneti” olarak adlandırılabilecek bir ortam oluşturdu. Fareler için yiyecek, su ve barınma konusunda hiçbir eksiklik yoktu. Her türlü ihtiyaçlarının karşılandığı, dış tehditlerden uzak bir yaşam alanı hazırlanmıştı. Başlangıçta fareler bu yeni ortama uyum sağladı; hızla çoğalmaya başladılar ve nüfus kısa sürede katlanarak arttı.

Ancak nüfus belli bir yoğunluğa ulaştığında davranışlarda farklılaşmalar görülmeye başladı. Topluluk büyüdükçe rekabet arttı, sosyal düzen bozuldu ve fareler arasında saldırganlık, ilgisizlik, hatta toplumsal çöküş gözlemlendi. Calhoun, bu süreci “davranışsal çöküş” (behavioral sink) olarak tanımladı.

Psikolojik Boyutlar

Evren 25 deneyinin en dikkat çekici yönlerinden biri, bireysel ve toplumsal psikolojiyi aynı anda gözler önüne sermesidir. İnsan davranışlarıyla fare davranışlarının birebir örtüştüğünü söylemek elbette indirgemeci olur; fakat ortaya çıkan sonuçların psikolojik açıdan düşündürücü yönleri vardır:

Aşırı Konfor ve Anlamsızlık

Farelerin tüm ihtiyaçlarının karşılanması, onların yaşam mücadelesini ortadan kaldırdı. Bu durum, anlam ve amaç duygusunun zayıflamasına neden oldu. İnsan psikolojisinde de benzer bir süreç görülebilir: Çaba göstermeden elde edilen ayrıcalıklar, zamanla tatminsizlik ve anlamsızlık hissini beraberinde getirebilir.

Toplumsal Çatışmalar ve İzolasyon

Nüfus arttıkça fareler arasında çatışmalar kaçınılmaz hale geldi. Bazı fareler saldırganlaşırken, bazıları pasifleşip köşelerine çekildi. Bu durum, modern toplumlarda gözlemlenen sosyal izolasyon ve yabancılaşma ile paralellik göstermektedir. Özellikle büyük şehirlerde bireylerin kalabalık içinde yalnızlaşması, deneyin bulgularıyla örtüşen bir psikolojik gerçekliktir.

Rollerin Bozulması

Deneyde erkek farelerin bir kısmı saldırganlaşıp şiddete yönelirken, bazıları da tamamen pasif hale geldi. Dişi farelerde ise yavrularını koruma içgüdüsünün zayıfladığı, annelik rollerinin bozulduğu gözlemlendi. İnsan toplumlarında da rollerin aşırı baskı, stres veya sosyal düzensizlik nedeniyle bozulabileceğini görmek mümkündür.

İnsan Toplumuna Yansımaları

Calhoun, Evren 25 deneyini yalnızca fare davranışlarını anlamak için değil, aynı zamanda insan toplumunun geleceğini öngörmek için de bir metafor olarak sundu. Özellikle hızlı kentleşme, nüfus artışı, bireysel ilişkilerin zayıflaması ve sosyal bağların kopması, deneydeki “davranışsal çöküş” kavramıyla ilişkilendirilmektedir.

Psikoloji açısından bu deney, insanların sadece biyolojik değil, aynı zamanda sosyal varlıklar olduklarını hatırlatır. İnsanların ihtiyaçları yalnızca yiyecek, su veya barınakla sınırlı değildir; aidiyet, anlam ve kimlik duygusu da aynı derecede önemlidir. Eğer bu ihtiyaçlar göz ardı edilirse, bireysel tatminsizlikten toplumsal çöküşe kadar giden süreçler ortaya çıkabilir.

Günümüz Toplumuna Dersler

Bu deney, aslında psikolojinin en temel gerçeğini gözler önüne seriyor: İnsan (ve canlı) yalnızca fiziksel ihtiyaçlarını karşılayarak mutlu olamaz. Anlam, aidiyet ve üretkenlik duygusu eksildiğinde, en rahat koşullar bile ruhsal boşluk yaratır. Günümüz toplumunda görülen depresyon, yalnızlık ve kimlik krizleri bu bağlamda Evren 25’in bir yansıması gibi görünüyor.

  • Şehir yaşamı: Kalabalık şehirlerde bireyler, yüz yüze iletişim yerine dijital etkileşimlere yönelmekte, bu da sosyal bağların zayıflamasına neden olmaktadır.

  • Tüketim kültürü: Sürekli konfor ve kolaylık arayışı, bireyleri tatminsiz kılmakta, psikolojik boşlukları derinleştirmektedir.

  • Anlam arayışı: Modern toplumlarda depresyon, anksiyete ve yalnızlık hissinin artışı, Evren 25’in farelerinde görülen davranışsal çöküşle kıyaslanabilecek bir durumdur.

Bu bağlamda, deney bizlere sadece “fazla kalabalık” bir toplumun değil, aynı zamanda “fazla konforlu” bir yaşamın da psikolojik riskler taşıdığını göstermektedir. İnsan doğası mücadele, üretim ve sosyal bağ kurma üzerine kuruludur. Bu unsurların yokluğu, bireysel ve toplumsal sağlığı tehdit edebilir.

Sonuç

Evren 25 deneyi, psikoloji literatüründe metaforik bir uyarı niteliği taşır. İnsan toplumu, yalnızca biyolojik ihtiyaçların karşılanmasıyla ayakta kalamaz; anlam, sosyal bağ, üretkenlik ve mücadele gibi unsurlar da yaşamın ayrılmaz parçalarıdır. Dolayısıyla modern dünyada psikolojik iyilik halini korumak için yalnızca konfor ve tüketim odaklı bir yaşam değil, toplumsal dayanışma, aidiyet ve değer üretimi de önemsenmelidir.

Hicran Aktekin
Hicran Aktekin
Marmara Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu olan Hicran Aktekin, eğitim ve araştırma hastanelerinde, toplum ruh sağlığı merkezlerinde ve psikiyatri servislerinde edindiği deneyimlerle psikoloji alanında deneyimler kazanmıştır. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Aile Danışmanlığı, Cinsel Terapi, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Aile Terapisi ve Terapötik Kartlar alanlarında eğitimler almış olup, stresle başa çıkma ve mindfulness üzerine de uzmanlık kazanmıştır. Şu anda psikolojik danışmanlık hizmeti vermekte olup, bireylerin ruh sağlığını güçlendirmek ve yaşam kalitelerini artırmak adına çalışmalarına devam etmektedir.

4 YORUMLAR

  1. Çok akıcı ve düşündürücü bir yazı olmuş. Deneyi daha önce duymuştum ama bu kadar güzel özetlenip günümüz insanına uyarlanmış halini okumak çok iyi geldi. Teşekkürler.

  2. Gerçekten çarpıcı bir konuya değinmişsiniz. Sosyal izolasyon ve toplumsal çözülmeyi bu şekilde görmek insanı ürkütüyor ama aynı zamanda farkındalık da yaratıyor.

  3. Kaleminize sağlık. Özellikle umutlu kapanış kısmı çok değerliydi, yoksa tamamen karamsar bir tablo çizmek kolay olurdu. İnsanlığın hâlâ şansı olduğuna inanmak gerekiyor.

  4. Deneyin fareler üzerinden bu kadar net aktarılması ve günümüz sorunlarıyla bağdaştırılması çok etkileyici. Sosyal medya, yalnızlık ve tüketim kültürüne bakışımı yeniden düşündürdü.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar