Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Duygularınıza Hiç Bir Filmin Aynasından Bakmış Miydiniz? Ters Yüz Filminden Psikolojik Bir Ayna

Dış görünüşümüzü gösteren aynalar ya bir gün iç dünyamıza dönük olup duygularımızı gösterseydi bize sizce nasıl olurdu? Duygularımızı bir aynada görmek heyecan verici olurdu herhalde. Belki de o zaman onları yönetebilmek kolay olabilirdi. İşte Pixar Animasyon Yapım imzalı, hikayesi Pete Docter ve Ronnie Del Carmen’e ait, senaryosu Pete Docter, Meg Lefauve ve Josh Cooley’in kaleminden çıkan Ters Yüz (Inside Out) tam olarak bunu yapmaktadır. Filmde başkarakter Riley’nin olmak üzere annesi ve babasının da iç dünyasındaki duyguların nasıl birlikte bir arada çalıştıklarını ve birbirlerini kontrol ettiklerini görüyoruz. Neşe, üzüntü, korku, tiksinti ve kaygı adlı duyguların filmde Riley’nin yaşadığı olay ve durumlara göre ortaya çıktıklarını ve birbirlerini nasıl kontrol ettiklerini, aynı zamanda Riley’nin düşünce, hareket ve tepkilerini de nasıl yönlendirdiklerini görmekteyiz. Filmde duygular bir kumanda merkezinde yani Riley’in iç dünyasında gösterilmekte ve kontrolü nasıl sağladıkları, duyguların Riley’nin hayatına etkileri gösterilerek bizim hayatımızda da nelere etki edebileceği gösterilmektedir. Bu durumda filmde gösterilen hem olumlu hem de olumsuz duygular olarak karşımıza çıkan neşe, üzüntü, korku, tiksinti ve kaygının bireyin hem hayatta kalması hem de çevresine uyum sağlaması için işlevsel nitelikte olup gerekli temel duygular olduğu görülmektedir.

Duyguların Çocuk ve Yetişkin Hayatındaki Yansımaları

Duyguların bireyin hayatı için işlevini hem çocuğun hem de anne babasını ele alarak yetişkinlerin açısından ele almış olması ile Ters Yüz (Inside Out) bireyin iç dünyasındaki ayna görevini fazlasıyla üstlenmektedir. Bu bağlamda öncelikle Riley’nin duygularının işlevlerine bakıldığında duygularının bir çocuğun bakış açısına göre daha saf ve masum tepkiler vermeye yönelik bir ekip halinde çalıştıklarını görüyoruz. Örneğin filmde Riley’nin ailesiyle mutlu bir an yaşadığı noktada ve neşe duygusunu hissettiğinde anne ya da babadan birinin işinin çıkıp oradan ayrılmak zorunda kalması ile Riley’nin üzüntü duygusunu hissetmesi buna bir örnektir. Burada bir çocuğun ailesiyle vakit geçirirken mutlu ve huzurlu hissettiği gösterilmiş olup çocuk için böylesine değerli bir anda anne ya da babanın iş için oradan ayrılmak durumunda kalması ile çocuğun yaşayabileceği üzüntü duygusuna değinilmiştir.

Bir başka örnekte okul değişikliği sonucu yeni okulunda ilk günü olan Riley’nin yeni sınıfında kendisini tanıtırken korku duygularını yaşaması bir çocuk için yeni ve sonrasını bilmediği, bu sebeple güven hissedemediği bir durumda, değişikliklere uyum konusunda yaşanması olağan ve işlevsel olan duygulardır. Tabi ki de korkunun kontrol edilebilir olması bu noktada önemlidir. İleriye gitmesi çocuk için diğer olumsuz duyguların aşırıya kaçması gibi uyum bozucu olacaktır. Bu durumda filmde neşe duygusunun olumsuz duyguları kontrol etmeye çalışması ile durumun düzelebildiği şeklinde gösterilmiştir.

Yine ev taşınması sonucu Riley’nin yeni okulundan döndüğü bir günün sonunda ailesiyle akşam yemeği yediği sahnede Riley’nin okulda yaşadığı durumlardan ötürü üzgün olduğunu fark eden annesinin ve babasının anlatması için zorladığı, babasıyla çatışma yaşadığı anda Riley’nin öfke duygusunu göstermesi de filmde bu bağlamda yer alan sahnelerdendir. Çünkü bir çocuk da bazen dinlenmelidir fakat çocuk anlatmak istediğinde en doğru zamandır. Ve anne babaların da bazen çocukların öfke duygusunu yaşamasına izin vermeleri gerekir. Çocukla bu duygu baş gösterdiğinde çatışma yaşamak çocuğun duygularını daha çok bastırmasına veya öfke patlamaları yaşamasına sebep olabilir.

Bir başka örnek sahnede Riley’nin annesiyle yeni taşındıkları şehirde pizzacıya gitmek istemesi sonucu brokolili pizza ile karşılaştıklarında tiksinti duygusunu hissetmesi ile bir çocuğun sevmediği bir sebze ile karşılaştığında hissedebileceği duyguyu görmekteyiz.

Çocuğun iç dünyasında yaşadığı duyguların dışa yansımasını gördüğümüz sıralarda filmde aynı zamanda bir yetişkin açısından duyguların hem işlevlerini hem de dış dünyaya yansımasını Riley’nin anne ve babasının duyguları ile görmekteyiz. Burada örneğin odasında ağlayan Riley’i teselli eden annesinin de üzüntü duygusu hissetmesi, Riley’e taşınma konusunda güçlü olduğunu ve her şeyin düzeleceğini söylerken annenin de neşe ve korkuyu birlikte hissetmesini annelerin çocuklarının duygularına eşlik edebileceğini göstermektedir.

Taşındıktan sonraki akşam yemeklerinde Riley’e ne olduğunu anlamaya çalışan annenin babaya karşı öfke duygusu hissetmesi burada eşine karşı çocukla ilgilenmesini isteyen bir annenin babaya karşı duyabileceği bir öfke duygusunu örneklendirmektedir. Aynı zamanda pizza sahnesinde de Riley’nin annesi de Riley ile birlikte tiksinti duygusunu hissederek o anki duruma karşı tepkisini duyguları ile ortaya koymuştur.

Babanın duygularına bakıldığında örneğin sabah hazırlandıkları sırada Riley’nin hazırlanmasını beklerken öfke duygusu hissederken geç kalabilecekleri ihtimali ile de korku duygusu hissetmektedir. Taşınma sırasında evde kızı ve eşi ile dans ederken neşe duygusu hissettiği de görülmektedir.

Ters Yüz Filminin Psikolojik Ayna Etkisi

Ters Yüz (Inside Out) filmi özgün hikâyesi, başarılı senaryosu ile çocuk ve yetişkin açısından iç dünyamızdaki duygularımızı yansıtmada bir filmin nasıl bir ayna görevi görebileceğini bizlere muhteşem kurgusu ve görselleri ile göstermektedir. Duyguların hayatımızda uyum sağlayabilmemiz için gerekli olduğu işlevsel yanına başarıyla vurgu yapmaktadır. Film; anne, baba ve çocuğun yaşadığı durumlarda kendi bakış açılarından nasıl tepkiler verebileceklerini ve verdikleri tepkilerin onların hayatlarında uyumlarını nasıl sağladıklarını göstermektedir.

Filmin duygularımızı dış dünyaya yansıtan bir aynaya benzetildiği bu yazıda, aslında bazen iç dünyamıza kulak verip neler olup bittiği konusunda kendimizi dinlememiz gerektiği de yansıtılmaktadır. Duygularımız bir aynaysa eğer duyduklarını, hissettiklerini yansıtan bir aynadır. Filmde Riley hep kendi iç dünyasına kulak vermiş kendini dinlemişti.

Peki ya siz kendinizi dinleyip duygularınızın ayna görevi görmesine izin vermeye hazır mısınız?

Kübra Yolcu
Kübra Yolcu
Psikolojik danışman olarak üniversiteden mezun olduktan sonra Kübra Yolcu, üniversitede iken almaya başladığı keman dersleri, çıktığı keman konserleri ve solo ve koro performansları sayesinde müzik ve psikolojiyi kariyerine yansıtmaya karar vermiştir. Bu alanda yetkin olabilmek için öncelikle sanat terapisi eğitimi almış, bir yandan da müzik eğitimine devam etmiştir. Yüksek lisansa hazırlanan Psikolojik Danışman Kübra Yolcu, sanatın, müziğin insan psikolojisi üzerindeki iyileştirici gücü için araştırmalar ve çalışmalar yapmayı hedeflemektedir. Bu platformda yazacağı yazıların da hem psikolojinin içinden hem de bu alanlarda olmasını düşünmekte, psikolojiye karşı farklı bir bakış açısı kazandırmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar