Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Çocuklarda Okul Fobisi: Uyumun Önündeki Sessiz Engel

Okulların açılışı, pek çok çocuk ve aile için umut ve heyecan dolu bir dönemdir. Bazı çocuklar açısından ise bu dönem, başlangıç olmanın ötesinde, yoğun kaygı ve direncin eşlik ettiği bir süreçtir. Eğitim psikolojisinde “okul fobisi” olarak adlandırılan ya da genel çerçevede okula uyum sorunları, tahmin edilenden daha yaygın bir şekilde karşımıza çıkmaktadır.

Sıklıkla “naz”, “inat” ya da “sorumsuzluk” gibi etiketlerle açıklanan bu davranış, aslında çocuğun yaşadığı derin bir psikolojik sıkıntının göstergesi olabilir. Bu noktada çocuk psikolojisi bakış açısı oldukça önemlidir.

Okul Fobisi Nedir?

Okul fobisi, çocuğun okula gitme düşüncesi karşısında yoğun kaygı yaşaması ve bu nedenle okula gitmeyi reddetmesi olarak tanımlanabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, çocuğun okula gitmek istememesinin tembellik ya da isteksizlikten değil, yoğun okul kaygısından kaynaklanmasıdır.

Çocuk, okula gitme düşüncesiyle birlikte ciddi bedensel belirtiler yaşayabilir: mide bulantısı, karın ağrısı, baş ağrısı hatta bayılma hissi. Bu belirtiler genellikle sabah saatlerinde, okula gitme zamanı yaklaştığında ortaya çıkar ve tatil günlerinde büyük ölçüde kaybolur. Dolayısıyla durum, fiziksel bir hastalıktan çok psikolojik kaygının bir yansıması olarak görülebilir.

Nedenleri Nelerdir?

Okul fobisinin ortaya çıkmasında tek bir neden yoktur; çoğunlukla çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir:

  • Ayrılma kaygısı: Özellikle ilkokul çağındaki çocuklar, anne-babadan ayrılmakta güçlük çekebilir ve bu durum okula gitmeyi travmatik bir deneyim hâline getirebilir.

  • Akademik baskı: Sınav kaygısı, yüksek başarı beklentileri veya öğrenme güçlükleri, okul ortamını çocuk için stresli ve tehdit edici hâle getirebilir.

  • Akran ilişkileri: Dışlanma, zorbalık veya arkadaş edinmede yaşanan güçlükler, çocuğun okuldan uzaklaşmasına yol açabilir.

  • Aile dinamikleri: Ev ortamında yaşanan gerilimler, ebeveynin kaygılı yaklaşımı veya aşırı koruyuculuk, çocuğun okula uyum sürecini olumsuz etkileyebilir.

Görüldüğü üzere, okul fobisi yalnızca çocuğun değil, aynı zamanda ailenin, öğretmenin ve okul ortamının da bir yansımasıdır.

Görmezden Gelindiğinde Ne Olur?

Okul fobisi çoğu zaman basit bir dönemsel sorun gibi algılanır; ancak ciddiye alınmadığında hem kısa vadede hem de uzun vadede ciddi etkiler ortaya çıkar.

  • Kısa vadede: Devamsızlık oranları yükselir, akademik başarı düşer ve çocuğun özgüveni zayıflar.

  • Uzun vadede: Kalıcı kaygı bozuklukları, sosyal çekilme, depresyon ve okuldan ayrılma riski artabilir.

Dolayısıyla okul fobisi, yalnızca okula gitmeme durumu değil, çocuğun gelişim ve psikolojik sağlığını tehdit edebilecek önemli bir problemdir.

Çocuğa Nasıl Yaklaşılmalı?

Okul fobisiyle başa çıkmanın ilk adımı, çocuğun duygularını anlamak ve onları önemsiz görmemektir.

“Bunda korkacak ne var?” ya da “Sen abartıyorsun” gibi ifadeler, çocuğun kendini yalnız hissetmesine yol açabilir. Bunun yerine çocuğa empatiyle yaklaşmak ve “Seni anlıyorum, bu senin için zor” demek, kaygısını ifade etmesini kolaylaştırır.

Ailelerin ve öğretmenlerin göz önünde bulundurması gereken bazı temel hususlar şunlardır:

  • Rutin oluşturun: Düzenli uyku, dengeli beslenme ve okul hazırlığı, çocuğun kaygısını hafifletir.

  • Kademeli uyum: Çocuğun önce kısa sürelerle okula gitmesi ve zamanla bu sürenin artırılması faydalı olabilir.

  • Olumlu okul deneyimleri yaratın: Çocuğun sevdiği etkinliklere katılmasını teşvik etmek, okulun keyifli bir ortam olduğunu göstermeye yardımcı olur.

  • Öğretmenle iş birliği: Sabırlı ve destekleyici bir öğretmen tutumu, çocuğun güven duygusunu güçlendirir.

  • Profesyonel destek: Eğer çocuğun kaygısı şiddetliyse ve uzun süre devam ediyorsa, uzman bir psikolog veya psikiyatristten destek almak önemlidir.

Okula Uyum Sorunlarını Önlemek Mümkün mü?

Her ne kadar okul fobisi her zaman önlenemese de, bazı koruyucu unsurlar çocuğun uyum sağlamasına yardımcı olabilir.

Okula başlamadan önce okul ortamının görülmesi ve öğretmenle tanışılması, çocuğun güven duygusunu artırabilir. Ebeveynin kaygısını çocuğa yansıtmaması gerekir; “Okul zor olacak” gibi sözler yerine güven veren bir tutum tercih edilmelidir.

Çocuğun yeteneklerini ve güçlü yönlerini fark etmesi desteklenmeli, akademik başarı kadar sosyal beceriler de önemsenmelidir.

Sonuç

Okul fobisi, ihmâl edildiğinde daha da büyüyebilir, ancak üzerine gidildiğinde çocuğun gelişimi için fırsata dönüşebilir.

Buradaki en önemli nokta, çocuğun davranışlarını “inat” veya “sorumsuzluk” olarak etiketlemek yerine, bu davranışların ardındaki psikolojik ihtiyacı fark edebilmektir.

Unutulmamalıdır ki, okul yalnızca bilgi edinilen bir ortam değil; aynı zamanda çocuğun kendini keşfettiği, sosyal beceriler kazandığı ve kimliğini şekillendirdiği bir yerdir. Çocuğun bu sürece sağlıklı bir şekilde uyum sağlaması, hem akademik başarı hem de psikolojik gelişim için hayati öneme sahiptir.

Okula uyum sorunlarını ele almak, görünür kılmak ve destekleyici adımlar atmak, yalnızca çocukların değil, toplumun ruh sağlığı için de uzun vadeli bir yatırımdır.

Ecem Korkmaz
Ecem Korkmaz
Ecem Korkmaz, Psikoloji lisans eğitimini tamamladıktan sonra Klinik Psikoloji yüksek lisans programını başarıyla bitirmiştir. Uzmanlık alanları arasında çocuk, ergen ve yetişkinlerle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yer almaktadır. Terapi sürecinde bireylerin düşünce, duygu ve davranış örüntülerini anlamayı; işlevsel başa çıkma becerileri geliştirmelerine destek olmayı hedeflemektedir. Eğitim süreci boyunca çeşitli klinik ortamlarda aktif olarak görev almıştır. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde gerçekleştirdiği staj süresince farklı tanı gruplarıyla çalışma ve psikiyatrik değerlendirme süreçlerine katılma fırsatı bulmuştur. Ayrıca çeşitli özel hastanelerde gerçekleştirdiği stajlar sayesinde çocuk, ergen ve yetişkinlerle yürütülen psikoterapi uygulamalarına gözlemci olarak katılmış ve klinik becerilerini geliştirmiştir. Klinik uygulamalarının yanı sıra, psikoloji alanındaki güncel konulara dair yazılar kaleme almakta ve ruh sağlığını toplumla bilimsel, etik ve erişilebilir bir dille buluşturmayı amaçlamaktadır. Mesleki çalışmalarında bilimsel temellere, etik ilkelere ve bütüncül bir yaklaşıma bağlı kalmayı ilke edinmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar