Dünyada sağlıklı yaşam farkındalığının artması ile insanlar beden sağlıklarını iyileştirmek adına daha fazla çaba harcar hale geldi. Özellikle pandemi süreci sonrasında egzersiz yapmanın önemi, sağlıklı yaşam için kilo kontrolü gerekliliği öne çıkan temalardan oldu. Birçok medikal sorun için doktorların tedavi planına egzersiz ve sağlıklı beslenme eklediğine şahit olmaktayız.
Bununla birlikte, egzersiz ve kalori takibi yapabilen, bileğimize taktığımız küçük ekranlar yaşamımızın ayrılmaz bir parçası oldu. Akıllı saatler bize gün boyunca attığımız adımları, kalp atış hızımızı, yakılan kaloriyi ve uyku süremizi bildiriyor. Özellikle kalp sağlığı açısından bakıldığında, akıllı saatlerin tanı koyma ve acil durumlarda müdahalenin hızlandırılması için araç olarak kullanıldığını ve hatta doktorlar tarafından önerildiğini söylemek mümkün (Nazarian ve ark., 2021).
Dolayısıyla, sağlıklı yaşama dair farkındalık arttıkça, bu cihazlar da “daha iyi bir ben” arayışında bize yol gösteriyor. Ancak artan akıllı saat kullanımı beraberinde düşünülmesi gereken bir durum da yaratıyor: Akıllı saatler gerçekten bizi daha sağlıklı mı yapıyor, yoksa fark etmeden üzerimizde baskı mı kuruyor?
Bu soruya odaklanıldığında, akıllı saat kullanımı, egzersiz bağımlılığı ve yeme tutumları arasındaki ilişkinin nasıl olduğunun araştırılması önem arz eder. Gündelik yaşamda kulağa masum gelen bu cihazlar, bazı kişilerde medikal verinin objektif takibini yapabilmesi sebebi ile yarar sağlarken, bazı özel gruplar için baskıcı bir unsura dönüşebiliyor.
Sağlıklı Yaşam mı, Sağlıksız Takıntı mı?
Egzersiz yapmak fiziksel ve ruhsal sağlığımız için vazgeçilmezdir. Akıllı saatlerin kullanımının yaygınlaşması ile egzersiz takibi de kolaylaştı.
Negatif yönde ise, kişiler sağlıklı yaşamak, kilolarını kontrol etmek amacı ile takıntılı derecede aşırı egzersiz yapar hale geldiler. Bilimsel literatürde “egzersiz bağımlılığı” adı verilen olgu, kişinin egzersizi kontrolsüz bir şekilde hayatının merkezine alması ve yapamadığında yoğun kaygı yaşamasıyla tanımlanıyor (Bamber ve ark., 2000).
Egzersiz, sağlığı destekleyen bir alışkanlık olmaktan çıkıp takıntıya dönüşebiliyor ve fiziksel yorgunluk ile bitkinlik hissine karşı duyarsızlaşma gelişebiliyor. Akıllı saatlerin kullanımı da egzersiz bağımlılığını destekleyebiliyor; örneğin gündelik yorgunluk veya fiziksel rahatsızlıklar göz ardı edilerek sadece ekranda görülen egzersiz süresi veya yakılan kalori miktarı tamamlanmaya çalışılabiliyor.
Benzer şekilde, “sağlıklı kalabilmek” veya kilo vermek/korumak adına yeme tutumlarındaki bozulmalar da yalnızca fiziksel değil psikolojik açıdan da önemlidir. Kalori takıntısı, sürekli kısıtlama, öğün atlama veya yemekten sonra suçluluk hissetme gibi tutumlar, bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürmektedir.
Üstelik bu iki olgu –egzersiz bağımlılığı ve yeme tutumlarındaki bozukluklar– çoğu zaman birbirini beslemektedir.
Akıllı Saatler Bu Hikâyede Nerede?
Akıllı saatlerin en cazip özelliklerinden biri objektif veri ve geri bildirim sunmasıdır.
“Bugün 10.000 adım attınız.”
“Bu hafta hedefinizin gerisindesiniz.”
“Günlük hareket halkanızı kapatmanız için 10 dakika tempolu yürümeniz yeterli.”
Bu veriler bazı kişileri motive edebilirken, bazı bireylerde ciddi bir baskı unsuru haline gelebiliyor.
Akıllı saatler, özellikle yeme tutumları bozulmaya yatkın olan, egzersiz ve kalori takibi konusunda takıntılı davranışlar geliştiren bireylerde kaygıyı artırabiliyor.
Örneğin:
-
Yeme tutumları bozulmaya yatkın bir genç, her kalori yakımını ekranda gördüğünde “yeterince iyi değilim” hissine kapılabiliyor.
-
Yorgun hissetmesine rağmen gelen “egzersiz halkanızı kapatamadınız” bildirimi ile suçluluk duyup aşırı egzersiz yapabiliyor.
-
Profesyonel sporcular, akıllı saatlerinden gelen verilerle kendilerini gerekenden fazla zorlayabiliyor.
Gündelik hayattan bir örnek:
9.500 adım atmışsınız ve yorgunsunuz. Sağlıklı yaklaşım “Bugün bu kadar yeter” diyebilmektir. Fakat akıllı saatiniz “Hedefinize ulaşmadınız” dediğinde, kişi kendini başarısız, yetersiz, suçlu hissedebiliyor ve ya hareket etmeye devam ediyor ya da yediklerinde kısıtlamaya gidiyor.
İşte teknolojiyle ilişkimizi belirleyen sınır tam da burada ortaya çıkıyor.
Teknolojiyi Bilinçle Kullanmak
Teknoloji ne tamamen dost ne de tamamen düşmandır. Önemli olan, onu nasıl kullandığımızdır.
Akıllı saatlerin sunduğu veriler doğru kullanıldığında hayatımıza değer katabilir. Düzenli hareket etmeyi hatırlatır, kalp sağlığımızı izler, uyku kalitemize dair ipuçları verir. Ancak sayılara fazla anlam yüklediğimizde, bu cihazlar sağlıklı yaşamın değil kaygının kaynağı haline gelebilir.
Bu noktada kişisel yatkınlıklarımızı, hassasiyetlerimizi bilmek ve kendimizi gözlemlemek önemlidir.
Peki ne yapmalı?
-
Esnek hedefler koymak: 10.000 adım ulaşılmazsa bu başarısızlık değildir.
-
Cihazı kapatabilmek: Bazen kolumuzdan çıkarıp sadece kendimizi dinlemek gerekir.
-
Sayıların ötesini görmek: Sağlık yalnızca ekrandaki rakamlarla ölçülmez. Ruhsal denge, sosyal ilişkiler ve yaşam doyumu da işin parçasıdır.
-
Profesyonel destek almak: Egzersiz ya da yeme davranışlarımız üzerindeki kontrolü kaybettiğimizi düşünüyorsak, psikolojik destek almak faydalıdır.
Dengede Kalmak
Sonuç olarak, akıllı saatler modern yaşamın güçlü araçlarıdır. Fakat asıl mesele, bu araçların bize nasıl hissettirdiğidir. Sağlığımızı iyileştiriyorsa, yol gösterici olmaya devam etmeliler. Ama kaygıyı artırıyor, kendimizi yetersiz hissettiriyorsa, belki de onlara bakış açımızı yeniden düşünmeliyiz.
Unutmayalım: Sağlığımız bir ekranda gördüğümüz sayılardan ibaret değildir. Bazen kalbimizin ritmini, nefesimizin temposunu ya da gün batımını izlemek, herhangi bir uygulamanın verebileceğinden çok daha büyük bir iyileştirici güce sahiptir.
Kaynaklar
-
Bamber, D., Cockerill, I. M., Rodgers, S., et al. (2000). “It’s exercise or nothing”: A qualitative analysis of exercise dependence. British Journal of Sports Medicine, 34(6), 423–430. https://doi.org/10.1136/bjsm.34.6.423
-
Nazarian, S., Lam, K., Darzi, A., & Ashrafian, H. (2021). Diagnostic accuracy of smartwatches for the detection of cardiac arrhythmia: Systematic review and meta-analysis. Journal of Medical Internet Research, 23(8), e28974. https://doi.org/10.2196/28974