Cumartesi, Kasım 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yalnızlaşan Toplumlarda Evliliği Ayakta Tutmak

“Kalabalıkların içinde yapayalnız kalan insan için evlilik, hem en büyük sığınak hem de en hassas sınav… Peki, modern yalnızlığa rağmen evliliği ayakta tutmak mümkün mü?”

Bir zamanlar insanların hayatı kalabalıkların içindeydi. Aileler aynı apartmanda, komşular kapı komşuluğunda, dostluklar mahalle köşelerinde yaşanırdı. İnsan birbirini görmeden gün geçirmez, ihtiyaç olduğunda bir kapı ötede çalınacak bir el bulunurdu.

Şimdi ise kalabalık şehirlerin ortasında, milyonların içinde her geçen gün biraz daha yalnızlaştığımızı fark ediyoruz. Telefon rehberimiz dolup taşsa da derdimizi anlatacak birini bulmak, kalabalık sofralarda bile içimizdeki boşluğu doldurmak her geçen gün zorlaşıyor.

İşte bu yalnızlaşan toplumda evlilik, hem bir umut kapısı hem de büyük bir sınav haline geliyor. Çünkü yalnızlığın getirdiği yük, çoğu zaman evliliklerin üzerine yıkılıyor. Peki, böylesine bireyselleşmiş bir dünyada evliliği sürdürmek, hatta güçlendirmek mümkün mü?

Yalnızlığın Sessiz Tehdidi

Yalnızlık ilk bakışta özgürlük gibi görünebilir. İnsan, kimseye hesap vermediğini, kendi dünyasında dilediği gibi yaşadığını düşünebilir. Ancak işin özünde yalnızlık, insanın en derin ihtiyaçlarından olan ait olma duygusunu törpüler.

İnsanı içten içe yoran, bitmeyen bir boşluk hissi bırakır. Evlilikte bu yalnızlık hissi, eşiyle birlikte yaşasa da aslında “yanında değilmiş gibi” hissetmeye dönüşür.

Çoğu çiftin “Eşim yanımda ama beni duymuyor, görmüyor” serzenişi işte bu modern yalnızlığın yansımasıdır.

Birlikte Zamanın Kıymeti

Evlilikte en çok duyulan şikâyetlerden biri “Artık eskisi gibi vakit geçiremiyoruz” cümlesidir. Yoğun iş temposu, çocukların sorumlulukları, sosyal medyanın tükettiği saatler derken, çiftlerin birbirine ayırdığı vakit neredeyse yok denecek kadar azalıyor.

Oysa birlikte geçirilen kaliteli zaman, evliliğin oksijenidir. Birlikte kahve içmek, yürüyüş yapmak ya da bir filmi beraber izlemek bile çiftlerin duygusal bağını tazeler.

“Zamanım yok” bahanesi, aslında “öncelik vermiyorum” demektir. Yalnızlaşan toplumlarda evliliği sürdürmek istiyorsak, önceliğimizi tekrar birbirimize çevirmeliyiz.

Duygusal Bağı Canlı Tutmak

Evlilik yalnızca aynı evde yaşamak değildir. Aynı çatı altında iki yabancı gibi olmak, yalnızlıktan daha ağır bir yük getirir.

Duygusal bağın korunması için çiftlerin birbirini dinlemeyi, anlamayı ve desteklemeyi unutmaması gerekir. Bazen bir “Günün nasıl geçti?” sorusu bile karşımızdakine değerli hissettirebilir.

Yalnızlaşmanın en acı yanı, insanın kendi evinde bile anlaşılmadığını düşünmesidir. Bu yüzden duygusal yakınlık, evliliğin en güçlü ilacı olur.

Dijital Dünyaya Karşı Gerçek Yakınlık

Akşamları aynı koltukta oturan ama her biri elinde telefonuyla farklı dünyalara dalan çiftler… Tanıdık geldi değil mi?

Sosyal medya, dijital içerikler ve sürekli ekran maruziyeti, ilişkilerde görünmez duvarlar örüyor. Oysa evliliği sürdürmenin yolu, gerçek bir göz temasından, içten bir gülümsemeden, omza konan sıcak bir elden geçiyor.

Teknoloji hayatımızda olsun ama evliliğimizin önüne geçmesin. Çünkü hiçbir ekran, eşinizin gözlerindeki sevgiyi göstermez.

Birlikte Gelişmenin Gücü

Hayatın en güzel yanı, birlikte büyüyebilmek ve gelişebilmektir. Çiftler ortak hayaller kurduğunda ve hedefler belirlediğinde, evlilik yalnızca bir kurum olmaktan çıkar, bir yol arkadaşlığına dönüşür.

İster küçük bir bahçe hayali olsun, ister uzun bir seyahat planı… Paylaşılan her hedef, çiftleri birbirine daha sıkı bağlar.

Yalnızlaşan toplumlarda evliliği sürdürmenin en sağlam yollarından biri, “biz” olmayı öğrenmektir.

Sosyal Bağları Canlı Tutmak

Evlilik sadece iki kişilik bir yolculuk değildir. Aile, dostlar ve sosyal çevre de bu yolculuğun görünmez destekçileri olur.

Yalnızlaşan toplumlarda evliliklerin zorlanmasının sebeplerinden biri de çiftlerin sosyal bağlardan uzaklaşmasıdır.

Oysa sağlıklı bir sosyal destek ağı, hem bireylere hem de evliliğe nefes aldırır. Arkadaşlarla geçirilen vakit, aile büyüklerinin desteği, komşuluk ilişkileri evlilikleri güçlendiren koruyucu faktörlerdir.

Küçük Ama Etkili Dokunuşlar

Evliliği sürdürmek için büyük mucizelere gerek yoktur. Küçük dokunuşlar, bazen en güçlü bağı kurar.

Bir teşekkür, bir sarılma, birlikte edilen bir dua ya da sıradan bir günü özel kılan bir sürpriz… Bunlar evliliği besleyen küçük ama etkili adımlardır.

Yalnızlık duygusu evliliğin içine sızmaya başladığında işte bu küçük detaylar, büyük yaraları onarır.

Son Söz

Yalnızlaşan toplumlarda evliliği sürdürmek kolay değil. Ama imkânsız da değil. Bunun için öncelikle farkında olmak gerekiyor:

Evlilik kendi kendine yürüyen bir süreç değil, sürekli ilgi ve emek isteyen bir yol arkadaşlığıdır.

Eğer her iki taraf da bu bilinçle hareket ederse, yalnızlık çağının en büyük panzehiri evlilik olabilir.

Çünkü gerçek sevgi, en kalabalık yalnızlıklara bile meydan okuyacak kadar güçlüdür.

Kaynakça

  • Gottman, J., & Silver, N. (2012). The Seven Principles for Making Marriage Work.

  • Twenge, J. M., et al. (2017). “Social Media Use and Perceived Social Isolation.” American Journal of Preventive Medicine.

  • Çelik, A., & Paslı, F. (2019). Türkiye’de evlilik uyumu üzerine bir çalışma.

  • Yıldırım, S. (2020). Evlilikte duygusal ihmalin sosyal hizmet perspektifinden değerlendirilmesi.

  • Kaya, H., & Demir, R. (2018). Sosyal destek ve evlilik doyumu ilişkisi.

  • Demircioğlu, E. (2021). Ortak değerler ve evlilik doyumu arasındaki ilişki.

Aysel Basmacı
Aysel Basmacı
Aysel Basmacı, psikoterapi seanslarını yetişkin ve çiftlerle gerçekleştirmekte olup, üniversite, dernek ve vakıf çalışmalarının ardından yeni evli çiftlerle ilgili doktora tezi yazmaktadır. Aile Danışmanı ve Sosyal Hizmet Uzmanı olarak akademik çalışmalarını yürütürken, üniversitelerde konferans ve eğitimler vererek hem öğrencilere hem de toplumsal çalışmalara çeşitli katkılar sağlamaktadır. Alan çalışmalarının yanı sıra, öğrencilik yıllarından itibaren çeşitli dergilerde köşe yazarı, editör, kolaylaştırıcı ve gönüllü olarak çalışmalar yaparak yazarlık dünyasında varlığını sürdürmektedir. Birçok makalede ve kitapta ortak yazar olarak eserleri yayımlanmış olup, şimdilerde ruh sağlığı alanında özgün çalışmalar yapmaktadır. Evlilikten beklentiler, evlilikte karşılaşılan sorunlar, çözüm odaklı terapi ve aile üzerine yoğun çalışmaları bulunmaktadır. Yeni evli çiftlerin yaşadığı sorunlar ve koruyucu önlemleri güçlendirmeye yönelik bir yaklaşım benimseyen yazar, bu konu üzerine doktora çalışmasını sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar