Son dönemlerde adını gerek medyada gerekse de sosyal çevremizde sıklıkla duyduğumuz psikolojik rahatsızlıklardan olan yeme bozuklukları, yükselen oranlarla hayatımızı etkilemeyi sürdürmektedir.
Yeme bozuklukları; anoreksiya nervoza, bulimia nervoza, tıkanırcasına yeme bozukluğu, pika sendromu gibi birçok türe ayrılmaktadır. Ulusal ve uluslararası yaygınlığa bakıldığında anoreksik ve bulimik vakalar taşıdığı risklerle ön plana çıkmaktadır.
Anoreksiya Nervoza
Yeme bozuklukları arasında en çok bilinen ve araştırılan türdür. Genellikle ergenlik döneminde gelişir ve kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık görülür. Anoreksiya nervoza:
-
Aşırı zayıflık
-
Çarpık beden algısı
-
Kilo dengesine yönelik ağır meşguliyet ve korku
-
Ağır telafi davranışları (kusma ve ilaç kullanımı)
Ve kimi zaman intihar davranışı ve obsesif davranışlar ile karakterize bir hastalıktır. Bahsedilen beden algısı, hastalığın altında yatan ana sebep olmakla birlikte, hastanın aşırı derecede zayıf olmasına rağmen kendisini olduğundan çok daha kilolu görmesine sebep olur. Anoreksiya nervoza 2 tipte görülür:
-
Kısıtlayıcı tip: Bireyler aldıkları kaloriyi aşırı kısıtlayarak kilo vermeye çalışır (örneğin alması gereken kalori günlük 2400 civarı iken 300 kalori civarında alır).
-
Tıkınırcasına yeme tipi: Bireyler aşırı miktarda kalori aldıktan sonra müshil kullanımı ve kusma gibi yollarla boşaltarak telafi etmeye çalışır.
Anoreksiya nervoza, tüm psikiyatrik hastalıklar arasında en yüksek ölüm oranına sahiptir. Vücudun her gün ortalama 300 kalori almasıyla birlikte zamanla yağ depoları da tükendikten sonra iç organlar çalışmak için gereken enerjiyi bulamaz ve zamanla organ yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlar oluşabilir. Bunun yanında hastalarda saç dökülmeleri, halsizlik, algıda azalma, kısırlık, kas kaybı ve düşük tansiyon görülebilir.
ETİYOLOJİ
Çevremize baktığımızda normalleştirdiğimiz bazı olgular vardır ki, kimi insanların yaşadığı psikiyatrik eğilimlerin ortaya çıkmasında rol oynar. Yeme bozukluklarının etiyolojisini incelediğimizde, biyolojik faktörlerin yanı sıra psikolojik ve sosyokültürel faktörlerin de büyük rol oynadığını görmekteyiz. Yeme bozukluklarının özellikle ergen yaş grubunda ortaya çıktığı, ergenlikte yaşanan rol karmaşası ile birlikte gelişen ideal olma arzusunun ortaya çıkardığı semptomlarla arttığı ve hastanın çocukluktan gelen kalıplaşmış düşünceler ile devam ettiği sürece tedaviden yanıt alsa bile iyileşme gösterdikten bir süre sonra tekrar aynı düşüncelere kapılıp kilo verme sürecine girdiği bilinmektedir.
Tedavi
Hastanın öncelikle tam tıbbi tedaviden geçmiş olması gerekir. Yaşamsal fonksiyonlarının tedavisiyle eş zamanlı psikiyatrik muayeneden geçirilerek olası komorbit tanılar ve intihar riski değerlendirilir. Yatılı tedavi sürecinin ardından hastaya uygulanacak bilişsel davranışçı terapi, yeme bozukluklarında işlevselliği kanıtlanan terapi yöntemleri arasında ilk sırada gelmektedir.
Anoreksiyalı Bireyleri Anlamak
Hastalığın ortaya çıkışının ergenlik döneminde zirvede görülmesi şaşırtıcı değildir. Ergen yaş grubunda sık gözlemlediğimiz durumların başında yaşanan kimlik karmaşaları ve bu karmaşanın getirdiği kararlar sırasında aileden ve çevreden onay alma ihtiyacı gelir. Özellikle son yıllarda artan sosyal medya kullanımı ile tetiklenen mükemmel olma arzusu, çocuğun kendini kıyas yoluyla aşağıda görmesine sebep olabilir. Bunun sonucunda çocuklar kendilerini değersiz hissettiği noktada bunu fiziksel özellikleri üstünden telafi etme eğilimi içinde olurlar (Toker ve Hacıoğlu, 2009). Örneğin arkadaş veya aile tarafından kabul görmeme, devamında kalori kısıtlaması veya telafi davranışları ile ideal görünüme ulaşma, zayıflayınca gelen rahatlama ve haz duygusu ödül mekanizması gibi çalışıp değersiz hissettiği her konumda benzer bir döngüye itecektir.
Bu gibi durumlar gözlemlendiğinde “Böyle daha güzel olmuşsun.”, “Giydiğin daha çok yakışmış.” gibi söylemler pekiştirici rol oynar. Yapılması gerekenlere baktığımızda ise koruyucu faktörler olarak sıcaklık, destekleyici aile ilişkileri ve kaliteli medya okuryazarlığının önem arz ettiği söylenebilir (Çaka ve ark., 2018).
Benzer belirtileri kendinizde veya yakınlarınızda gördüğünüz takdirde en kısa sürede yardım almanız gerekmektedir. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, sağlıkla kalın!
Kaynakça
YALNIZOĞLU ÇAKA Sinem, ÇINAR Nursan, ALTINKAYNAK Sevin, “Adölesanlarda Yeme Bozuklukları”, Gümüşhane Sağlık Bilimleri Dergisi, 2018; 7(1): 203-209
Yüreginize saglık Elif Hocam teşekkürler..
Yüreginize saglık Elif Hocam teşekkürler.. ..
Teşekkürler..
Elif hocam kaleminize sağlık. Günümüzün gerçek sorunlarından birini iyi bir şekilde tahlil etmişsiniz…
Saygı ve sevgilerle.