Modern yaşamın hızından kendinizi hissiz hissettiğiniz oldu mu hiç? Duygularımız, bizi insan yapan önemli bir özelliğimizdir. Fakat bazen duygularımızla yeterince temas edemeyiz ve onları anlamlandıramayız. Bu durum, bazen bizde bedensel semptomlar yaratabilir. Duygularımızı yaşamak ve onları hissetmek, kendimize yabancılaşmamak için önemlidir. Çoğu insan duygularının farkında değildir. Psikoterapi sürecinde de duyguların farkında olmak ve duygular ile çalışmak önemlidir. Duygularımızdan kaçmak, onları yaşamamıza engel olabilir veya duygularımızdan utanmamıza neden olabilir. Terapide bunları kabul edip düzenlenmesi sağlanabilir. Psikoterapilerin genel amacı, duygusal olarak yoğun sıkıntı çeken danışanın acısını azaltmaktır.
Psikoterapide Duygu Yaklaşımları: DOT
Duygu odaklı terapi (DOT) de duygular, terapinin merkezinde yer alır. BDT’de düşünce odaklı bir yönelim varken DOT, duygular üzerine yoğunlaşır. Duygular, insanın neye, nasıl tepki vereceğini ve ne düşüneceğini etkileyen temel oluşumlardır (Crick ve Dodge, 1994; Greenberg, 2010a). Hissedilen duyguların terapideki yeri ve yararı nedir? Bu sorulara yanıt, Leslie Greenberg ve Sue Johnson’dan gelir. Psikoterapötik değişimde duyguların yeri karmaşık ve önemlidir. DOT; birey merkezli terapi, modern duygu kuramları, gestalt terapi ve bağlanma teorisinden etkilenen eklektik neo-hümanistik bir kuramdır. Davranışçı ve dinamik deterministik görüşe karşın, insan doğasını olumlu gören hümanistik yaklaşımları temel alan DOT, insanın seçim yapma ve farkında olma kapasitesine inanır (Greenberg, 2016).
Kuramsal Arka Planda DOT
DOT, birey merkezli terapinin kullandığı saydamlık, empati, koşulsuz olumlu kabul gibi araçları, danışanların değer algılarını düzenlemede kullanır. Varoluşçu arka planda ise danışan, duygularının kurbanı değil; onları seçen özgür bir birey olarak kabul edilir. Duygularımızın tutsağı değiliz; onların seçme iradesine sahibiz. DOT, varoluşçuların kaygı ve seçim yapma inancını benimser ve terapinin merkezi haline getirir (Greenberg, 2016). Gestalt terapiye göreyse insan bir bütündür ve tek tek özelliklerine odaklanmak mantıksızdır.
DOT’un Yeri ve Önemi
DOT, terapide duyguların önemsiz olduğu fikrini reddeder ve duygu düzenlenmesine önem verir. Duygularımızın işlevsiz olduğu görüşünü kabul etmez; aksine onların işlevinin olduğunu öne sürer. İnsan olarak benliğimizi hissetmede ve kendimiz olabilmede duygularımızı anlamak, onları yaşamak son derece önemlidir. Sanat ve edebiyatta duygularımızdan bir parça bulur ve bunu hissederiz. Terapide de duyguların önemi anlaşılmaya başlamıştır.
Duygular, travmalar, duyguları bastırma ve inkâr etme gibi nedenlerden dolayı maladaptif hale gelebilir. Duygular, neyin ihtiyaç olduğuna dair kılavuzluk eder. Birinin ne hissettiğinin farkında olmak, sorunun doğasını anlamada yardım etmenin ilk adımıdır. Böylelikle belirli bir durumda en uygun tepkinin ne olacağı tanımlanabilir (Greenberg, 2016). Duygular, deneyimlerimizi yorumlarken de önemlidir. Bilinçsiz bir şekilde önce üzülür, endişeleniriz; sonra değerlendirip bu duyguların işlevsel olup olmadığına karar veririz. Duygular, mutlak şekilde kontrol edilmesi gereken bir olgu değil; düzenlenmesi gereken ana malzemelerdir (Greenberg, 2010a).
Sonuç
Dünyaya anlam vermede ve kendimizin farkında olmada duygularımız kritik önem taşır. Çoğu zaman duygularımızın farkında olmayız ve onlarla temas edemeyiz. İhtiyaçlarımızın fark edilmesi için duygular, önemli ve işlevseldir. Bazen geçmiş bir travmadan, bazen kendimizden kaçışta duygularımızın farkında olmayabiliriz. Onları işlevsiz hale getirip bastırabiliriz. Duygularından kaçan insan, kendine de yabancılaşabilir. Kendine yabancılaşan birey, topluma da yabancılaşabilir ve uyumsuz olarak işlevsiz hale gelebilir.
Duygusal farkındalık, duygularımızı anlamlandırmak ve kendimizle temas edebilmek, kaygılarımızı da azaltabilir. Terapistin de danışanın duygularını fark etmesi ve onlara alan açması son derece önemlidir. Her şeyin hızlıca tükendiği, kendini dinlemediğin bir dünyada duygular, bireyin hissizleşmemesi için önemlidir. Duyguların insanın anlam dünyasındaki etkileri ve sanatla yaratıcılığa dönüştürmesi de önemlidir. İnsan, duygularıyla yaratıcılığını şiire, sanata döker.
Duygularımızı fark edip onlara izin verdiğimizde hayatımıza derinlik katarız. İnsan olmanın değerini merhamette, empatide, hüzünde; yani duygularımızda buluruz. Öfkemizi dinlediğimizde, onun altındaki engellenmişlikleri ve hayal kırıklıklarını fark edebiliriz. Öfkemize izin verip dinleyince altındaki hayal kırıklıklarını da görebiliriz. Duygularımızla mücadele etmek yerine onlara izin vermeli ve suçluluk hissetmemeliyiz. Duygular, insanların zayıflıkları değil; güçlü bir özelliğidir. Duygularımızı bastırmak yerine onlara alan açmalı, onları anlamlandırmalıyız.
Terapist de boş sandalye tekniği, çift sandalye diyaloğu, sistematik çağrışımlı açılma gibi tekniklerle danışanının duygularını düzenlemede ve dönüştürmesinde yardımcı olabilmektedir.
Kaynakça
-
Crick, N. R., & Dodge, K. A. (1994). A review and reformulation of social information-processing mechanisms in children’s social adjustment. Psychological Bulletin, 115(1), 74-101. http://dx.doi.org/10.1037/0033-2909.115.1.74
-
Greenberg, L. S. (2010a). Emotion-focused therapy: A clinical synthesis. The Journal of Lifelong Learning in Psychiatry, 8(1), 32-42.
-
Greenberg, L. S. (2016). Emotion-focused therapy: Theories of psychotherapy series. (Revised Edition) Washington, DC: American Psychological Association