Central Park’ta Aşk Başkadır
Bundan yaklaşık 30 yıl önce, Central Park hayvanat bahçesinde Roy ve Silo adında iki penguen yaşıyordu. 1998’de (Netflix kurulduktan yalnızca bir yıl sonra) tanışan bu iki erkek penguen, kısa süre içerisinde aşık oldu. Her gün birbirleriyle vakit geçiriyor, sıklıkla birbirlerine kur yapıyorlardı. Bir gün Roy ve Silo, bir kayayı kullanarak diğer penguenler gibi bir yumurta yapmayı denedi. Bu durumu fark eden hayvanat bahçesi çalışanları önce onlara sahte bir yumurta verdi, ardından da kuluçkaya yatamayan bir çiftin yumurtasını emanet etti. Roy ve Silo, o yumurtayı büyük bir özenle kuluçkaya yatırdı ve sonunda gözleri gibi baktıkları yumurtadan Tango adında bir yavru dünyaya geldi.
Tango’nun doğumuyla birlikte Roy ve Silo’nun ünleri yayıldı, öyle ki bu hikâye dünya basınına “eşcinsel penguenler” olarak yansıdı (McKie, 2004). Bu penguenler eğer bir yıl boyunca Netflix’te sörf yaparak eşcinsellik öğrenmemişlerse kendi repertuvarlarında olan bir davranış sergiliyorlardı. Kimileri için bu haber, sevginin sınır tanımaması olarak okunurken; kimi insanlar, kendi toplumsal cinsiyet normlarına uymayan her şey gibi, bu durumu da kendilerine yabancı ve korkutucu buldular.
Merak Etmeyin, Çocuğunuz Penguen Olmaz
Toplumun “normal” olarak kabul ettiği sınırlar dışında bir ilişki ya da kimlik, çoğu zaman görünmez bir tehdit gibi algılanıyor. Hâlbuki bu tehdit algısı, farklı olandan değil, o farkla ne yapacağımızı bilemememizden kaynaklanıyor. Bu da, bizlerin “farklılık” dediğimiz bazı şeylerden aslında ne kadar korktuğumuzu ve bu korkunun toplum tarafından nasıl şekillendirildiğini gösteriyor (Çelik ve Erciyes, 2021). Kendi “normalimizin” dışındaki bir varoluş biçimiyle karşılaştığımızda, “Beni ilgilendiriyor mu?” diye sormak yerine, “Bu neden böyle?” diye tepki veriyoruz ve cüretkâr bir şekilde ekliyoruz: “Bu böyle olmasın!”.
Bonobo maymunlarının bile cinselliği yalnızca üremek için değil, bağ ve iletişim kurmak, çatışmaları çözmek hatta bazen şakalaşmak için kullandığı dünyada biz insanlar hâlâ “kimin kimi sevebileceğini” ya da “kimin ne kadar kadın ya da erkek sayılacağını” birler ve sıfırlar, mutlak doğrular ve yanlışlar üzerinden tartışıyoruz. Görüyoruz ki homofobi ve transfobi yalnızca bireysel önyargılardan ibaret değil. Aksine, toplumun dokusuna sinmiş, normalleşip refleks hâline gelmiş bir dışlama biçimi. LGBTİ+ bireylerin bedenleri, cinsiyet kimlikleri, sesleri ya da cinsiyet uyum süreçleri veya farklı cinsel yönelimdeki çiftlerin ilişkileri “alışılmışın” sınırlarını aştığı için çoğu zaman rahatsızlık yaratıyor. Ama bu rahatsızlık, onların kim olduklarıyla değil; alışılanın ne olduğuyla ve alışan kişinin kendisiyle ilgili.
Azınlık Stresi ve Psikolojik Etkileri
Psikolog Ilan H. Meyer’in (2003) literatüre kazandırdığı “azınlık stresi” diye bir kavram var. Bu kavram, bir toplulukta azınlık olmak, yalnızca var olduğun için tetikte yaşamak, sürekli bir tehdit hissiyle hareket etmek anlamına geliyor. LGBTİ+ bireylerin depresyon, kaygı bozuklukları ve intihar düşüncelerinin bu kadar yüksek olmasının nedeni onların kişilikleri değil, sistematik dışlanmaya maruz kalmaları (Waterman ve Edwards, 2022). “Ben saygı duyuyorum…” ile başlayan cümleler bile aslında “ama”yla gölgeleniyor. Çünkü çoğu zaman bu cümlelerin sonu, “ama çocuğuma anlatmak zorunda kalıyorum, görüp etkilenirse, özenirse, ama benim yakınımda olmasınlar…” gibi ifadelerle bitiyor. Birçok insan, “eşcinselliği anlamıyorum” ya da “translara alışamıyorum” derken farkında olmadan şunu söylüyor: bana öğretilen dünyanın dışında kalan birini kabul etmekte zorlanıyorum. Bu zorluk, basit bir kafa karışıklığından öte; kimi zaman açık şiddete, kimi zaman da görmezden gelmeye dönüşüyor.
“O Saatte O Kimlikle Ne İşi Varmış?”
Geçtiğimiz haftalarda Ankara’da bir kadın, polis şiddetiyle gözaltına alındı. O anlara ait bir video sosyal medyada hızla yayıldı ve haklı bir öfke yarattı. Fakat bu kadının cinsiyet uyum sürecinde bir trans kadın olduğu valilik tarafından açıklanınca, tepki gösterenlerin bir kısmı sessizliğe gömüldü. Mağdurun trans olduğu anlaşılınca, uğradığı şiddet birden daha az problemli hâle geldi.
Bu olay çok konuşulduğu için hepimiz duyduk. LGBTİ+ bireyler bizim duymadığımız ve görmediğimiz yerlerde de sürekli olarak sorgulandıkları bir dünyada yaşıyor. Bu bir zorluktan öte, çoğu zaman bir hayatta kalma mücadelesi. Kadınlar tuvaletinde “senin burada ne işin var?” diyerek kapıyı tutanlar, el ele tutuşup sokakta yürüyen iki adama sözlü tacizde bulunanlar, komedi programlarında hâlâ “erkek gibi kadın” ya da “kadın gibi erkek” tiplemelerinin kahkahalarla karşılanması… Nefret edilen, hoş karşılanmayan, dalga geçilen bu insanların (ve bazen penguenlerin, çünkü homofobi sınır tanımıyor) aktif olarak gerçekleştirdiği bir sınır ihlali yok. Yalnızca çoğunluğun ‘güncellemekle uğraşmadığı çerçevelerinin’ dışında kalıyorlar.
Kimse Özgür Değil, Herkes Özgür Olana Dek
Bütün bu çerçeveler tablosu, bize bazı rahatsız edici ama önemli soruları hatırlatıyor. Çizilen sınırlardan henüz taşmayan herkesin düşünmesi gereken sorular.
- Bir gün, gelişen ve değişen toplumun kalıplarına uymayan kişi sen olduğunda, hâlâ güvende olabilecek misin?
- Yoksa o gün geldiğinde de senin sesini mi kısıp duymazdan geleceğiz?
Ya bonobolardan daha az gelişmiş fikirlerimiz olduğunu kabul edip bir şeyleri değiştirmeye çalışacağız, ya da bu soruları duymazdan gelip, sıranın bize gelmemesini umarak yaşamaya devam edeceğiz.
Kaynakça
- Çelik, B. G., Erciyes, C. (2021). Toplumsal Cinsiyet Algısı ve Önyargı: **LGBTİ+**lara Yönelik Tutum Üzerine Bir Çalışma. Aydın Sağlık Dergisi, 7(3), 255-275.
- McKie, R. (2004). New York flips as penguins come out in Central Park. The Guardian. https://www.theguardian.com/world/2004/feb/08/usa.gayrights
- Meyer, I. H. (2013). Prejudice, social stress, and mental health in lesbian, gay and bisexual populations: Conceptual issues and research evidence. Psychology of Sexual Orientation and Gender Diversity, 1(S), 3-26.
- Waterman, E. A., Edwards, K. M. (2022). Risk and protective factors for sexual aggression across the ecosystem: An overview. In Orchowski, L. M., Berkowitz, A. D. (Eds.), Engaging Boys and Men in Sexual Assault Prevention (pp. 71-95). Academic Press. https://doi.org/10.1016/B978-0-12-819202-3.00004-3