İlişkiler “Ben” ve “Biz”in Aynasıdır
İlişkiler, sadece iki insanın bir araya gelmesi değildir; kişisel hikâyelerin, değerlerin, ihtiyaçların ve sınırların iç içe geçtiği özel bir alandır. Her birey, ilişkiye hem kendine özgü bir “benlik” duygusuyla (“Ben”) hem de yakınlık ve aidiyet beklentileriyle (“Biz”) girer. Tam da bu özerklik ile bağlılık arasındaki hassas denge, ilişkinin kalitesini ve sürdürülebilirliğini belirler.
Çoğu zaman partnerlik, “biz” uğruna kendimizden vazgeçmek zorundaymışız gibi görülür. Oysa psikoloji gösteriyor ki sağlıklı ilişkiler, kişinin kendini kaybetmesini değil; aksine, kendini geliştirmesini ve bu gelişimi ilişkiye taşımasını teşvik eder. “Ben” ve “Biz” arasındaki denge, basit bir uzlaşmadan çok; karşılıklı saygı, sınırlar ve ortak büyümeyi içeren dinamik bir süreçtir.
Bireysellik ile Bağlılık Arasındaki Dinamik
Sağlıklı bir ilişkinin merkezinde, bireysel kimlik (“Ben”) ile ortak bağlılık (“Biz”) arasında kurulan denge vardır. Kendini Belirleme Teorisi (Deci & Ryan, 2000), insanların temel ihtiyaçlarını özerklik, bağlılık ve yeterlilik olarak tanımlar. İlişkilerde bu, kişinin hem kendini ifade etme hem de duygusal bağ kurma ihtiyacını karşılaması anlamına gelir.
Partnerlerin hem kendi sınırlarını koruyabildiği hem de ortak bir “biz” duygusu inşa edebildiği ilişkiler daha güçlü ve doyurucu olur (Kumashiro, Rusbult & Finkel, 2008). Birinin tamamen kendinden vazgeçmesi, genellikle duygusal tükenmişlik ve sınır sorunlarına yol açar. Tam aksine, yalnızca bağımsız yaşamak da ilişkideki bağlılık ve aidiyet duygusunu zayıflatır.
Psikoloji literatüründe “bireyselleştirilmiş karşılıklı bağımlılık” (Aron ve ark., 1991), partnerlerin birbirlerini hayatlarının bir parçası hâline getirmesini, ama bunu yaparken kimliklerini kaybetmemesini anlatır. Sevgiyle “benliği genişletmek” (“expansion of the self through love”), hem bireysel hem de ilişkisel gelişimi mümkün kılar.
“Biz” İçinde “Ben” Olmak
Sağlıklı bir ilişki, “ben” ile “biz” arasında seçim yapmak yerine, “biz” içinde “ben” olarak var olabilmeyi gerektirir. Bu; kişisel sınırların korunduğu, aynı zamanda açıklık ve karşılıklı özenin olduğu bir bağlılık hâlidir. İlişki; sadece kendimiz olabildiğimiz değil, aynı zamanda birlikte büyüyebildiğimiz bir alan olur.
Gerçek yakınlık; tamamen birleşmekle değil, bireyselliğe duyulan karşılıklı saygıyla kurulur. Böylece iki özgün “Ben”, ortak bir “Biz” yaratarak hem kendilerini hem ilişkilerini güçlendirir.
Kaynakça:
-
Deci, E. L., & Ryan, R. M. (2000). The “what” and “why” of goal pursuits: Human needs and the self-determination of behavior. Psychological Inquiry, 11(4), 227–268.
-
Kumashiro, M., Rusbult, C. E., & Finkel, E. J. (2008). Navigating personal and relational concerns: The quest for equilibrium. Journal of Personality and Social Psychology, 94(2), 327–346.
-
Aron, A., Aron, E. N., Tudor, M., & Nelson, G. (1991). Close relationships as including other in the self. Journal of Personality and Social Psychology, 60 (2),241-253.