Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

“Ne Ürettin?” Değil, “Nasıl Yaşarsın?”: Modern Yaşamda Kimlik, Tükenmişlik, Kaygı ve Mindfulness

İnsanın kendini gerçekleştirme arayışının doğal bir parçası üretken olmaktır. Hedeflerine ulaşmak, yeni bir şey üretmek, katkı sunmak, etki etmek bireyin yalnızca gelişimine değil, topluma da hizmet eder. Ancak günümüzde üretkenlik, yalnızca bir meziyet olmaktan çıkıp bireyin değerini belirleyen bir kimliğe dönüşmüştür. Tanışmanın ilk adımı “Ne iş yapıyorsun?” sorusu haline gelmişken, dolu bir takvim ise modern başarı tanımının bir simgesi haline gelmektedir.

Bu yeni kültürel düzlem, literatürde sıklıkla “hustle kültürü” olarak yorumlanmaktadır. Bu kültür, sürekli daha fazlasına, durmaksızın üretmeye ve başarının peşinde durmaksızın koşmaya teşvik eder. Sosyal medyada denk geldiğimiz günün ilk ışıklarıyla başlayan zaman yönetimi videoları, “her anını değerlendir” mottoları, çalışmanın kendisini bir amaçtan çok bir varoluş biçimi, bir kimlik haline getirmiştir.

Ancak bu yüksek tempolu yaşam biçiminin arka planında da görünmeyen bir bedeli vardır: Tükenmişlik, anksiyete, tatminsizlik ve değersizlik hissi… Sürekli daha fazlasını talep eden birey bu düşünsel baskı altında, durup kendini dinleyemez hale gelir. İşte bu noktada devreye, son yıllarda psikoloji alanında dikkat çeken bir kavram olarak mindfulness (bilinçli farkındalık) girer.

Mindfulness, bireyin dikkati ana yönlendirmesini, yargılamadan gözlemlemesini ve olanla, kabulle kalabilmesini temel alan bir farkındalık pratiğidir. Hustle kültürünün “hep daha fazlası”na yankılanan sesine karşı, “şimdi ve burada olmayı” önermektedir.

Hustle Kültürünün Psikolojik Etkileri: Üretmenin Bedeli

Hustle kültürü, bireyin üretkenliğini yalnızca bir davranış biçimi olarak değil, kimliğinin temel belirleyicisi, bir yaşam biçimi olarak sunar. İşe ne kadar erken başlandığı, kaç saat çalışıldığı, kaç proje tamamlandığı… Tüm bunlar yalnızca bir başarı göstergesi olarak değil, aynı zamanda bireyin değerini, ne kadar değerli olduğunu belirleyen ölçütlere dönüşür. Bu kültürde durmak, dinlenmek ya da sadece “olmak” ise çoğu zaman yargılayıcı yorumlanır. Böylece birey, üretmediği anlarda bile suçluluk hissiyle birlikte kalır.

Sürekli olarak daha fazlasını başarmayı hayatının merkezi haline getiren bireylerde zamanla tükenmişlik sendromu(burnout), anksiyete bozuklukları ve benlik değerinde sorunlar gelişebilir. Maslach ve Leiter (2016), iş temelli tükenmişliği üç boyutta açıklar: duygusal tükenme, kişisel başarıda azalma ve duyarsızlaşma. Hustle kültürüne sahip bireylerde bu üç unsurun da giderek belirginleştiği gözlenmektedir.

Üstelik hustle kültürü, bireyin değerini yalnızca “başarı ölçütlerine” bağladığı için, başarısızlık ya da duraklama anları kişide kaçınılmaz bir özdeğer sarsıntısı yaratmaktadır. Ryan ve Deci’nin (2000) öz belirleme kuramına göre, bireyin psikolojik olarak sağlıklı bir gelişimi devam ettirebilmesi için özerklik, yeterlik ve aidiyet gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Hustle kültürü ise bu ihtiyaçları gölgede bırakır ve yerine bireyi yalnızca sürekli tetikte ve yeterli olmak zorunda hissettiren bir yarışın içine sürükler.

Ayrıca bu kültür, fiziksel olarak da sürdürülemez bir yapıya sahiptir. Bireyin uyku düzeni bozulur, boş zamanlarını “değerlendirilmesi gereken bir fırsat” gibi yorumlar, sosyal ilişkiler ikinci plana atılır. Böylece birey, görünürde verimli ve dolu bir yaşam sürse de içsel olarak boşluk, yetersizlik ve kaygı söz konusu olabilir.

Kimlik, Koşullu Değer Algısı ve İçsel Boşluk

Rogers’ın (1961) görüşlerine göre, birey koşulsuz kabul görmediğinde, kendi değerini dışsal onay ve başarılar üzerinden tanımlamaya başlar. Bu durum, kişinin yalnızca bir şeyler başardığında sevgi ve kabul gördüğüne inanmasına yol açar. Dinlenmek ya da üretken olmamak ise sıklıkla suçluluk duygusuyla eşleşir. Zamanla bireyin kimliği, yalnızca ortaya koyduğu çıktılarla özdeş hale gelir; bu da benlik algısında derin bir boşluk ve yabancılaşma yaratabilir.

Mindfulness: Hustle Kültürüne Karşı Bir Denge Arayışı

Hustle kültürünün temelinde sürekli ilerleme ve daha fazlasını yapma isteği yatarken, mindfulness bunun tam tersi konumundan yaklaşır: Durmak, fark etmek ve yalnızca “olmak.” Bilinçli farkındalık olarak çevrilen mindfulness, bireyin an be an yaşantısını yargılamadan gözlemlemesini, düşünce ve duygularına mesafe koyarak onlarla daha sağlıklı ve gerçek bir ilişki kurmasını amaçlamaktadır (Kabat-Zinn, 2003).

Mindfulness, bireyin devamlı üretken ve hareket halinde olmak zorunda hissettiği her anı bir “görev” olarak değil, bir varoluş alanı olarak deneyimlemesine olanak sağlar. Bu, “verimli geçen bir gün” algısının yalnızca yapılacaklar listesiyle değil, kişinin kendisiyle kurduğu bağla da değerlendirmesini sağlar. Bir başka deyişle, bireyin özdeğeri ve kimliği yalnızca çıktılarla değil, içsel farkındalıkla da beslenir.

Yapılan çalışmalar, düzenli mindfulness pratiğinin tükenmişlik seviyelerini düşürdüğünü, anksiyeteyi azalttığını ve psikolojik iyi oluşu artırdığını göstermektedir (Shapiro et al., 2008). Özellikle yüksek tempolu iş hayatına sahip bireylerde mindfulness temelli stres azaltma (MBSR) programlarının, zihinsel esnekliği ve dayanıklılığı artırdığı gözlemlenmiştir. Bu bağlamda mindfulness, hustle kültürünün dayattığı “kendini kanıtlama” zorunluluğuna karşı, kendini ve anı kabul etme pratiği sunmaktadır.

Mindfulness’ın en devrimsel yönü, bireyi şimdiki zamanda kökleştirmesi olarak yorumlanabilir. Çünkü hustle kültüründe zaman, hep ileriye dönük bir sistem gibidir. Yapılacak işler, ulaşılacak hedefler, bir sonraki adım, gelecek planlamaları… Oysa mindfulness, bireyin geçmişe ya da geleceğe değil, tam da anda kalmasını, şimdiye odaklanmasını sağlar. Bu da üretim döngüsü içinde kaybolan birey için yeniden bir duraklama, farkındalık, nefes alma ve kendine dönme alanı yaratır.

Var Olmak mı, Başarmak mı?

Hustle kültürü psikolojik açıdan sürdürülebilir olmadığı gibi, bireyin yaşamdan aldığı anlamı sığlaştırarak kırılgan bir dengeyi temsil eder.

Bu noktada mindfulness, yalnızca bir stres azaltma tekniği değil, alternatif bir varoluş biçimi sergiler. Üretkenliğin birey ve toplum için değerli olduğu ancak bireyin değerinin yalnızca üretimle sınırlanmadığı bir yaşam anlayışı, ancak farkındalıkla mümkün olabilir. Mindfulness, bireyin kendisiyle, zamanı ve çevresiyle daha derin, anlamlı ve şefkatli bir bağ kurmasına olanak sağlar. Bu da modern hayatın hızında yolunu kaybetmiş birey için bir iç pusula işlevi görür.

Mindfulness temelli yaklaşımların bireysel ve örgütsel düzeyde yaygınlaştırılması; tükenmişliğin, anksiyetenin ve kimlik karmaşasının önlenmesinde etkili bir araç haline gelmektedir.

İnsan “var olduğu için değerli” olmaktan çıktı; “yaptığı, başardığı işlerle tanımlanan” bir varlığa dönüştü. Belki de artık “Neler başardın?” değil, “Nasıl yaşarsın?” sorusunu sormak gerekir. Çünkü insanı tanımanın yolu, onlara yapıştırılan etiketlerden değil; yaşamı nasıl deneyimlediğini anlayabilmekten geçmektedir.

Pınar Ayşin Celep
Pınar Ayşin Celep
Psikoloji lisans eğitimimin ardından klinik psikoloji yüksek lisansımı tamamladım ve klinik psikolog olarak yetişkinlerle çalışıyorum. Seanslarımda Bilişsel Davranışçı Terapi, Psikodinamik Terapi ve Mindfulness yaklaşımlarını bir araya getirerek danışanlarımı destekliyorum. Psikolojinin beden üzerindeki etkisi, duygusal yeme davranışları ve farkındalık temelli yaklaşımlar en çok ilgimi çeken alanlar arasında yer alıyor. Meslek hayatım boyunca çocuk ve ergenlerle de çalışma fırsatı buldum. SOYAÇ projesinde üç yıl boyunca gönüllü psikolog olarak yer aldım. İnsan zihninin derinliklerine duyduğum merak, sanat ve sporla iç içe bir yaşam sürmemi sağladı. Piyano çalmak, tenis oynamak ve kürek çekmek, benim için sadece birer hobi değil, aynı zamanda zihinsel ve bedensel farkındalığımı besleyen önemli alanlar. Yazılarımda, psikolojik kavramları zihinsel sembolleştirme yoluyla okurlara aktarmayı amaçlıyorum. Psikolojiyi sadece bir bilim dalı olarak değil, insanın kendini keşfetme sürecinde güçlü bir araç olarak görüyor ve bu anlayışı paylaşmayı değerli buluyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar