İnsanlar adeta birer aynadır. Varoluşlarından bu yana öğrendiklerini, kim olduklarını ve hatta diğer insanları yansıtır. Bazı durumlarda insan, yansımasını görmediği aynanın üzerine çizikler atmaya başlar. Narsisistik Kişilik Bozukluğunda aynanın gerçek yansımasından habersizce yeni bir ‘ben’ karalar. İstediği renklerle, olmayı dilediği haliyle. Öyle karalar ki kendisi bile o kişi olduğundan neredeyse emindir. Çaresizlik, kusurluluk, kırılganlık ve değersizlik boya kalemlerinin deşemeyeceği kadar derinlerdedir çünkü. İnsan olma hikâyelerinin kapısı, illüzyona açılır. Narsisistik birey, aynada yarattığı benliğine hayrandır. Empati yapmakta güçlük çeker. Başkalarını suçlama ve daima kendini haklı çıkarma eğilimindedir. Kendini diğerlerinden üstün görerek yüceltme ve başkalarını değersizleştirme davranışlarında bulunur. Kendine biricik ve özel davranışlar sergilemeleri, hak ettiği ayrıcalığı sunmaları ve takdir ile övgü sözcükleri karşılığında başkalarını yaşamına ‘öteki’ olarak dahil edebilir. Ancak kurduğu ilişkiler, silik ve her an kopmaya hazırdır.
Benmerkezcilik davranışları, bazı tehlikeli tehditler eşliğinde sarsılmaya başlar. Terk edilme ile karşı karşıya kalan birey, arkasında bıraktığı kapıyı görmek zorunda kalır. Nitekim o illüzyonun kapısı hiçbir zaman kapanmamıştır. Kapının aralığından süzülen, çocukluğun yürek burkan hisleri, bireyin yüzleşmemek uğruna kaçtığı illüzyonun ardındaki gerçeklerdir. Gerçektir çünkü acıdır. Öyle acıdır ki birey acıdan kaçmanın bir yolu olarak acıyı deneyimlediği benlikten vazgeçme noktasına gelir. Acıya neden olan özelliklerin tam tersine bürünerek kendini inşa eder. Böylece kalbini sıkıştıran tüm duygulardan kurtulacağını düşünür.
Şema Terapi, illüzyonun ardındaki gerçekleri açığa çıkarır. Şema Terapi, kişilerin yaşamlarının erken dönemlerinde geliştirdiği inanç, düşünce ve fikirleri kapsar. Kişinin, yaşamını bu inançlar sayesinde şekillendirdiğini düşünür. Narsisistik Kişilik Bozukluğu ile ilişkili olan şemalardan bazıları Duygusal Yoksunluk, Kusurluluk, Haklılık, Duyguları Bastırma, Onay Arayıcılıktır.
Duygusal Yoksunluk Şeması
Kişi hiçbir zaman değer görmeyeceğini, sevilmeyeceğini düşünür. Kökenlerinde bakımverenin ilgisinden mahrum bırakılmış bir çocuk görünür. Bu çocuk, ailenin tutarsız davrandığı ortamda büyür. Bakımvereni soğuktur ve empati kuramaz. Çocuğun ihtiyaçlarına kulak asmaz. Çocuğu için yeterince zaman ayırmamanın yanında sevgi ve desteği bir vardır bir yoktur. Tutarlı, güvenilir ve gerçek bir bağdan uzaktır. Ebeveynlerinin bir sis gibi kaybolup gitmesiyle çocuk derin ve acı verici duygusal yoksunluk deneyimlerine hapsedilir.
O yoksunluktan kaçmak adına sevgi ve ilgisiz kaldığı özelliklerini terk etmeye, yoksunluğunu telafi edebilecek özellikleri benimsemeye başlar. O özelliklere çoktan sahipmiş gibi davranır ve mahrum olduğu desteği insanlardan almaya çabalar. Ailesinden alamadığı sevgiyi diğerlerinden alacağı hale bürünerek içindeki boşluk hissini doldurmaya çalışır. Hiçbir sevgi ve ilgi ona yeterli gelmez, her zaman daha fazlasını arzular.
Kusurluluk Şeması
Kişi içten içe sevgiye ve değere layık olmadığını düşünür. Düşünceleri, kusurlu olduğuna yöneliktir ve diğerleri tarafından görülemez. Şema, utanç duygusuyla başlar çünkü kişi, kusurlarının insanlar tarafından fark edileceğinden utanır. Narsisistik birey, insanlara kusursuz olduğunu kanıtlamaya çalışarak şemaya karşıt saldırı ile tepki verir.
Öz değersizlik ve kusurluluk algılarıyla savaşmak için mükemmelliğin ve kusursuzluğun kılıflarını takınır. İllüzyon, kırılgan mükemmelliği tehdit edilmediği sürece devam eder. Tehditler; terk edilme, reddedilme, ilgiden mahrum bırakılma, yok sayılma ve ciddiye alınmama biçimlerinde ortaya çıkar. Çünkü erken dönem yaşantısal olaylarda kişi bu tehditlerle baş başa kalmıştır. Ailesi tarafından reddedilmiş ve sevilmemiştir. Kardeşleri yerine tercih edilmiştir. Çoğu zaman günah keçisi seçilmiştir.
Cinsel, fiziksel ya da duygusal taciz, özsevgi ve özsaygısının zedelenmesine yol açmıştır. Öz yıkım olayları ve ailesinin yoğun eleştiri ve cezalarını içselleştirmesi sonucunda kişi gerçekten kusurlu olduğuna, sevgi ve değer görmeyi hak etmediğine inanır. İlişkilerini bu yönde sürdürmeye eğilimlidir. Yeniden kırılmamak, kusurlu hissetmemek ve eleştirilip yargılanmamak için gerçek benliğini saklar.
Duyguları Bastırma Şeması
Genelde toplum tarafından öğütlenen görüşlerin bireye sirayet etmesiyle oluşur. Toplum erkeklere güçlü olmayı ve zayıflığını gizlemeyi öğütler. Narsisistik Kişilik Bozukluğunun erkeklerde daha fazla görülmesinin bir nedeni bu olabilir. Kişi, sorumluluk ve baskılarla baş edebilmek için gücünü olduğundan fazla göstererek mücadele eder. Erken dönem travmalarının tekrarını önlemek için kusurluluk duygularını gömmeye çalışır.
Haklılık Şeması
Birey her durumda kendisinin haklı olduğunu düşünür. Şımarık Haklılıkta kişi, talepkâr ve kontrolcüdür (Young & Klosko, 2019). Her şeyin kendi beklenti, çıkar ve isteklerine uygun şekilde ilerlemesi gerektiğine inanır. Kendini yasanın üstünde gördüğünden sosyal beklentilere ve kurallara aldırmaz (Young & Klosko, 2019).
Bağımlı Haklılıkta kişi başkalarına bağımlı olmaya hakkı olduğunu düşünür (Young & Klosko, 2019). Başkalarının, onun ihtiyaçlarını karşılayacak güçte olmasını arzular ve bekler. İnsanların bunu kendisine borçlu olduğu görüşündedir. Dürtüsellikte ise isteklerini anında elde etmeye meyillidir. Sonuçlarını düşünmeden arzuları boyunca hareket eder.
Her daim haklı olduğuna dair inancı, insanların onun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği düşüncesi, özel olduğu fikriyle her istediğini elde etmeye veya suistimal etmeye yönelik davranışları, Narsisistik bireyin Haklılık şemasına sahip olduğunun işaretlerindendir.
Onay Arayıcılık Şeması
Kişi insanlardan takdir, övgü ve onaylanma bekler. Düşünce ve eylemlerinin sürekli desteklendiğini bilmek ister. Kabul görmeye aşırı hassasiyeti vardır. İş, statü, önemli gördüğü konuyla veya biriyle ilgili takdir almayı önemser. Fiziksel görünüşüne aşırı dikkat eder. Başkalarının gözünde nasıl göründüğüne önem verir.
Herkes tarafından sevilmeyi, kabul edilmeyi arzular. Böylece bir daha sarsıcı ve zorlayıcı deneyimleri yaşamak zorunda kalmayacağını düşünür.
Sonuç
Narsisistik Kişilik Bozukluğunda kişi, kendini dünyanın sahibi gibi hissetmesine rağmen içlerinde kusurluluk, değersizlik, ilgisizlik gibi derinden acı veren duygular barındırır. Farklı farklı şemalarla bu duyguların üzerini örtmeye, yok saymaya veya savaşmaya çalışır. Hem o duygulardan hem de acıdan kaçarak dilediği kişiliğe bürünür. O kişilik ise yarattığı illüzyonun başrolüdür. Buradaki illüzyon zihnindedir. Gerçek ve görülmemiş olan ise kalbindeki fısıltılardır.
Kaynakça
Caravaggio, M. (1597). Su Kaynağındaki Narkissos. Wikimedia. Roma Ulusal Antik Sanat Galerisi.
Young, J. E., & Klosko, J. S. (2019). Hayatı Yeniden Keşfedin. (19. baskı). S. Kohen & D. Güler, Çev.; H. A. Karaosmanoğlu & E. Tuncer, Eds.) İstanbul: Psikonet Yayınları. (Özgün kitabın basım tarihi, 1993).


