Perşembe, Kasım 13, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Let It Happen: Kontrolü Bırakmanın Manifestosu

Birçoğumuzun hayatı planlarla, takvimlerle, hedef listeleriyle dolu. Her sabah yeni bir “kontrol” savaşına uyanıyoruz: duygularımızı, düşüncelerimizi, ilişkilerimizi, hatta bedenimizi bile yönetme çabası… Fakat belki de tüm bu çabanın tam da ortasında elimizde tutamadığımız şey, insan olmanın en sade hali: akışta kalmak.

Tame Impala’nın “Let it Happen” şarkısı tam da bunu söylüyor: Bırak olsun.
Basit iki kelime, dönemin psikolojik yorgunluğuna verilmiş en radikal yanıtlardan biri. Çünkü “bırakmak”, sanıldığı gibi vazgeçmek değil; yaşama ve akışına güvenmeyi öğrenmektir.

Kontrol İllüzyonu ve Güvensizlik Döngüsü

Psikolojide “kontrol” kavramı çoğu zaman güvenlik duygusuyla iç içe geçer. İnsan zihni, bilinmezlik karşısında kontrol yanılsaması yaratarak kendini korur (Taylor & Brown, 1988). Ancak durmaksızın kontrol etme eğilimi, bir noktadan sonra kaygının kendisi haline gelir.

Klinik gözlemler, bu durumun özellikle mükemmeliyetçi bireylerde “hiperkontrol sendromu” olarak ortaya çıktığını gösterir. Zihin her detayı kontrol etmeye çalışır; duygular bastırılır, spontane anlar tehdit olarak algılanabilir.

Bu noktada Let it Happen, bu zihinsel kalabalığa karşı bir duruştur. Şarkının temposu, ses katmanları ve sözleri, tıpkı bir terapi seansında olduğu gibi bizi dirençten kabullenmeye doğru taşır. Dinleyici, farkında olmadan bir psikolojik süreç yaşar: önce direnç, sonra teslimiyet, en sonunda da akış.

Akış Deneyimi ve Terapötik Teslimiyet

Mihaly Csikszentmihalyi’nin (1990) tanımladığı “akış hali” bu noktada devreye girer. Akış, bireyin anda kalma becerisidir — ne geçmişin ağırlığı ne de geleceğin endişesi oradadır.
Zamanın, kontrolün, kimliğin sınırları kısa vadeli olarak çözülür.

Modern psikoterapi yaklaşımlarında, özellikle bilinçli farkındalık (mindfulness) ve kabul temelli terapilerde, “bırakma” süreci tedavinin merkezindedir (Hayes et al., 1999). Danışan, kontrol etmeyi değil; hissetmeyi öğrenir.

“Let it Happen”, bu sürecin müzikal karşılığı gibidir: duyguyu bastırmadan, yalnızca tanık olarak kalmak.

Kültürel Bir Yansıma: Ryan Gosling Editleri

Sosyal medyada bu kavramın güncel bir kültürel biçimi vardır: Ryan Gosling editleri.
TikTok’ta, Instagram Reels’ta ya da YouTube Shorts’ta karşımıza çıkan bu kısa videolar genellikle Tame Impala’nın melodisiyle birlikte sunulur. Gosling’in yüzündeki sakinlik, dış dünyada kontrolsüz bir kaos olsa bile içsel bir kabullenmeyi temsil eder.

Psikolojik açıdan bu görüntüler, “ayna nöronlar” aracılığıyla izleyicide duygusal özdeşleşme yaratır (Rizzolatti & Sinigaglia, 2010).
Birçok kişi bu editleri “rahatlatıcı” bulduğunu söylüyor.

Aslında bu, toplumsal düzeyde bir sinyal: Sürekli üretmeye, sürekli “bir şey olmaya” zorlanan bir nesil, artık olmayı değil, akmayı öğrenmek istiyor.
Let it Happen etkisi, dijital çağın bilinçli farkındalık çağrısıdır. Bu çağrı; terapötik bir sessizlik, bir iç çekiş, bir kabulleniş halidir.

Kontrolü Bırakmanın Psikoterapötik Anlamı

Kontrolü bırakmak, terapötik olarak da en zor ama en dönüştürücü adımdır. Çünkü kontrol, zihnin bir illüzyonudur.
Oysa yaşam, terapide de hayatta da, planlandığı gibi akmaz.

Danışan ağlar, sessiz kalır, gülümser, vazgeçer — ve tüm bunlar birer **“olma hali”**dir.
Let it Happen manifestosu, psikoterapötik bir duruşu temsil eder:

“Direnç gösterme. Olana izin ver. Duyguyu bastırma, geçmesine izin ver. Akışa güven.”

Bu cümleler, Acceptance and Commitment Therapy (Kabul ve Kararlılık Terapisi) yaklaşımının da özüdür. Hayes ve arkadaşlarına (1999) göre, psikolojik esneklik; kontrolü bırakabilme ve anı deneyimlemeye cesaret edebilme kapasitesidir.

Sonuç: Akışta Kalma Cesareti

Let it Happen, yalnızca bir şarkı değil, modern psikoterapinin melodik bir metaforudur.
Günümüzün acelecilik, başarı ve mükemmel olma takıntısına karşı bir psikolojik manifestodur.

Bize hatırlattığı şey şudur:
İyileşme bazen daha çok çabalamakta değil, biraz geri çekilmekte gizlidir.
Ve belki de gerçek özgürlük, tam da o anda — ritim yükselirken, her şey olurken — bırakabilme cesaretinde saklıdır.

Kaynakça

  • Csikszentmihalyi, M. (1990). Flow: The Psychology of Optimal Experience. Harper & Row.

  • Hayes, S. C., Strosahl, K. D., & Wilson, K. G. (1999). Acceptance and Commitment Therapy: An Experiential Approach to Behavior Change. Guilford Press.

  • Rizzolatti, G., & Sinigaglia, C. (2010). The functional role of the parieto-frontal mirror circuit: interpretations and misinterpretations. Nature Reviews Neuroscience, 11(4), 264–274.

  • Taylor, S. E., & Brown, J. D. (1988). Illusion and well-being: A social psychological perspective on mental health. Psychological Bulletin, 103(2), 193–210.

  • Tame Impala. (2015). Let It Happen. [Recorded by Kevin Parker]. On Currents. Modular Recordings.

Rüveyda Harmancı
Rüveyda Harmancı
Rüveyda Harmancı, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Psikoloji Bölümü 3. sınıf öğrencisi olarak lisans eğitimine devam etmektedir. Psikoloji, onun için yalnızca akademik bir alan değil; insanı, ilişkileri ve içsel süreçleri anlamaya yönelik kişisel bir keşif yolculuğudur. Akademik hayatı boyunca sanat terapisi, EMDR, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve spor psikolojisi alanlarında çeşitli eğitimler almıştır. Ayrıca gönüllü çalışmalara katılarak uygulama deneyimi kazanmış, eğitim seminerleri aracılığıyla bilgi birikimini ve mesleki gelişimini zenginleştirmiştir. Bu süreçler, Rüveyda’nın hem kişisel hem de profesyonel yolculuğunda önemli dönüm noktaları olmuştur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar